Aşık Veysel * Bedriye Aksakal

26.03.2014 / 00:00
Veysel'in iki gözü görmezdi ama aydınlık bir dünyası vardı. Birçokları zamanında onun aydınlık dünyasından ürkmüştür.
Veysel aydınlığın ozanıdır. Ne kaderin elinden aldığı gözlerinin yokluğuna yerinip komplekse kapılmış ne de vaatlerin çekiciliğinde fikir karanlığına gömülmüştür. Gönlü aydınlık, düşüncesi aydınlık Aşık Veysel'in dizeleriyle büyük ozanımızı analım istedim:
Genç yaşımda felek vurdu başıma
Aldırdım elimden iki gözümü
Yeni değmiş idim yedi yaşıma
Kaybettim baharımı yazımı
Bağlandım köşede kaldım bir zaman
Nice kimselere dedim el aman
On beş yaşıma girince hemen,
Yavaş yavaş düzen ettim sazımı.
Veysel der; Dünyaya ben niye geldim,
Her zaman ağladım, ne zaman güldüm,
Gönlüme teselli kendimde buldum.
Sabır ile teskin ettim özümü.
Veysel büyük bir coşkuyla sazını eline alarak, yaşamını ezgilerle dile getirir. 1884'te Sivas'ın sarkışla İlçesi'nin Sivrialan köyünde doğmuştur: “Hayatımın acılığı doğumumla başlamış, anam koyun sağmaktan gelirken, doğmuşum ben.” Diyen ozanımız. “Yolun sonuna yaklaştık” derken şu dizeleri sıralıyor. :
Can kafeste durmaz uçar
Dünya bir han, konan göçe
Ay dolanır yıllar geçer
Dostlar beni hatırlasın.
Veysel türkü söylerken, derdini, davasını, Anadolu insanının sevgisini, dostluğunu hep dile getirir:
Kim hatırlamaz Veysel'i
Kendi gitse ismi kalır yadigar.”
O , Atatürkçü çizgisinden hiçbir zaman ödün vermemiştir. Sazından dökülen nağmelerde ve kulaklarda dost sesi, ısıtan sesi vardır:
Ben gidersem sazım sen kal dünyada
Gizli sırlarımı aşikar etme
Giyin kara donu yaslan duvara
Garip bülbül gibi ah-ü zar etme.
Aşık Veysel, en çok gözlerinin görmezliğinden dem vurur.”Askerliğim geldiğinde acındım. Emsallerim seferberliğe katıldılar. Ben köyde kaldım. Çok yaşlı olanlar ve kadınlarla birlikte köyde kaldım. “derken ardında şu dizeler dökülür dudaklarından:
“Veysel der, dünyaya ben niye geldim
Her zaman ağladım, ne zaman güldüm
Gönlüme teselli kendimde buldum
Sabır ile teskin ettim kendimi
Bağlandım, köşede kaldım bir zaman
Nice kimselere dedim el aman
On beş yaşıma değdiğim zaman
Yavaş yavaş düzen ettim sazımı…”
Sazını eline alan , Aşık Veysel yollara çıkmak düşmüştür artık:
Ben giderim adım kalır,
Dostlar beni hatırlasın
Düğün olur, bayram gelir
Dostlar beni hatırlasın.
Can bedenden ayrılacak,
Tütmez baca, yanmaz ocak
Selam olsun kucak kucak
Dostlar beni hatırlasın.
Açar solar türlü çiçek,
Kimler gülmüş, kimler gülecek
Murat yalan, ölüm gerçek
Dostlar beni hatırlasın.
Gün ikindi akşam olur,
Gör ki, başa neler gelir,
Veysel gider, adı kalır,
Dostlar beni hatırlasın.”
29 Ekim 1933'de Cumhuriyetin 10. yılında tam üç ay yürüyerek Ankara'ya gider. Sivas'tan türküler getirmiştir. Bu kez Veysel'in sesi okullarda duyulur.
İşte Veysel'in ölümsüzlüğü, sanatının ölmezliği burada yatmaktadır…

Aşık Veysel * Bedriye Aksakal

29.03.2012 / 00:00
21 Mart Aşık Veysel'in ölüm yıldönümüydü. Bir haftadır mesir etkinlikleri ile ilgili yazı yazarken, Veysel'i yazmam ertelendi.
Veysel'in iki gözü görmezdi ama aydınlık bir dünyası vardı. Birçokları zamanında onun aydınlık dünyasından ürkmüştür.
Veysel aydınlığın ozanıdır. Ne kaderin elinden aldığı gözlerinin yokluğuna yerinip komplekse kapılmış ne de vaatlerin çekiciliğinde fikir karanlığına gömülmüştür. Gönlü aydınlık, düşüncesi aydınlık Aşık Veysel'in dizeleriyle büyük ozanımızı analım istedim:
Genç yaşımda felek vurdu başıma
Aldırdım elimden iki gözümü
Yeni değmiş idim yedi yaşıma
Kaybettim baharımı yazımı
Bağlandım köşede kaldım bir zaman
Nice kimselere dedim el aman
On beş yaşıma girince hemen,
Yavaş yavaş düzen ettim sazımı.
Veysel der; Dünyaya ben niye geldim,
Her zaman ağladım, ne zaman güldüm,
Gönlüme teselli kendimde buldum.
Sabır ile teskin ettim özümü.
Veysel büyük bir coşkuyla sazını eline alarak, yaşamını ezgilerle dile getirir. 1884'te Sivas'ın sarkışla İlçesi'nin Sivrialan köyünde doğmuştur: “Hayatımın acılığı doğumumla başlamış, anam koyun sağmaktan gelirken, doğmuşum ben.” Diyen ozanımız. “Yolun sonuna yaklaştık” derken şu dizeleri sıralıyor. :
Can kafeste durmaz uçar
Dünya bir han, konan göçe
Ay dolanır yıllar geçer
Dostlar beni hatırlasın.
Veysel türkü söylerken, derdini, davasını, Anadolu insanının sevgisini, dostluğunu hep dile getirir:
Kim hatırlamaz Veysel'i
Kendi gitse ismi kalır yadigar.”
O , Atatürkçü çizgisinden hiçbir zaman ödün vermemiştir. Sazından dökülen nağmelerde ve kulaklarda dost sesi, ısıtan sesi vardır:
Ben gidersem sazım sen kal dünyada
Gizli sırlarımı aşikar etme
Giyin kara donu yaslan duvara
Garip bülbül gibi ah-ü zar etme.
Aşık Veysel, en çok gözlerinin görmezliğinden dem vurur.”Askerliğim geldiğinde acındım. Emsallerim seferberliğe katıldılar. Ben köyde kaldım. Çok yaşlı olanlar ve kadınlarla birlikte köyde kaldım. “derken ardında şu dizeler dökülür dudaklarından:
“Veysel der, dünyaya ben niye geldim
Her zaman ağladım, ne zaman güldüm
Gönlüme teselli kendimde buldum
Sabır ile teskin ettim kendimi
Bağlandım, köşede kaldım bir zaman
Nice kimselere dedim el aman
On beş yaşıma değdiğim zaman
Yavaş yavaş düzen ettim sazımı…”
Sazını eline alan , Aşık Veysel yollara çıkmak düşmüştür artık:
Ben giderim adım kalır,
Dostlar beni hatırlasın
Düğün olur, bayram gelir
Dostlar beni hatırlasın.
Can bedenden ayrılacak,
Tütmez baca, yanmaz ocak
Selam olsun kucak kucak
Dostlar beni hatırlasın.
Açar solar türlü çiçek,
Kimler gülmüş, kimler gülecek
Murat yalan, ölüm gerçek
Dostlar beni hatırlasın.
Gün ikindi akşam olur,
Gör ki, başa neler gelir,
Veysel gider, adı kalır,
Dostlar beni hatırlasın.”
29 Ekim 1933'de Cumhuriyetin 10. yılında tam üç ay yürüyerek Ankara'ya gider. Sivas'tan türküler getirmiştir. Bu kez Veysel'in sesi okullarda duyulur.
İşte Veysel'in ölümsüzlüğü, sanatının ölmezliği burada yatmaktadır…