Yakup Hayro Balkanlardan Gelen Bir Ressam * Haydar Aksakal

01.07.2013 / 00:00

Uluslararası Ressam Yakup Hayro, Manisa ve Batı Anadolu'daki kültür dokusunun ortaya çıkarılması için yazdığım eserlerde çizimleriyle her zaman yanımda oldu. Onunla, resim sanatı ve ulusal kültür boyutunda yaşadığımız topraklardaki kültürü ve kültür adamlarını tartışıyoruz. Ressamların kaderimidir bilmem, yaşamlarında neden onlara değer verilmez?

Bu bir kader değil, yerel ve resmi yöneticilerin sanata olan ilgisizliği ve cahilliğidir. Böyle sanatkâr insanlar, tanrının verdiği yetenekle eserlerini ortaya çıkarır. Onlar desteklense ve teşvik edilse, inanıyorum ki gelecek kuşaklar, onların eserlerini akıllı ve bilgili yerel yöneticilerin kuracağı sanat galerilerinde sonsuza dek izleyeceklerdir. Böyle bir ressamın kentimizde yaşaması bizim için gurur kaynağı olurken, onun için zorunlu mücadele oluyor. Yakup Hayro, uluslararası sanat galerilerinin bulunduğu ülkelerde yaşamalı, ama usta ressam bu ülkeyi, insanını çok seviyor ve Manisa'da yaşamanın sıkıntısını çekiyor…

Bu yıl sevindirici bir olay oldu. Türk vatandaşı olan Yakup Hayro, Makedonya'ya Üsküp'e davet edildi. Makedon Hükümeti, Yakup Hayro'ya “sen bu topraklarda doğdun, Manisa Kenti'nde yaşasan dahi biz seni destekliyoruz” dediler…

Manisa'daki yerel ve resmi yöneticilerin kulakları çınlasın.

Yakup HAYRO (Hayrullah) 1956 yılında Üsküp'te doğdu. 1978 Üsküp Eğitim Fakültesi Plastik Sanat Bölümü'nde, 1985 yılında da Üsküp Plastik Sanat Akademisi Resim Bölümü'nden mezun oldu. Ünlü Makedon Ressamı Dimitar KONDOVSKİ'nin öğrencisidir. “KO-RA” kulübü, “25 Mayıs” şimdiki Gençlik Kültür Merkezinde ve “Orhan VELİ” topluluğunda uzun yıllar resim çalışmaları yaptı…

Çoko MATEVSKİ, Vladimir GEORGİEVSKİ, Rodolyup ANASTASOV ve Gazanfer BAYRAM gibi çok değerli hocalardan ders aldı. 1985 yılında DLUM (Makedonya Güzel Sanatlar Derneği) bir yıl sonra SLUY (Yugoslavya Güzel Sanatlar Birliği) üyesi oldu.

1987 yılında Uluslararası Plastik Sanatçılar Federasyonuna kabul edildi. Gacin Han, Delçova, Ohri, Manastır, Kavadar, Strumica, Ateşova, Kriva Paanka gibi davet edildiği önemli kolonilere katıldı.

1983 yılında ressam olarak Berova Etnoloji-Araştırma faaliyetlerinde bulundu. 1989 yılında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin Makedonya'ya tanıdığı bursu kazanmış olmasına rağmen kararın sonradan değiştirilmesi, yerine bir Makedon'un Türkiye'ye gönderilmesi üzerine bu burstan yararlandırılmadı.

Yolculuk yazıları yazan, heykel, illüstrasyonlar yapan, çizgi roman üzerinde çalışan Yakup Hayro, birçok grup sergilere katılmıştır. 1991 yılında İsviçre'deyken Zürich Hastanesinin 8. katının salon camlarının üzerlerini resimler yaparak süsledi. 1993 yılında kazandığı bursla Paris'e gitti, aynı yıl Yeni Manisa Barış Alanı içersinde yer alan Manisa Tarzan'ı Parkında Manisa Tarzan'ının anıtının yapımını gerçekleştirdi. Aynı zamanda Atatürk ve Bayrak panosu gibi değerli bir çalışması daha oldu.

1994 yılında Uluslararası Müzeler Konseyi (International Counsil of Museum) üyeliğine kabul edildi. Ufkunu genişletmek için çıktığı incelemelerde şu ülkelerde bulundu: Türkiye, İtalya, Eski Yugoslavya Cumhuriyetleri, Macaristan, Avusturya, Rusya, Ukrayna, Çekoslovakya, İspanya, Almanya, İsviçre ve Fransa.

Şimdiye kadar 54 kişisel sergisi ve 256 kadar karma sergiye katıldı. Bu çalışmalardan 8 ödül aldı.”

Yakup Hayro'nun söylediklerini ve çizimlerini arşivime alıyorum. İnanıyorum ki gelecek kuşaklar onun hayatını yazacak ve bu arşiv onlara yardımcı olacak.

29 Şubat 1988 yılında Hayro'nun yazdıkları: “Sanatsal üretimde gerek pratik, gerek felsefe yönünde ve gerekse sosyoloji açıdan imgesel karşılığı biraz irdelendiğinde, toplumsal hayat sanattan kopuktur. Temelde doğayı hedefleyen konuların gösterilmesi bırakıldı. Aslında dünyaya tek sistemle zorlayacak bir düzen kurmaya çalışan küreselleşmenin vahşiliği karşısında sanatın idealizmi yok olmaya başladı.

Geçtiğiz yıl, Manisa'da gerçekleştirilen sergilerden bazıları yanlış bir zamanda ve mekânda oldu. Galeride ürünlerin sıkışık olmasıyla serginin kavramı ve tadı kaçıyordu. Dolayısıyla apar topar sergileme ile doğru bir sonuç alınamazdı.

Saydığım bazı sergilerde, Sibel Akaya teship, Haluk Kökçüoğlu'nun Ebru, Nazmi A. Tanrıverdi'nin şiir ve fotoğraf sergisini, kalitesiyle üst düzeyde başarılı buldum.

Ayrıca Mustafa Bilir, Mustafa Pala ve Aka Gündüz'ün fotoğraf sergileri kültür hayatına ayrı bir soluk kattı. Mehmet Gök örgencileriyle seramik çalışmalarında başarılı bir çizgi yakaladı. Karikatür sergileri herkesin ruhunu okşadı. Ressam Reyhan Elbirliler de Manisa için bir değer. Yurt içi ve dışında sergiler açtı, birincilikler aldı.

Ankara Ege Sanat Platformuna kentimizin sanat derneği de katıldı. Ne acı ki bu dernek çabuk dağıldı. Ayrıca Sakaryalı ressam Oğuz Aydın'ın Yeni Handa açtığı sergisi görülmeğe değerdi.

Üye olduğumuz GESAM sergisine gelince “Atatürk'ün 125. doğum yılı onuruna sunulan “Atatürk Kompozisyonları” sergisi Ankara'dan Manisa'ya getirildi. Sergi karma olduğu halde, sergilenen eserler orta düzeyde kaldı.

1500 üyesi olan GESAM'dan, bu sergiye 97 ressam kendi olanaklarıyla katıldı. Böyle olunca kalite beklentisi zorlaşıyor. Eskiden GESAM kuruluşu Kültür Bakanlığının himayesindeydi. GESAM'ın Atatürk sergileri Adana, Antalya, İstanbul ve İzmir'de devam etti.

81 ilin, 81 ressamın sergisi tam olarak duyurulamadı. Ressamların kendi ilini ve bölgesini temsil etmesi gerekiyordu. İzmirli yedi ressam, tanımadığı illeri resme aktarıp bu sergilere katılmış. Bu sergilerde Manisa'yı Hüseyin Bulut temsil etti. Oysa ressamın yaşadığı kenti çok iyi tanıması gerekiyor. Aslında böyle bir düzenleme geçici bir sürede, iz bırakmasına dair ipuçları ortada kalır. Esas olan sadeliği, özgürlüğü ile yaratılıcılığıyla meydana çıkarması, bu şekilde ifade etmek gerekiyorsa düşünce ile abartılı olmadan bir tarzın serginin kavramına uyum sağlamasıdır.”