Seçme Seçilme Hakkı * Bedriye Aksakal

10.12.2013 / 00:00

Kadınlarımızın seçme seçilme hakkını aldığı gün olan 5 Aralık günü Manisa'da da birçok etkinlikler yapıldı. Etkinliklerde basın açıklamaları, yemekli toplantılarda da konu konuşuldu. Şöyle 1934 yılına doğru yol alırsak, kadınlarımız bu hakkı nasıl aldığını görmüş oluruz.

5 Aralık 1934 yılındaTürk kadını, seçme seçilme hakkını elde etmiştir.

1930- 1934 yılları arasında Atatürk'ün çevresinde bulunanlar, söyleşilerde zaman zaman kadınların seçme ve seçilme hakları üzerinde durmuştur.

1934 yılında Ankara'da Türk Ocağı Salonunda aydın kadınlarımız toplanarak, Türk Kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesi için ateşli konuşmalar yapmışlardır. Kadınlarımız, toplantı sonunda da meclise dek yürümüştür.

Çalışma odasında bulunan Atatürk, yanında bulunan milletvekillerine:” Bakın bakalım, hanımlarımız ne istiyorlar, bana bilgi getirin.” Konuyu öğrenen Atatürk, milletvekillerinin telaşını görünce: “Arkadaşlar, kadınlarımız mecliste görev isteğinde haklıdır. Hemen kanun tasarısı için çalışmalara başlayınız” diye talimat verir.

4. 12. 1934 tarihinde Başbakan İsmet İnönü, 191 arkadaşıyla Teşkilat-ı Esasiye kanununun 10. ve 11. maddelerinin değişmesi için öneride bulunmuşlardır. Aynı gün Manisa milletvekili Refik Şevket İnce, TBMM'de önemli bir konuşma yapmıştır.daha sonra 258 milletvekilinin oybirliğiyle Türk Kadını, seçme ve seçilme hakkını kazanmıştır.

Yasanın kabul edildiği oturumda teklifi İsmet İnönü okumuş, 6 milletvekili genelgenin lehine ateşli konuşmalar yapmıştır.

Türk kadınının, Türk erkeğiyle eşit düzeye gelmesi, siyasi haklarını alması, dünyada yankılar uyandırmıştır.

1 Mart 1935 yılında ilk kadın mebuslarımız TBMM'de yerini aldı ,18 kadınımız meclise girmiştir.1939'da 15, 1943'te 16, 1946'da 9, 1950'de 3 sonra ki dönemlerde4-8-4-8'dir.

1934'ten 1983'e dek TBMM'ne 102 kadın meclisimize girmiştir.

Bugün meclisimizde çok az kadın milletvekilimiz vardır. Mecliste milletvekili sayısı artmıştır; ama kadın milletvekilleri sayısında azalma olmuştur. Her seçimde erkek milletvekillerinin sayısı artarken, kadın milletvekili sayısı azalmıştır.

Kadınlarımızın bu durumda seçme ve seçilme hakkına sahip olmaları yeterli değildir. Kadınlarımız bu hakkı yeterince kullanamamaktadır.

Atatürk'ün ve Cumhuriyetimizin yasalarla kendisine kazandırdığı haklardan, kadınlarımızın tam olarak yararlanamadığı da görülmektedir. Toplumumuzda korku ve şiddet geleneksel olarak, yukarıdan aşağıya katmerleşerek inerken, kadın ve çocukta ağır sonuca ulaşmaktadır. Hala kadınlarımız ( okuma- yazma bilmeyenler, evde erkeğin eline bakanlar) erkeğin egemenliği altında oy kullanmaktadır.

Çağdaş, laik ve katılımcı demokrasinin tam anlamıyla gerçekleşmesi için, yetki ve sorumluluklar kadın- erkek ayırmaksızın, eşit şekilde paylaşılmalı ve kadınımızda ikincil durumdan kurtulmalıdır. Yani kadın çağdaş savaşım içinde yer almalıdır. Kadın eskiden maldı; toplumda ekonomik egemenliği elinde tutan azınlık daha çok kadına, daha güzel kadına sahip oluyordu.

Kadın çağdaş savaşımda şunu söylemelidir:

Ben paylaşılan bir mal olmayacağım. Hakkını arayan insan olacağım. Kadını insanlaştıran her uyanış ileriye doğru bir kımıldamadır. Kadınlar tekilden çoğula ulaşmak zorundadır. Beyinsel gücün korku ve şiddete karşı birleşmesi gerekir.Kadınlarımız örgütlenmeli ve partilerde kota uygulamasını kaldırmak için çalışmalıdır.