Paramedik * Zehra Serra Hacer Baş

Sevginin ırmağı üzerinde buhurlaşan köpük
yokuz varlıkta
varlık zehir
içime sığınır bunar bir yoksunluk
güneşim nerede
dokusunda büyüyen tohum
sürgünler bağdaş kurmuş
oradan oraya atlıyor bakış
o bakış ki nemlenme
yüreği iğnelenmiş kör kuyusunda kuruttuğum tütsü
ateş sönmeden
yüzümü gün eyle
hedeflenmiş ne ay ne yıldız buhurdan
keskin bıçak köşesine not düşen göz
haritada kıvrılmış uzaklar
isteklerimin tutunduğu cılız notadan
kısa kısas küs çiçekleri
keşke ölsem mi ilave
tut ki bin parçaya bölünmüş ayna
derinliklerinde parlayan en derin kırık yansıman
gözümde solak ingiliz anahtarı metefor
bir açıklıkla yüz yüze engin
bu portre adım adım basınç
sürgünlüğüme gel/sen
düşlemesem
bir ad ver/sen
aklımı başıma devşir/sen
kardelenlerden su içsem
bir daha doğsam
öylece kalsam
yoksan
bütün o yıldızları dürüp dürüp çöp konteynırına atabilim
yoksan
evrendeki objeler ne işe yarar
önemsiyor musun umut hakkımı
buysa bu olabiliyorsa yaşamak
nükleer reaktörü buhar makinasına dönüştürmek neden
gelecek şokuna uğramasın aşk
gelmemiş ve gitmeyen bu kentten geçtim
dalıp gittim sevincime kalabalık yollar üzerinden şarkı yolluyorum
aşk kime bindi bilmiyoruz
ve senin yüzünle yüzümün kilide dönüştüğü an
tut elimi
aşk bütün acılarını icad etmiş olsam bile