Ölüm Bile * Ahmet Erhan

Ölüm bile geç kaldıktan sonra Bütün ilkleri sona bırakmanın belki de tam zamanı Ben her şey bir ırmaktır sanırdım Bunun için günlükler tutmaya kalktım Ve tarihleri karıştırdım nasıl da Aldım şapkamı gidiyorum şimdi İniyorum kentin çekirdeğine kendime yeni dalgınlıklar buldum son günlerde Dev yapılar ufuk…

Şair, Dünya Sana Küsmüş Diyorlar * Ahmet Erhan

Şair, dünya sana küsmüş diyorlarSen barışamazken kendinle bileHer varlık beyninin bir uzantısı olsa, neye yararÇığrından çıkmış bu evrende? Doğanın bir anlık dalgınlığından doğdunSuyun, toprağın yalnızlığındanHep kendi içinde yürür durursunTanrıların gücenik kalması bundan Kumdan kaleler yapıp, bozmakta üstüne yokturBeş duyunu yüzle çarptığın görülmüştürŞimdilik yirmidört bilinmeyenli bir…

Şair Olmak Zarar Ömüre * Ahmet Erhan

Şiirler yazdım, türküler söyledimEn çok birilerini sevdim, en çokAynalara sürdüm yüzümü olur olmaz yerdeDişimi çiçeklerle biledim Yorgunum diyorsam da inanma, değilimYaşarım daha yıllar yıllarEllerim hep böyle yaramın üstündeAcının tarihini düşerim Işık karanlıktır niceAyırabilirsen ayır elin erdiğinceBen bildiğimi söylerimŞair olmak zarar ömüre.

Şair Nerede * Refik Durbaş

Sonbaharın ara sokaklarında günlerim yazım nerde, kışım nerde Dağlara ırmaklara yükleyecektim derdimi atım nerde, bahtım nerde Yüzümün kırık aynasında uyurdu geceler adım nerde, çağım nerde – Şair, hangi kara karanlığında geleceğin çağrın nerde, çağrım nerde Eser şimdi ihtiyarlığın yeli zamanı hayatta Refik nerde, Durbaş nerde

Kadınlar Çıkmazı * Ahmet Oktay

Yarım bir aşk, yarım bir dudaksın sıkıntılı ikindi yağmurlarındaher yeni erkekten sonra daha erkeksintuzlu inciler dolukuş uçmaz mavisi gözlerinin. Işıklara çarpıyorsun sokağa çıksanşehrin korkusu büyüyor pencerelerde.Avuntusu yok erkekli yataklarınne olur gitmedaha kaybolacaksın. Bir yanın şarkılarkan tutmaları öbür yanın.Gülerken iki kadeh arasındanasıl ağladığın anlatılmıyor.Ne olurbu kadar…

Kaç Kişiyiz Kendimizde * Ahmet Oktay

Pavese, Malcolm Lowry. İkizlerim.Gece de sonsuz değil, kötülük de. Ben de denedim.Lav fokurdarken, gidip geldimdelilikleri. Bin vampir besledimşuramdaki inde. Sövdümve şehvetle öptüm her Meleği;ah! Bilemedim.Kaç kişiyiz kendimizdeKarabasanlar yaşattım beni sevenlere, bir hataydım, besbelli.İçimdeki ölümdeniçimdeki ölümdeniçimdeki ölümden ürettim her şeyi.

Envanter * Ahmet Oktay

Çok az şey saklamışım yaşamımda; ne bir fotoğraf var ilk aşklardan ne bir mektup, dostlardan beş on tane; şunları yazmış Stockholm'den Demir Özlü 1983'te : “rahmetli Çiğiltepe'nin oğlunu gördüm geçenlerde Helsinki'de, sürüyorum geçmişin izlerini” Hangi izlerin peşinden gittim ben içimde bir mahşer beklentisi ? Çok…

Bir Günün Sonunda Arzu * Ahmet Oktay

Ne çok iz bedenimde senden: İki siyah haşhaş açtıdüşlerinle ısırdığın omuzlarımda; göğsümdeki bu onmayan yaragözyaşının damladığı günden kalma; “Mutlu aşk yok” diye inildemişti Aragon,uçurum gibi parıldayan Elsa?ya. Ah!Zakkumsu ses; gümrahbir bahçe olsun isterdim,kederin ve deliliğin arkası. ? Ne kaldı bana senden ? demiştin,çürüyen güllerin anısı…

Aşı * Ahmet Oktay

Bir balıkçının yüzü vapurdan inince gözümü alıyor öğle güneşi gibi, dokunup geçse bir serseri kuş ikindi vaktince incelmiş hüznüne anlatacak avsız mevsimlerin ve Çengelköy'ün tarihini. Sarhoşluğundan aymaz hangi ozan gücü tükenmez hangi taş işçisi derin bir solukla daha sağlığında yazıp bitirecek her şeylerin tarihini? Çok…

Polonya / Janina Katz * Non Omnis Moriar

Non omnis moriar*Hiç değilse bir şiirim kalır geriyeöyle pek de tanınmayan bir dilde,bir de sözlük kalıren az dört lehçeylekarıştırılan bir lehçede. Non omnis moriar.Yanlış renkli güllerle süslübu kırmızı entariyalnızca bir günözleyecek beni,sonra sevinçlebaşka bir canlı bedenisarmadan önce. Non omnis moriar.yazı masamım çekmecesindeöpüşeniki aşk mektubu var….

Aşık Veysel E Selam * Bedri Rahmi Eyüboğlu

İki gözünde iki zindan On parmağında on çeşme nur Yüreği yanmış tutuşmuş Sıvas'tan bir aşık gelir. Kara diken tırmalama yüzünü Deli poyraz köstekleme hızını Dağlar taşlar incitmeyin dizini Yedisinde kaybetmiş iki gözünü Sıvas'tan Aşık Veysel gelir. Sekizinde düzenlemiş sazını Dokuzunda düşmüş garip yollara Sazına banmış…

Yüreğin Var Ya Yüreğin * Müştak Erenus

Geceleri yıldızlar örter üstünüBilirsin de yine üşürsün.Kaçışır boşluğa bu korkak sözcüklerKan ter içinde.Susar düşünürsün.Boşuna mı sana bu sevda yaşamdaBu yürekBu insan onuru.Gölgelerimiz makaslanmışsa yollardaSilkele bi kez kendiniAt üstündeki kurumuş kalmışlarıYaprakları yeniden güneşeTut renkleri ellerinden.Ha şöyle.

İtiniz * Müştak Erenus

Sıraselvilere yeni dikilenBeşyıldızlı otelin koca kapısına'Push it' diye yazmışlar Elin amerikanıİt'e puş derOysa bizde puştİki okka gazaKoca dünyayı çocuklarıylaÖlüme satan it'e derler

İnadın Güzeli * Müştak Erenus

Kuzguncukta nenemin eviNazarlığı yumurtadan çiçeklerTelaş toplardı nenemin elleriŞeftali yemiş kardeşimAğzı pembe bulaşıkBen daha oynayacağım derdi. Bazen insanın aklına gelmiyor değilHani gidip de şöyleGül fesliğen olup dönmek diyorumYok öyle yağma şeyGüzelim umutlar içindeyim bu dünyadaYaşayacağım diyorum.

Yeneni Sevmem Yenileni Hiç * Müştak Erenus

Taş kodum taş üstüne Yedirmedim özüme bu çileyi Durdum da düşünemedim Kimlerdi bu eşkıyanın kendileri Yorulmazlar mıydı bu yağmada Bıkmazlar mıydı Hele utanmazlar mıydı hiç. Nerdeeee.. Oysa ki Gökteki o cins yıldızlar gibi Ölümleri çoktan çıktı yola Ve de hâlâ Yaşar görürler bu efendiler kendilerini.

Yarına Açan Gül * Müştak Erenus

Gergefte kırmızı bir gül gibiyizUmutlu ve keyifliOnurluyuz bu kavgamızdaÖyle bir güç taşıyoruz kiKime ne zaman nerede demedenİşte buradayız.Bir çelik ki bu zincirin halkalarıBilek bilek korkusuzYılmayan bu yürek güzelliğindeBöyle elele.

1 2 3 37