Pisida Antiokheia Antik Kenti * Haydar Aksakal

22.12.2014 / 00:00

Antiocheia antik kenti, Isparta'nın Yalvaç İlçesi'nin 1 km kuzeyinde, 1236 metre yüksekliğe ulaşan bir tepenin üzerinde kurulmuş, etrafı 3000 metre uzunluğunda surlar ile çevrilmiştir.

Helenistik dönemde inşa edilen surlarının kalınlığı 1,50-5,50 metre arasında değişmektedir. Surlar, Roma ve Bizans döneminde genişletilmiştir.

Surların içinde kalan, ören yerindeki yapılar, tepe yamaçlarda ve küçük vadilerde yer almıştır. Ören yerinin büyüklüğü 47 hektar olarak hesaplanmıştır. Antiocheia Antik Kenti, düzenli bir kent planına ve gelişmiş bir alt yapıya sahipti…

Doğusunda Sultan Dağları, kuzeyde Karakuş Dağı, güneydoğuda Kızıl Dağ, güneybatısında Kirişli Dağ ve eğridir Gölü'nün kuzey sahilleri uzanmaktadır.

Kentin iki kapısından birisi güneyde, diğeri Batı kapısıdır. Üç kemerli olan Batı kapısı 12 metre yüksekliğinde, 24 metre genişliğindedir. İki yandan sur duvarlarıyla birleşen ana giriş kapısı, Cordo Maximus olarak anılmış, MS 212 yılında yapılmıştır.

Batı kapısı, zırh ve silah kabartmalarıyla bezenmiştir. Kemerlerin üzerindeki alınlıkta ise iki Pers kabartması görülmektedir.

Kentin doğusu ve merkezindeki Augustus ve Tiberius meydanları, sosyal yaşamda önemli rol oynamıştır. Dünyanın ilk işçi grevi MS 16 yılında Tiberius meydanında olmuştur.

I. Antihokhos tarafından MÖ 281-261 yıllarında kurulduğu söylenen antik kent “Antiocheia” adıyla anılmıştır. İmparator Augustus tarafından kente Caiser unvanı verilmiştir.

İmparator Augustus, Pisidia bölgesinden en büyük askeri kolonisini kurmuş, kent Roma döneminde başkent ve zengin bir anakent olmuştur.

Ana Tanrıça Kybele adına yapılmış tapınak, Tanrı Men, daha sonra İmparator Augustus adına kentin kutsal alanına görkemli bir şekilde yeniden inşa edilmiş, MS I. yüzyılda tamamlanmıştır. Mimari yapısı, süslemeleri ile benzerleri arasında ilk ve tek olma özelliğini korumuş, MS 400'den sonra da açık hava kilisesi olarak kullanılmıştır.

Erken İmparatorluk Dönemi'nde, kent yeniden planlanmış, ızgara şeklinde hazırlanan planın içinde birçok dini ve sivil yapı, Kilise, Tiberius Meydanı, Nympheu, Decumanus Maximus- Cordo Maximus Caddeleri, Propylon ve Batı Kapısı, başkent Pisidia kentinin önemini artırmıştır.

MS I. yüzyılda tamamlanan Anıtsal Giriş, Augustus Alanı ve MS 15-40 yılları arasında hazırlanan Tiberius Alanlarının kesiştiği yerdedir. Kentin en önemli bölümlerinden birisi, MS I. yüzyılda yapılan, Tiberius Alanına kadar uzanan Sütunlu Caddedir.

5 Bin kişilik Antik Tiyatro, MS 4. yüzyılda inşa edilmiş, Roma Devri'nde 15 Bin kişilik kapasiteye ulaşmıştır. Cadde ve meydanın üzerine yerleştirilen Anıtsal Çeşme, iki kısımdan oluşmuştur. Kentin kuzeybatı köşesinde yer alan Roma Hamamı MS 25 yılında inşa edilmiştir. Akropol'ün batısında, Sultan Dağı eteklerine yerleştirilen stadyum, 190 metre uzunluğunda, 30 genişliğinde tasarlanmış, MÖ 3. yüzyılda tamamlanmıştır.

Kentin kuzeyinde görülen su kemerleri 10 km uzunluğundadır, antik kentin simgesi olmuştur. MS I. yüzyılda yapılmasına rağmen, günümüze kadar özenle korunmuş, ayakta kalmıştır.

Kazılarda ortaya çıkarılan sikkeler, Pisidia Kenti'nin zenginliğini işaret etmektedir.

Hıristiyanlık dininin yayılmasında, Hz. İsa'nın havarilerinden St. Paul, Kudüs'ten Pisidia bölgesine üç kez gelerek önemli rol oynamış, Hıristiyanlık dininin buradan dünyaya yayılmasını sağlamıştır.

Aziz Paul Kilisesi, Roma Hamamı'nın 200 metre güneyine yerleştirilmiştir. Kilisede yapılan araştırmalarda, daha önce inşa edilen küçük bir kilise ve onun altında da sinagog olduğu tespit edilmiştir. Kentin sınırları içinde 7 kilisenin olması, Pisidia antik kentinin dini bir merkez olduğunu işaret etmektedir.

Pisidia Antiocheia antik kentinin güzel günleri MS 713 yılında başlayan Arap istilasıyla son bulmuştur. 13. Yüzyılda, kente göçler başlar, binlerce yıllık bir medeniyet de tarihin sayfaları arasında yok olur gider…