Sakin Koşar * Köy Enstitüleri Gerçeği

Bundan tam 70 yıl önce, Anadolu?nun bağrından devasa çiçekler açtı. Renkleri ve kokusuyla, bütün yurt sathından sonra, dünya sathı mahalline yayıldı bu çiçeklerin renkleri ve mis kokuları?
Bu çiçekler, Türklerin eğitim alanındaki makus talihini değiştirecek, bereketli Anadolu topraklarındaki çağdaş tarım çalışmalarıyla ürün artışını sağlayacak, daha sağlıklı insanlar yetiştirecek ve zeki köy çocuklarını, muasır medeniyet koşullarında eğitecekti?
Bu güzide okulları açmak için bir rapor hazırlayan İsmail Hakkı Tonguç; Hasan Ali Yücel Milli Eğitim Bakanı olduktan sonra, vekaleten yürüttüğü İlköğretim Genel Müdürlüğü?ne asaleten atandı. O günden sonra hızla bu okulları açmaya başlayan Tonguç; ilk önemli adımı 17 Nisan 1940?ta attı ve peş peşe bu Köy Enstitülerini açmaya başladı?
Tek partili dönemde, o tarihlerde CHP vekilleri olan Celal Bayar, Adnan Menderes ve Fuat Köprülü gibi tam 151 milletvekili; 17 Nisan 1940 tarihinde ve 3803 Sayılı Kanunla açılması sırasındaki Meclis oylamasına katılmadılar ve bu köy çocuklarına verilen eğitim fırsatına, bu aydınlanmaya muhalefet ettiler.
1950 yılındaki genel seçimlerle de, 1946?da kurdukları DP ile iktidara geldiler. İktidarlarındaki üç yıl boyunca yenilik yapıp, bu güzide eğitim yuvalarını daha da geliştireceklerine, dış etkenlerin etkisiyle ve ?Anadolu Aydınlanması?ndan duyulan endişeden dolayı, Milli Eğitim Bakanı yaptıkları ?Tevfik İleri? adlı ?geri kafalı? adamın elleriyle, 1953 yılında tamamen bu Köy Enstitülerini kapattılar?
Peki, bu süreçten önce bu okulların kapanmasına giden yolda, Ulu Önder Atatürk?ün yerine Cumhurbaşkanı olan II. Adam İsmet İnönü?nün ihmali yok muydu? Hiç olmaz olur mu? Bu okulların temellerini çok önceden atan ve zeminini hazırlayan Atatürk?tü. Zati onun vasiyeti ile 1940?ta kurulmuşlardı. Ama, II. Dünya Savaşı süreci ve 1945 yılı sonrasındaki Avrupa ve Amerika?nın ?güya demokrasi gelmesi adına? yaptıkları baskılara, İnönü çok fazla direnemedi. İlk olarak 1946?da ve yine ?demokrasi adına? çok partili hayata geçildi. Ardından yine aynı baskılarla, 25 Eylül 1946 tarihinde, İsmail Hakkı Tonguç?u görevden aldı. Ama İnönü, Köy Enstitülerini tamamen kapattıklarında şöyle diyordu; ?Köylünün cahil kalmasından menfaat sağlamaya çalışanlar var!..? Ama geçmiş olsundu, bunu Hasan Ali Yücel Bakanlığı üzülerek bırakırken, Tonguç?u kendi elleriyle görevden alırken düşünecekti?
Köy Enstitüleri, Anadolu?nun tam 21 yerinden doğan, 21 ?Eğitim Güneşi? gibiydiler…
Köy Enstitüleri, devletin köylere ilk uzanan şefkatli ve güçlü kollarıydılar?
Köy Enstitüleri, 70 yıl önceki eğitim düşüncesinin altın meyveleriydiler?
Köy Enstitüleri, Anadolu Aydınlanması?nın meşaleleriydiler?
Köy Enstitüleri, zeki köy çocuklarına sunulan en değerli eğitim hazineleriydi?
Köy Enstitüleri, üzerine 57 yıl önce toprak atılıp, söndürülmüş volkanlardır?
Ve Köy Enstitüleri, üzerinden yarım asır geçmesine rağmen, hala bugün dillerden ve gönüllerden düşmüyorsa; bu eğitim yuvalarının yeniden ve çağa uygun şekilde faaliyete geçmesi için, Prof. Dr. Kemal Kocabaş gibi bir eğitim sevdalısı bir insan; ?YENİ KUŞAK KÖY ENSTİTÜLERİ DERNEĞİ (YKKED)? sayesinde ve ?YENİDEN İMECE DERGİSİ? çıkararak, canhıraş mücadele ediyorsa; Feyzullah Ertuğrul, Bahattin Uyar, Ünal Türkeş, Ünal Şöhret Dirlik gibi değerli insanlarımız, aynı konuda kitaplar ve köşe yazıları yayımlıyorlarsa, bu çalışmaları gerçek vatansever ve çağdaş eğitimciler tarafından takdirle karşılanıp, her konuda kendilerine destek olunuyorsa, demek ki bu volkan bir gün patlayacak, ışığı ile çevresini aydınlatıp, hep ihmal edilmiş köy çocuklarına, yeniden ve sıcacık eğitim yuvaları sağlayacağı günlerin çok yakın olduğu görülüyor?
İnsan sormadan edemiyor; Köy Enstitülerimizin kuruluş amacını ve modelini birçok ülke bizden alıp da kalkınırken; bizim bu güzide okulları, kulağımıza fısıldanan kasıtlı seslere itibar edip de, kendi ellerimizle kapatmamız, hangi akla hizmetti Allahaşkına!? Eğer biraz aklımız başımıza geldi ise de, neden hala bekliyoruz, elimizi tutan ne? Bu volkanı niye harekete geçirip, eğitimdeki 57 yıllık gerici zihniyeti ne diye yıkıp geçmiyoruz ki?