Köy Enstitüleri * Mehmet Hekim

KÖY ENSTİTÜLERİ * Mehmet HEKİM (Manisa Yarın Gazetesi Köşe Yazısından)

Bugün 17 Nisan. Cumhuriyet döneminin ve eğitim tarihimizin Altın Sayfası olan Köy Enstitülerinin kuruluşunun 66. kuruluş yıldönümünü kutluyoruz.
Cumhuriyetten önce nüfusun %85ini oluşturan Türk köylüsü neredeyse tamamen unutulmuş ve devlet olanaklarından yoksun bırakılmıştı. Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte ve devletin yardımlarıyla bireylerin yaratıcı ve üretici olmaları istenmişti. Bunun için parola,İş için, iş içinde, iş vasıtasıyla eğitimdi. Yaratıcı ve üretici insanlar yetiştirmenin yolu bilinçli, akılcı ve köylüye yönelik yöneticiler bulmaktan geçiyordu. Nitekim Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç gibi iki önemli eğitimciyi bu işlerin başına getirdi. İşte sizlere bu nitelikleri taşıyan iki eğitim yöneticisinin tutumu;1940lı yıllarda İlköğretim Genel Müdürü İsmail hakkı Tonguçtan Karsın bir ücra köyünden okumak için direnen 11 yaşındaki Dursuna
Sevgili Oğlum Dursun,
Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücele yazdığın mektubu okudum. Direnişini yürekten kutlarım. Devam etmekte olduğun 23 Şubat İlkokulundan alacağın diploma ile Cılavuz Köy Enstitüsü Direktörü Halit Ağanoğluna başvurursan dileğin yerine getirilecektir. Gözlerinden öper, başarılarının devamını dilerim.
İsmail Hakkı Tonguç
İlköğretim genel Müdürü
1940lı yıllarda bir Cumhuriyet kurumunun yöneticisinin okuluna kayıt yaptıracak öğrencisine bakışını, ilgisini ve memnuniyetini ifade eden bir örnek tutum daha. Ortaklar Köy Enstitüsü Müdürü Hayri Çakaloz Enstitüye kabul edilen öğrencilere aşağıdaki mektubu yazıyor.
Sevgili Oğlum/Kızım
Yapılan imtihanda başarı göstererek okulumuza öğrenci olma hakkını kazanmış bulunmaktasın. Bu şerefli başarıdan dolayı seni tebrik ederken, mevcudu 400ü aşkın Enstitü ailemizin sıcak kucağını açarak seni beklediğini bildirir, gözlerinden öperim. Bu mektubu aldıktan sonra aşağıdaki hazırlıklarını yap. Saçlarını üç numara ile kestir, ellerini ayaklarını ve bütün vücudunu tertemiz yıka, elbiselerin kirli ise anana yıkat ve yırtıklarını yamat
Başka ülkelerden alınmış eğitim modelleri,%75nin okulsuz olduğu köy toplumunu canlandırma sonucu veremezdi. Bu nedenle, yaratıcı yöneticilerin üstün zekâları harekete geçti ve Türkiyeye özgü bir eğitim kurumu yarattı. Öğrencilerinin tamamını köyden alan, bu okul, bu okul mezunlarının aydınlamış ve çağdaş bir köylü olarak yaşaması planlandı. Ne zaman Köy Enstitü mezunu gençlerin arasında bulunsam kendimi çok yaşlı hissediyorum. Bugün 17 Nisan. Köy Enstitülerini 66. yıl kuruluş yıldönümünü kutluyoruz.

TÜRK KÖYLÜSÜ
Topraktan öğrenip
kitapsız bilendir.
Hoca Nasrettin gibi ağlayan
Bayburtlu Zihni gibi gülendir.
Ferhaddır
Keremdir.
ve Keloğlandır.
Yol görünür onun garip serine,
analar, babalar umudu keser,
kahbe felek ona eder oyunu.
Çarşambayı sel alır,
bir yar sever
el alır,
kanadı kırılır
çöllerde kalır,
Ölmeden mezara koyarlar onu.
O, Yunusu biçaredir
baştan ayağa yâredir,”
ağu içer su yerine,
Fakat bir kere bir derd anlayan düşmeyegörsün önlerine
ve bir kere vakterişip:
Gayrık yeter!…
demesinler.
Ve bir kere dediler mi:?
İsrafil surunu urur
mahlûkat yerinden durur,
toprağın nabzı başlar
onun nabızlarında atmağa.
Ne kendi nefdini korur,
ne düşmanı kayırır,
Dağları yırtıp ayırır,
kayaları kesip yol eyler abıhayat akıtmağa
Nazım HİKMET