Mesirden Bile Güzel

Mesiri uzaklara kadar saçmak üzere makine icad edilene dek, geleneksel mesir kapma tekniklerinden yararlanıldı bu yıl yine.Bilirsiniz işte yağmur şemsiyesi açmak(en büyük olanından), yetmezse çay bahçesinden sökülüp getirilmiş şemsiye açmak, zıplayarak havada kapmak, duvara ya da ağaca çıkmak vs.
Apartmanlardan mesir saçmayı düşünmeleri sayesinde bir apartmandan saçılan mesirden iki adet kapmayı başarabildik sonunda.Nasıl mutlu olduk anlatamam.
Kendisi emek verip kapınca mesirin tadı daha bir başka oluyor sanki!
Apartmanın birinden atılan mesirin biri sen git ağaca takıl.O jelatinli haliyle nasıl kaymadı ve oraya takılmayı başardı bilmiyorum ama adamın biri ağaçtaki mesire göz dikti.Yaklaşık
4 yaşlarındaki oğlunu ağaca çıkardı ve aslan oğlum kap mesiri oğlum derken çocuk inanılmaz bir azimle ağaca tırmanmaya başladı.Küçük oğlancık tam mesiri yakalayacakken ağacın ince dalları arasından babasının kucağına düşüverdi.İkisi de bu defa başka mesir kapmaya baktılar.İnsanda hırs oluyor tabii gelmişken kapmak istiyor, hele ezilmeyi göze alıp da Sultan Camiinin yakınına kadar sokulup kapmaya çalışanların oluşturduğu manzaralar gerçekten görülmeye değer ve zaten gazeteci arkadaşlarımız da bunları çok güzel fotoğraflamışlar.
Benim favorim geçen yılki Bülent Arınç’ın mesir yakalama anı fotoğrafları. Süper…
İnsanları mesir festivaline en çok çeken şey mesirin kapılması için verilen mücadele.
Bu manzaralar mesirin kendisinden bile güzel…Yoksa gider alırsın zor bir şey değil ama bir de şu var ki dişleri takma olanlar ve diş problemi olanların diş hekimi tavsiyesi ile yenmesi gerektiği uyarısı mesirin üzerinde yazmalı.Hani sigaraya öldürür yazıyorlar ya buna da “Dişlerinizle vedalaşın” gibi bir uyarı olmalı.Ya da “sıcak suda eritip için de dişleriniz size kalsın bari”gibi bir uyarı bile işe yarar.Satışlar daha da artabilir…
Amerika’ya gidip tanıtım yapmak da parlak bir fikir ancak ben bunlardan ziyade yenmesi için gösterilecek kolaylığın daha çok işe yarayacağını düşünüyorum.Bir de kulaktan kulağa şu bizim mesirin “viagra” etkisi yarattığı söylentisi var ama işe yarasaydı gerçekten bırakın Türkiye’yi Amerika bile buraya akardı.Yine de “Van gölü canavarı” misali bu söylentinin canlı tutulmasının hiçbir sakıncası yok.Hatta abartılması işe bile yarayabilir.
Festival eğlenceleri güzeldi… Fuar alanı kalabalıktı…
İnsanların mesir dağıtıldıktan sonra insanların eğlenebilecekleri mekan ve imkanı hiç yok denecek kadar az olduğundan bu festival de her şeye rağmen yerel kalmaya mahkum ve turizme getirdiği canlılık oldukça sınırlı.Belki ileriki yıllarda farklı açılımlar düşünülüp turizm potansiyelimizin arttırılması sağlanabilir. Festivale harcanan paradan daha çok olmalı festivalin getirisi ki bundan Manisa istifade edebilsin. Oturup düşünmek lazım tabii…
* * *
Haftasonu kitap fuarındaydım.Oldukça kalabalıktı ve satışlar da ilgi de iyiydi.
Ama korsan kitabın önüne geçmenin çaresi bulunmadıkça, yayınevlerinin işi hakikaten çok zor. Korsana çözüm bulunursa da okuyucunun…
Yine de katılan yazarlarla kitap fuarı hareket ve canlılık kazanmış. Okumayan büyük bir kitlenin yanında okuyan ve bundan büyük haz alan az ama önemli bir kitlemiz var. Gençler çok umut verici…Kitaplarla kaynaşmak çok güzel bir duyguydu.Şiirle bitireyim.
KÜLLERİNDEN DOĞAN ANKA KUŞU
Şöyle yazılmıştı aşk üzerine Yangın halinde yasak çıkış kapısı Gökyüzüne de şunlar yazılmıstı Yanılıyorsunuz buradan gidilmez Ve geceye de şunlar yazılmıştı. Gecenin üzerine hiçbir şey yazılmamıştı. ARAGON