Fatih Parkı’ndaki büyük kaydırağın kırılmış olan parçasının yapılmış olduğunu oğlum bana haber verdi. Anne biliyor musun kaydırak yapılmış…Hem de çok sevinerek. Ben ondan da- ha mutlu oldum tabii…Onun ve diğer çocukların adına… Bir güzel haber daha vereyim ki Belediye yetkilileri kendileri de mutlu olsunlar. Çocuklar…

Son zamanlarda işlenen cinayetleri de hatırlattıktan sonra diyor ki Sayın Başbakan ; “Kendi başına bırakılan ya davulcuya ya zurnacıya”.Davulcu zurnacı üzerine alınmasın benim sanatkar olarak davulcuya zurnacıya saygım sonsuz demeyi de ihmal etmiyor. * * * Devam ediyor;” son zamanlarda bazı arzu edilmeyen cinayetler, katliamlar…

Resim, şiir sanatları birbiriyle yoğun alışveriş içinde olan dallar. Biri diğerinden besleniyor ve tanıdığım iyi ressamlar iyi de şiir yazıyor.Ya da şairse iyi resim de yapıyor.Çünkü her ikisi de ince ayar duyarlılıkların açık olmasını gerektiriyor. Oğlum da boyaları eline aldı mı şöyle altı yedi resim…

İnsanın kaderini değiştiren şeyin ne olduğunu sorsalar düşünmeden vereceğim bir cevap olurdu okumak. Eğer okursan bilirsin ve bilirsen çok şey değişir.Ama neyi okumak? HERŞEYİ… * * * Halikarnas Balıkçısı’nın ne büyük bir adam olduğunu yazdığı kitapları okuyunca anlamıştım. “Hey Koca Yurt” kitabı Anadolu’nun ne bitmek…

Hukukumuzda yeni bir kavram “Denetimli Serbestlik Kavramı”. Suçluyu toplum içinde tutarak ona bazı sorumluluklar ya da şartlar yüklemek suretiyle, toplu- ma kazandırmak hedefleniyor ceza verilirken.Cezayı veren hakim tamamen taktir hakkını kullanıyor ve cezanın niteliğini taktir etme konusunda serbestiye sahip. Bu durumda ortaya eşine şiddet uygulayan…

Ömer Hayyam’ın rubailerini bir romanda ismi geçtiği için merak etmiş,arayıp bulup oku-muştum.En çok etkilendiğim dörtlüğü hatırlıyorum şok gibi bir etki yaratmıştı bende ve şöyleydi. “Ben olmayınca bu güller, bu serviler yok./ Kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok. Sabahlar, akşamlar, sevinçler tasalar yok./ Ben düşündükçe var…

Okuduğum bir kitapta adam sevdiği kadına bir demet “Manisa Lalesi” getiriyor Çünkü genç kadının en sevdiği çiçekler bunlarmış. Acaba “Manisa Lalesi” kitabın Fransızca orjinalinde “anemon” olarak mı geçiyor yoksa orijinal ismiyle “tulipa orphanidea”olarak mı bilemiyorum. Ancak çeviride Manisa Lalesi olarak geçiyor hem de iki yerde.Çeviren…

1964-1968 yılları arasında “Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanlığını”, profesör ünvanını 1977 de aldı.1977 de “Cüzamla savaş derneğini kuran ve Uluslararası Gandi Ödülünü de cüzamla savaş mücadelesi sayesinde alan Saylan, Dermatopatoloji Laboratuarının, Behçet Hastalığı ve Cinsel İlişkiyle Bulaşan Hastalıklar Polikliniklerinin kurulmasına öncülük etti ve ayrıca Ulusal…

Güneydoğu Bölgemizde insanın en büyük insan hakkı olan yaşam hakkına değer verilmez. Yörede kızlar bir maldır.Aile kimi isterse ona verilir.Ona satılır.Berdel yapılır. Alan razı satan razı olunca sesleri mi çıkabilir zavallı kızların, kadınların. Diyelim ki bir tuhaflık oldu ve aile kızını dinledi ve onu sevdiğine…

Mesiri uzaklara kadar saçmak üzere makine icad edilene dek, geleneksel mesir kapma tekniklerinden yararlanıldı bu yıl yine.Bilirsiniz işte yağmur şemsiyesi açmak(en büyük olanından), yetmezse çay bahçesinden sökülüp getirilmiş şemsiye açmak, zıplayarak havada kapmak, duvara ya da ağaca çıkmak vs. Apartmanlardan mesir saçmayı düşünmeleri sayesinde bir…

23 Nisan 1920 Cuma sabahı erken saatlerde Ankara’da bulunan herkes Meclis binası çevresinde toplandı.Öğlen namazı sonrasında Meclis binası girişinde gözleri yaşartan muhteşem bir törenden sonra saat 13.45 de, Ankara’ya gelebilen 115 milletvekili Meclis salonuna geldi. Parlamento geleneklerine göre, en yaşlı üye olan Sinop Milletvekili Şerif…

Ülkemizin ve devletimizin değeri hiçbir şeyle ölçülemez. Kimse kendince, kendi kafasına göre örgüt falan kurup, hükümeti, devleti yıkmaya çalışamaz. Ama tüm bu yaşananlar, bilip güvendiğimiz insanların şüpheli konumuna girmesi ve evlerinin aranması vs. insanları oldukça tedirgin etmeye başladı.Bu kadar geniş bir örgütlenme ve şüphe yumağı…

Geçtiğimiz Cuma ve Cumartesi Filmmor Film Festivali bizi filme boğdu adeta… Arka arkaya izlediğimiz kısa metrajlı ve uzun metrajlı KADIN odaklı filmlerle bakış açımız daha evrensel boyuta ulaştı. Filmler öyle itina ile seçilmişti ki katılanlardan filmlerden kopya almak isteyenler oldu. Daha sonra üyelerine gösterebilmek için.Olmadı…

8 Mart…Sabahki çelenk törenine hiçbir siyasi partinin il başkanı katılmadı. Ne sayın Valimiz, ne Vali Yardımcılarımız, ne Belediye Başkanımız ne de eşleri,ne de Rektörümüzü görebildik yanımızda.Oysa ki desteklerine ne çok ihtiyaç vardı… Yalnızca CHP Belediye Başkan adayı Özgür ÖZEL törende yerini aldı. Manisa Barosu Başkanı…

Geçen hafta gazetelerde bir araştırma yazısı yayınlandı. Dikkatinizi çekti mi bilmem? Türk Halkının %89’u dini yaşamın en önemli parçası görüyormuş? Dünyanın en dindar toplumu Mısırlıların %100’ü, Bangladeşli ve Sri Lanka’lıların %99’u “din günlük yaşamınızın önemli bir parçası mı sorusuna” “evet” yanıtını vermiş. En az dindar…

Basın özgürlüğünü, sistemi ayakta tutan, tehlikelere karşı da uyaran bir bekçi köpeği olarak tanımlamış Oktay EKŞİ. Benzetme abes gelse de hakkını verir bir benzetmedir… Ki söyleyen Hürriyet Gazetesinin Başyazarı ve Basın Konseyi Başkanıdır. Basın özgürlüğü Anayasal teminat altında olan bir özgürlüktür bir defa. Ancak hiç…

Atatürk’ü hatırlamak benim olmazsa olmazım.Herşey bana onu hatırlatıyor diyebilirim. Mesela Grigory Petrov’un, “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” kitabını okudu eşim hafta sonu. İşte Kemal Atatürk bu kitabı çok severmiş.Bir müddet de harb okullarında O’nun emriyle okutulmuş bu kitap.Okumadıysanız okumalısınız derim. Atatürk’ün ne büyük bir okur olduğunu kendi…

Bayılırdık saklambaç oynamaya küçükken. “Önüm arkam sağım solum sobe. Saklanmayan ebe…” Şimdi ise sağımız solumuz önümüz arkamız Ergenekon. Dalga deyince aklıma deniz gelirdi artık Ergenekon davası geliyor. 10.Dalga, 11.dalga. Gömülmüş cephaneler, krokiler vs. Herkes gibi bende gözlerimi iyice açmış, şaşakalıyorum. * * * Ergenekon gibi…

Hummalı bir hayatın içinde hummalı bir koşturmacayla yaşıyoruz. Bazen ne yaptığımızı ya da neyi yapmadığımızı hiç düşünmeden… Bazen yaşadığımız hayata bir anlam bile yüklemeden. Bazen de yaşayıp yaşamadığımızı bile sorgulamadan. Yaşayıp gidiyoruz işte… Yaşam insana sunulmuş bir fırsat, bir armağandır. Bize sorulmadan bu hak bize…