Vefa, Cefa ve Sefa

VEFA deyince kiminin aklına eskiden 1. Lig’de oynamış bir futbol takımı gelir; kiminin ise İstanbul’da bir semt… Canı birden boza çekenler bile olabilir. Oysa, sevgi ve dostluğun devamlılığının simgesidir “vefa…”
“Vefa”yı; rahatlık, neşe anlamına gelen “sefa”dan ve sıkıntı, eziyet, zulümle eş anlamlı “cefa”dan ayıransa yalnızca bir harftir.
Çeşitli “cefa”ların ardından “sefa”ya kavuşanların bazıları, kendilerini oraya taşıyanların çekmeye devam ettiği “cefa”yı görmez veya önemsemezken; kimileri hiçbir zaman unutmaz o insanları… Yani, gördükleri yardım ve destek sayesinde yükselen insanlar ikiye ayrılabilir. “Vefalı” olanlar; geçmişte yardım gördüğü insanları “sefa” içinde yaşatmak için çabalarlarken, yardım görmediklerine “cefa” çektirmek akıllarının ucundan bile geçmez. Bu insanlar dürüsttür ve ahlaki değerlere önem verirler.
*
Sözlüklerinde “vefa” sözcüğünün yeri olmayanlarsa; kendileri “sefa”ya kavuştuklarında, “vefa” borcu duymaları gereken insanları “sefa”ya kavuşturmak bir yana, “cefa” çektirdikleri bile görülür. Bu tür “makyevelist” insanlar; ulaşmak istedikleri amaç uğruna, ahlak dışı bile olsa, her yola başvurabilirler.
Vefalı ve vefasız insanları ayırt edebilmek için söylemlerine ve eylemlerine de bakmak gerek. “Vefalı” insanların söylemleri eylemleri ile uyumluyken, “vefasız”larınki çelişkilerle doludur, dünyanın merkezinde yer aldıklarını düşündüklerinden, başkalarını suçlarlar sürekli… Ve sonunda yalnız kalmaya mahkumdurlar.
*
Vefalı insanlar kendilerine bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurken, vefasızlar öğretmenlerini, hocalarını, büyüklerini satarlar ilk önce… Arkanızda “vefalı” insanlar varsa, ileriye “sefa” içinde güvenle bakabilirsiniz; “vefasız” insanlarla birlikteyseniz, “cefa”ya düşmemek için her zaman tedbirli olmanız gerek.
*
Türk insanı çok “cefa” çekmiştir; savaşlar, zorunlu göçler, açlık ve yoksulluk… Bu cefalardan ülkesini kurtaran Atatürk’e, şehitlerine ve gazilerine “vefa” borcunu yüreklerinde taşırlar. Toplumun “sefa”ya kavuşmasının yolu ise, bölünmeden bir olmak, güçlü olmak; bunun için daha çok okumak ve çalışmaktan geçer.
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, okulgen@superonline.com)