Anımsı * Zehra Serra Hacer Baş

Buz beyazı hatırat
kum rengi ham ipekten sunguysa
mumun üzerinden örtüye dökülen gün
ıtırlı göğün renginde akşamüstüydü
her şey kırıldığında
kırıldığımda
derdine koştum kalbimin
içeride pat pat ayak sesi
gözyaşı
dalıp çıkmaktan pınarlarına çarpıp parçalandım
-evet ağladım-
belki zeytin ağacı
sesten yalıtılmış nara
nabzıma sayılmış katıksız hırıltıydım
peşimde dört kat ölüm
eskimiş su borularının tıslamasına eş
anarşist bir ruhun görünmeyen kör dövüşü
hürriyetin gizlemeliydi ölümü
ki merdiven boşluğundaydı güneş
nefesini tutmuş harlayan
ve örselenmiş ambalajıyla
kaptanın tedavüldeki en değerli acılarıydı
ön camdan bakarak göze
bir uyku içinde
lisan derinliği kazanmış tonlamayı koyulaştırmış
mahçup anı törpülemiş
iyi görünsünler diye bir pusula
gözümün gördüğü her şeyde
savrulmuş pusulaydın
bizden sonra araca binen yolcu
vedaya çevrilen yüz
kimse gelmedi
yürüdüm
gök gürültüsü eğreti gülümseme
lavların ortasında yanardağ
yitip gittikçe döndükçe başlamam
sönmüş lambanın evrilişine git
bu denli densiz soluksuzsa ölmek
bağdaş kurmuşsa dirilmek
kayboldum
bulmayın beni
kendime sakladım uçurumu
siz yine de tanık olmayın
kalbinize uçun