Evleri Bir Bir Yıkmışız * Bedriye Aksakal

Siz sokakları gezerken yalnızlığa bürünmüş kimsesizlere rastlıyor musunuz? Bu kimsesizler kimi zaman kedi, köpek? olabilir, kimi zaman çoluk çocuk, yaşlı bir insan olabilir. Bu gün ben sokakları gezerken sahipsiz ve kimsesiz evlere rastladım. Kiminin önünde durdum, evle konuştum. Anlattıklarını duyunca yüreğim dağladı, kimi evin merdiveninde oturdum, bana görkemli günlerini, sevdayla ve aşkla geçen ömürlerini anlattı.
Manisa?da nice tarihleri yaşamış, birkaç ev kaldı. Bazı evler ise sahipleri öldükten sonra kapısı, penceresi kırılarak meczupların yerleri oldu.

Behçet Necatigil?in dediği gibi:
İnsanlar yüz yıllar yılı evler yaptılar.
İrili ufaklı, birbirinden farklı,
Ahşap evler, kagir evler yaptılar.
Doğup ölenler oldu, gelip gidenler oldu.
Evlerin içi devir devir değişti.
Evlerin dışı pencere duvar.
Evde de eski fotoğraflara bakarken, dudaklarımdan durmaksızın ?of?lar çıktı. Aman tanrım ne güzel evleri yok etmişiz. Bilinçsizce daha doğrusu balta düşüncelerle geçmişin güzellikleri yansıtan evleri bir bir yıkmışız, beton yığınına döndürmek için. Yıkılan evler birer hatıra oldu geçmişte?
Sizde arada bir sokakları dolaşın, dolaştıkça çarpık kentleşmenin ve çocukluğunuzda ki, gençliğinizde ki evlerin nasıl yok olduğunu, ve sokakların ne değin çarpık olduğunu göreceksiniz. Bu çarpıklaşma bu günün işi değil. Geçmişte ki yöneticilerin minumum düşüncelerinden dolayı olmuştur. Bir de planlar hep masa başında merkez de çizildiğinden.
Manisa yangından çıkmış bir kent. Ankara?da planı çizildi. Sonraları her gelen yönetici; ağam-paşam darılmasın evi aman yola gitmesin, diye çarpıklıklara çarpıklıklar uladı.
Belediyemiz bazı yerleri düzeltmek için iki yıldır büyük uğraş veriyor. Bayağı da Manisa?nın çehresini değiştirdiler. Ama ara sokaklarda ki çarpıklaşmaları düzeltmek kanımca çok zor olur.
O daracık sokakları gezerken, yıkılmaya yüz tutmuş evlerin dilsiz şikayetsiz duruşu insanı ister istemez üzüyor. Ve o evlerde daha doğrusu dört duvar arasında nice yaşanmış kahırları ve sevinçleri düşünmeden edemedim.
Oysa eski evlerimiz, geleneksel Türk evleri, geleneklerimiz, göreneklerimiz yansıtması ve sergilemesi bakımından çok önemli. O evler geçmişimizi yansıtan en önemli belgelerdir. Biz bu belgeleri yok ederken, aslında çocuklarımızın geçmişini, tarihimizi yok ediyoruz.

GÜNÜN SÖZÜ:
Bilim ve sanat bir kuşun iki kanadı gibidir.
Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar
Kuş olur uçar ve özgür olurlar.
Tavuk toplum önüne atılan bir avuç yemi gagalarken,
Arkadan yumurtalarının alındığının
farkında bile olmazlar.