Milyoner, Reenkarnasyon, Birkaç Saptama * Nur Kartal

04.12.2013 / 00:00

Bir engel olmadıkça Atv'de usta tiyatrocu Kenan Işık'ın sunumuyla ekrana gelen “Kim Milyoner Olmak İster?” adlı yarışmayı izlerim. Geçtiğimiz pazartesi günü de yarışmayı izlerken yarışmacıyla birlikte biz izleyenler de ilginç bir soruyla karşılaştık. Sorunun özü şöyleydi:

“Hükümet izni olmadan reenkarnasyon yapmanın yasak olduğu ülke hangisidir?”

Şıklarda da Hindistan, Nijerya, Peru ve Çin vardı.

Aklıma ilk gelen Hindistan olmuştu. Nitekim yarışmacı da bu cevabı verdi.

Ne yazık ki cevap yanlıştı. Doğru cevap Çin olacaktı.

Benim ve yarışmacının aklına ilk gelen ve doğru olduğunu düşündüğümüz cevabın Hindistan olması aslında o kadar da abes değil. Çünkü Hindistan, dinsel tınısı, mistik yapısıyla reenkarnasyon gibi bir olaya oldukça yakın. Reenkarnasyon, tenasüh veya ruh göçü de denilen bilenlerin de bildiği üzere ölen bir kişinin ruhunun yaşayan bir kişinin bedenine girmesiyle yaşamaya devam etmesi inancıdır. Dünya üzerinde bir milyarı aşkın insan reenkarnasyon olgusuna inanmaktadır. Hindistan da ise temel inanış biçimlerinden birisi olmakla birlikte Hindistan'ın geleneksel bir inanışı olan Jainizm'de de bulunur. Yine aynı şekilde bu konuda yapılan bilimsel çalışmaların başında inceleme yeri olarak Hindistan gelir.

Hal böyle olunca ve bu bilgilere sahipken cevabımın Hindistan olması kaçınılmaz olurdu. Fakat sorunun başındaki hüküm gereği (Hükümet izni) bana en soğuk gelen cevap Çin'in olması, biraz düşününce soğuk olmaktan çıktı. Aslında dinsel tını açışından Çin'in de Hindistan'dan farkı yok. Çin'de bir insan herhangi bir dine inanabilir, herhangi bir şey tapınma unsuru olabilir veya herhangi bir şeye inanmayanlar da olabilir. Böyle çoğul bir dinsel ortamda hükümet izni şartıyla reenkarnasyon yapılması yönetim şekli açısından bir tek Çin'e yakışırdı. Haliyle yarışmacının yaptığı yorum da bu yöndeydi. Reenkarnasyonun hükümet izniyle olması baştaki kişinin belirlenmesinde oluşabilecek yerine geçme durumlarında sıkıntıları ortadan kaldırırdı. Çin'in yönetim şeklinde de başta duran kişi fazlasıyla önemlidir ve yönetim tek eldendir.

Sonuç olarak yarışmacı doğru bir çıkarım yakalamasına rağmen o da benim gibi Hindistan'ın mistik yapısına kendini kaptırdı ve yanlış bir cevap verdi.

Reenkarnasyon gibi bir olgu nedense benim fikri yapıma sığmıyor. Dini inancım gereği de böyle bir şeyi mümkün görmüyorum. Cem Yılmaz 2007 yılındaki gösterisinde bu konuya değinmiştir. Oldukça tabii ve eğlencelidir. Merak edenler izleyebilir. Hatta link de verebilirim.

***
5 Aralık 1934…
Bu tarih size bir şeyler hatırlatıyor mu?
Türk tarihinde çok ama çok önemli bir tarihtir bu. Türk kadınının, Nene Hatun'un ve diğer nice çilekeş anamızın onurlandırıldığı bir tarihtir. Analarımızın, kadınlarımızın baş tacı edilmesi gerektiğinin yaşamımıza bıçak gibi sokulduğu bir tarih.

5 Aralık 1934 tarihinde Türk kadını birey olmuştur. Kapalı kapıların, yüksek duvarların ardından çıkıp ülkeyi yönetecek kişiyi belirlemede söz sahibi olmuş ve aynı şekilde ülkeyi de yönetebilecek düzeye gelmiştir.

Ama ne yazık ki biz öyle bir milletiz ki…

Öyle kadınlarımız var ki…

Onlar için bunun bir ehemmiyeti yoktur.

Onlar için önemli olan 3 Aralık 1934 tarihidir. Bu tarihte kimi giysilerin kamusal alanda giyilmeyeceğine ilişkin bir yasa kabul edilmiştir. Seçmek veya seçilmek ne işe yarar ki, kıyafetin yanında.

Bazı konularda ehemmiyet aşikardır, anlayana, görebilene.