Neyzen Tevfik * Bedriye Aksakal

AKSAKAL'CA
28.03.2013 / 00:00
Bu aralar Neyzen?in dizeleriyle, onunla ilgili fıkraları okuyorum. Neyzen?e deli diyenlere, keşke herkes öyle deli olabilse, diyorum. Neyzen olmak kolay mı? Hele onun gibi ney ustası olmak da kolay mı?
Neyzen?i düşlüyorum. Karşımda oturmuş müzipçe gülerek, neyini alıp başlıyor üflemeye. Ne üfleme. Sanki ney ağlıyor. N3y çalması bittikten sonra, yine müzipçe gülerek uzaklaşıyor. Bir süre sonra odama çıkıp, Neyzen?in yaşam öyküsü içersine giriyorum.
Hiciv şairlerimizden ve büyük ney üstadı. Bodrum doğumlu. Soyadı Kolaylı. Kolaylı, Bafra?nın Kolay kasabasından gelmektedir. Rüştiye Başöğretmeni Hasan Fehmi Efendi?nin oğludur. İlkokulu Bodrum?da bitirdi. Babasından Gülistan?ı okuyarak Farsça öğrendi. Ney ve şiire olan düşkünlüğü yüzünden İzmir İdadisi?nden ayrıldı. İzmir?de Şair Eşref?le, Tokadizade Şekip?ten, İstanbul?da Mehmet Akif?ten dersler alarak şiir yazmak ve söylemeyi geliştirdi. 1908 yılında Mısır?a gitti. Mısır?da kaldığı yıllarda ney çalarak hayatını kazandı. 1913 yılında İstanbul?a döndü. Burada derbeder bir yaşantı sürdürdü. İçkiye olan düşkünlüğü yüzünden çok sık sinir buhranları geçirdi. Yaşamı boyunca hiçbir kurala bağlı kalmadan dilediği gibi yaşadı. İstanbul?un Beşiktaş saman iskelesinde viran olan hücresinde son nefesini verdi. Kartal?da aile kabristanlığına gömüldü.
?Özgürlük ve insanlık aşığı, yergi ve ney üstadı Neyzen Tevfik?i adını açıklamayan bir düşünürümüz ne güzel anlatmıştır:
?Bence Mevlana ile Neyzen arasında yakın bir ilgi vardır. Bu iki kişinin de ulaşmak istediği hedef aynı, fakat izledikleri yollar ayrıdır. Mevlana Ney?i Dergah?a sokmuş. Neyzen Dergah?tan çıkararak halkın ayağına götürmüştür. Mevlana?nın Ney?i ile Neyzen?in Ney?i aynı tasavvuf potasında birlikte eriyen iki kardeştir. Mevlana?ya ?veli?, Neyzen?e ?deli? diyenler, veli ile deli arasındaki büyük tasavvuf kavramını anlamayanlardır. Neyzen, şu yalancı dünyaya kendini tanıtmak için gelmedi; ama yine de gerçek dünyayı tanımadan göçüp gitmiştir. Saygı ile anıyoruz. Tevfik Hüda?dandır.?
Halkın sevdiği Neyzen Tevfik?in kişilik portresi kolay çizilemeyecek sanat üstatlarından biridir. Ele avuca sığmayan zeki şair, perişan bir yaşam sürdürmüştür. Paraya, pula, kılık kıyafete değer vermeyen Neyzen, çirkin politikadan, yobazlıktan, iki yüzlülükten, daima nefret etmiştir. Neyzen yobazları hiç sevmezdi. Onların memlekete yaptığı fenalığı şu dizeleriyle dile getirmiştir.:
Hayliden hayli kalınlaştı yobazlık yeniden,
Softalık zorlu anırtı ile aldı yürüdü…
Kara bir kinle taassup pusudan çıktı yine,
Yurdu şahane cehalet yeni baştan bürüdü.
?Ben hayatım boyunca hürriyeti aradım. Bulur gibi olduğum zamanda ya gasbettiler veya çalıverdiler. Ben bağrı açık ve bağrı yanık insanların hizmetçisiyim.? Diyen Neyzen Tevfik?in her kesimden dostları vardı. Neyzen,?Türklerin Diyojen?i? sayılırdı. Yaşamı boyunca bir tek gerçek dostu vardı. ?Bu bir kamış parçasından ibaret olan neydeki sestir.?
Neyzen, en güzel, en içli, en san?atlı ney taksimlerini Atatürk?ün huzurunda yaptığını söylerdi.
-İstersen yapma; derdi. Atatürk iyi anlardı musikiden.
Neyzen Tevfik?i anlatmaya kalktığımız zaman onu anlatacak sözcükler yetersiz kalır.

FIKRA:
Zamanın valisi Fahrettin Kerim Gökay , Yeşilayın hazırladığı bir konferansta konuşmacı. Vali içkinin zararlarını anlatıyormuş. Salonda bulunanlara bir soru yöneltmiş: ?Bir eşeğin önüne iki kova koysak, birinde su, birinde rakı olsa. Eşek hangisini içer. Herkes ?su? demiş. Gökay, ?neden? diye sorunca. Neyzen: Neden olacak eşekliğinden? yanıtını verir.

Neyzen Tevfik * Bedriye Aksakal

Bu aralar Neyzen'in şiirleriyle yatıp kalkıyorum. Yarabbim ne güzel dörtlükleri var Neyzen'in. Okurken dizelerin içinde savrulup gidiyorum. O, şimdi yaşamış olsaydı, ne güzel okkalı dizelerini yollardı birilerine.
Neyzen, hiciv şairlerimizden ve büyük ney üstadı. Bodrum doğumlu. Soyadı Kolaylı. Kolaylı, Bafra'nın Kolay kasabasından gelmektedir. Rüştiye Başöğretmeni Hasan Fehmi Efendi'nin oğludur. İlkokulu Bodrum'da bitirdi. Babasından Gülistan'ı okuyarak Farsça öğrendi. Ney ve şiire olan düşkünlüğü yüzünden İzmir İdadisi'nden ayrıldı. İzmir'de Şair Eşref'le, Tokadizade Şekip'ten, İstanbul'da Mehmet Akif'ten dersler alarak şiir yazmak ve söylemeyi geliştirdi. 1908 yılında Mısır'a gitti. Mısır'da kaldığı yıllarda ney çalarak hayatını kazandı. 1913 yılında İstanbul'a döndü. Burada derbeder bir yaşantı sürdürdü. İçkiye olan düşkünlüğü yüzünden çok sık sinir buhranları geçirdi. Yaşamı boyunca hiçbir kurala bağlı kalmadan dilediği gibi yaşadı. İstanbul'un Beşiktaş saman iskelesinde viran olan hücresinde son nefesini verdi. Kartal'da aile kabristanlığına gömüldü.
“Özgürlük ve insanlık aşığı, yergi ve ney üstadı Neyzen Tevfik'i adını açıklamayan bir düşünürümüz ne güzel anlatmıştır:
“Bence Mevlana ile Neyzen arasında yakın bir ilgi vardır. Bu iki kişinin de ulaşmak istediği hedef aynı, fakat izledikleri yollar ayrıdır. Mevlana Ney'i Dergah'a sokmuş. Neyzen Dergah'tan çıkararak halkın ayağına götürmüştür. Mevlana'nın Ney'i ile Neyzen'in Ney'i aynı tasavvuf potasında birlikte eriyen iki kardeştir. Mevlana'ya “veli”, Neyzen'e “deli” diyenler, veli ile deli arasındaki büyük tasavvuf kavramını anlamayanlardır. Neyzen, şu yalancı dünyaya kendini tanıtmak için gelmedi; ama yine de gerçek dünyayı tanımadan göçüp gitmiştir. Saygı ile anıyoruz. Tevfik Hüda'dandır.”
Halkın sevdiği Neyzen Tevfik'in kişilik portresi kolay çizilemeyecek sanat üstatlarından biridir. Ele avuca sığmayan zeki şair, perişan bir yaşam sürdürmüştür. Paraya, pula, kılık kıyafete değer vermeyen Neyzen, çirkin politikadan, yobazlıktan, iki yüzlülükten, daima nefret etmiştir. Neyzen yobazları hiç sevmezdi. Onların memlekete yaptığı fenalığı şu dizeleriyle dile getirmiştir.:

Hayliden hayli kalınlaştı yobazlık yeniden,
Softalık zorlu anırtı ile aldı yürüdü…
Kara bir kinle taassup pusudan çıktı yine,
Yurdu şahane cehalet yeni baştan bürüdü.

“Ben hayatım boyunca hürriyeti aradım. Bulur gibi olduğum zamanda ya gasbettiler veya çalıverdiler. Ben bağrı açık ve bağrı yanık insanların hizmetçisiyim.” diyen Neyzen Tevfik'in her kesimden dostları vardı. Neyzen,”Türklerin Diyojen'i” sayılırdı. Yaşamı boyunca bir tek gerçek dostu vardı. “Bu bir kamış parçasından ibaret olan neydeki sestir.”
Neyzen, en güzel, en içli, en san'atlı ney taksimlerini Atatürk'ün huzurunda yaptığını söylerdi.
-İstersen yapma; derdi. Atatürk iyi anlardı musikiden.
Neyzen Tevfik'i anlatmaya kalktığımız zaman onu anlatacak sözcükler yetersiz kalır.

FIKRA:

Zamanın Valisi Fahrettin Kerim Gökay, Yeşilay'ın hazırladığı bir konferansta konuşmacı. Vali içkinin zararlarını anlatıyormuş. Salonda bulunanlara bir soru yöneltmiş:
“Bir eşeğin önüne iki kova koysak, birinde su, birinde rakı olsa. Eşek hangisini içer?” Herkes “su” demiş. Gökay, “neden” diye sorunca. Neyzen: “Neden olacak eşekliğinden” yanıtını verir.