Kadın Olmak Zor

Türkiye’de kadın olmak zordur.Kim ne derse desin bu böyledir…
Kadın olarak yaptığı imzasını atanlardan bahsediyorum.
Saynur Tezel vardı benim en beğendiğim haber spikeri, metalik bir sesi olan. Belki hatırlarsınız. Bir röportajını okudum. Diyor ki; Kadın olmak her yerde dezavantaj. Ekranlarda hep kadın var; güzelsen seni koruyorlar gibi düşünen erkek arkadaşlar sayısız. Bir kadın dünyaları devirmiş, senelerce çalışmış, en çarpıcı röportajları yapmış ve hâlâ birileri ona "genel yayın yönetmeniyle ilişkileri sayesinde böyle oldu" diyebiliyor vallahi bu fakir avuntusu. Aslında feminist söylem derdinde de değilim. Değer verdiğim bir sanatçı dostum var; "Aşkta ve sanatta torpil olmaz" der… Ben buna medyayı da ekliyorum. Torpiliniz olur, çok parlayabilir, bir döneme damga da vurursunuz ama çok kısa sürelidir! Burası Türkiye, bulunduğumuz coğrafyada kadın sözü dinlenmez, bu kadar basit! Yaratıcı ya da yönetici kadın olmak daha da zordur. Eğer erkeksen ortalığı kasıp kavurabilirsin; hakaret edebilirsin; şiddet bile uygulayabilirsin… Bunun karşılığında sana otoriter, disiplinli ve karizmatik derler. Kadınsan, bu saydıklarımın çok hafifini yapsan dahi; şirret, agresif ve beceriksiz olursun.
* * *
Bu ifadeler Türk televizyonlarındaki tek kadın haber müdürünün sözleri aynı zamanda.Yani
yeterince tecrübesi olan ve bu tespitleri yapabilecek yeterlilikte biri.Bu sebeple önemli.
Röportajın sonunda bir tavsiyesi oluyor Saynur Tezel’in…Evlenince eşinin soyadını alma ile ilgili olarak haddim olmayarak genç kızlara tavsiyem soyadlarından vazgeçmeden, yeni aile-
lerini kurmaları. Eşlerinin soyadlarını bu bütünlüğe eklemeleri diyor.”-Hiçbir evliliğe başlar-
ken bir gün yollarınızın ayrılacağını aklınıza getirmiyorsunuz. 'Sonsuza kadar mutlu olma' hayaliyle yola çıkıyorsunuz. Ben iki kere ayrılık yaşadım ama inanın buna rağmen "ayrılma-
nın da bu yola dahil olduğu" bilincine varamadım. Sonsuz birlikteliğin nişanesiymiş gibi de yeni bir soyadı ekledim ismimin yanına. Bir de tabi özellikle doğu toplumlarında erkeğin soyadının alınmaması ya da kızlık soyadının yanına eklenmesi ciddi bir ihtilaf konusu, erkek cephesinden tepki vesilesi olabiliyor. Sanki 'sonsuza kadar bağlılık' taahhüdü sadece kadının mesuliyeti gibi. Soyadı değişimi simgesel boyutta ve tabi toplum nezdinde biraz da bu manaya geliyor. Benimkisi bu değildi, duygusal bir seçimdi ama biraz mantıklı düşününce kuşkusuz şu anda yaptığımı en başta yapmam; aile soyadımı bırakmamam gerekirdi. “
* * *
Ankara 5.Aile Mahkemesi hakimi “Sebahattin Ali Erdem” sadece kızlık soyadını kullanmak
için dava açan evli Dr.Başak Çalı’nın isteğini haklı buldu. Çalı’nın karara yönelik sözleri il-
ginç!”Kendimin olan şeyi almak için dava açmak yine de acı verici.”
Davayı açan Başak Çalı Londra Üniversitesinde öğretim görevlisi ve aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde uzman.”Kadınlar evleniyorlar soyadlarını değiştiriyorlar, boşa-
nıyorlar yine soyadlarını değiştiriyorlar. Bu gerçekten kolay bir şey değil diyor ve mücadele-
sinden dolayı eşinin kendisiyle gurur duyduğunu ifade ediyor.”
Davayı karara bağlayan hakimin gerekçesi şöyle;”Kadın evlendiğinde kocasının soyadını alır”
hükmü, evlilik içerisinde hak ve yükümlülükleri bakımından kocayı kadın karşısında üstün kılmaktadır ve Anayasa’nın 10.maddesi 2.fıkrasındaki kadınlar ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğuna ilişkin temel düzenlemeye açıkça aykırıdır. Kadına karşı her türlü ayrımcılığın önüne geçmek adına, kadın evlendiği taktirde sadece kızlık soyadını kullanabilir.” Bu karar verilmeseydi AİHM’nin kararı eşitliğe aykırı bularak Türkiye’yi tazminata mahkum edecekti.O sebeple oldukça yerinde bir karar.Hakimi yerinde gerekçesinden dolayı kutlamak gerek.Türkiye’de hukuk yok diyenlere güzel bir örnek vermiş.
* * *
Bugün 10 Kasım.”Şuna inanmak lazımdır ki, dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının
eseridir” diyerek kadına hak ettiği üstün değeri verilen çağın önderi Mustafa Kemal Atatürk’ü
işte bu yüzden unutmuyorum.Her 10 Kasım benim için yas günü, sadece anma günü değil…