Kimse kendince, kendi kafasına göre örgüt falan kurup, hükümeti, devleti yıkmaya çalışamaz.
Ama tüm bu yaşananlar, bilip güvendiğimiz insanların şüpheli konumuna girmesi ve evlerinin aranması vs. insanları oldukça tedirgin etmeye başladı.Bu kadar geniş bir örgütlenme ve şüphe yumağı müthiş bir korku krallığı yaratmaya yetiyor da artıyor bile.
Attila İlhan’ın bir şiirini okudum ve öyle iyi anlatıyor ki insanın korkuya kapılmasının, onu nasıl esir aldığını ve korkunun yarattığı krallığın insanı nasıl dehşete düşürdüğünü.Başka zaman okusam belki bu derece anlam kazanmazdı.
Kim artık karşıt fikir ve düşünce ortaya koymaya kalkabilir bilemiyorum.Gerçekten artık deli cesaretine sahip olanlardan beklenir sanırım böyle bir şey yapmak.Yada kaybedeceği hiçbirşey kalmamış olanlar yapabilir her şeyi göze alıp muhalif kalmayı.Çünkü öyle görünmek bile başlı başına bir risk taşıyor olabilir artık.
Yada insanlar en azından böyle düşünerek susarlar, sinerler ve düşünseler bile duyurmazlar.Bana göre bir ülkenin insanlarının başına gelebilecek en kötü şeylerden biri bu.Ne kadar kötü bir durum anlatmak oldukça zor.Ama bir şiir buldum ki Attila İlhan’dan yardımcı olacak anlatmaya… Bence şiiri okuyun da öyle bir daha düşünün. KORKUNUN KRALLIĞI
geceleri bir ıslık penceremin altında birileri beni çağırıyorlar (yoksa yanılıyor muyum) koşup bakıyorum kimseler yok sarayburnu'nda sis düdükleri mektuplarım kayboluyor posta kutusundan birileri çalıyor ama kim geçen akşam yağmuru değiştirdiler yumuşak başlamıştı tatlı ve ılık nasıl olduysa kestiremedim az sonra sülfirik asitti gökten yağan (cam iplikleri halinde yağıyor değdiği yeri eriterek duman duman) biryerlere gidecek oluyorum ardımda birileri hayal meyal varla yok arası cigaralarını avuçlarında saklamış gözlerinde aynalı güneş gözlükleri (bilmem yanılıyor muyum) daha dün geceyarısı telefonda birileri fakat konuşmuyorlar bir bubi tuzağı sessizliği hüküm sürüyor türlü olasılıklarla yüklü olağanüstü iri bir o kadar da tehditkar (bilmem yanılıyor muyum) beni dehşete düşürmek istiyorlar nasıl oluyor anlamıyorum gece yayın bitmiş televizyonu kapamışım ekranda ansızın birileri kapalı demir bir kapı gibi suratları gözleri ateş saçıyorlar gözlerinde tarifsiz bir hışım bıyıkları zifiri karanlık ele geçirebilirlerse beni öldürmek besbelli maksatları (yanılıyor muyum neyim) yanlış bir mıknatıs fırtınası içindeyim şişe yeşili şerare atlamaları şurup kırmızısı çakıntılar sağım solum her tarafım elektrik korkuyorum korktuğumun bilincindeyim birileri şalteri indirdi indirecek işim bitik. ATTİLA İLHAN