14.10.2014 / 00:00
Kurşun kalem ile bugün (tatil dönüşü) yazı yazmak istedim. Belki de ilkokul yıllarımı yaşamak için kurşun kalem aramaya başladım. Oysa masamda kalem olması gerekiyordu. Dolaştıkça evimizin her köşesinde tükenmez kalem önüme çıkıyordu. Onlar bizimle yazını yazınız dercesine sanki bana bakıyorlardı. Uzun lafın kısası, giyinip, çarşıya inerek, kırtasiyeciden bir düzine kalem aldım, tabii silgi ve kalemtıraş da.
Yazı yazmak için, masaya oturduğumda düşlediğim bir yazı yoktu. Kalemime bırakacaktım özgürlüğü. Kalemi elime aldım, döndürdüm döndürdüm sayfayı istem dışı karalamaya başladım. Bir türlü yazı yazma eylemine giremiyordum. Birden ne olduysa kalemim beyaz sayfa üzerinde su gibi akmaya başladı.
İlkokula başladığım yıllar gözümün önüne geldi.
Annem geceden silgimi, kurşun kalem ile kırmızı kalemimi ve defterimi birde mendilimi yeni alınmış çantamın içine yerleştirirken, bir de kitap koymuştu. Bu kitabın okulda “Alfabe” olduğunu öğrendiğimde, nedeninin bilmeden çok sevinmiştim.
Okula babacığımla giderken, annemin- babaannemin, dedemin elini öptüm, babaannem yüksek sesle arkamdan dua ederken bir de bir tas su dökdü. Okulun bahçesine girdiğimizde, bahçenin içi çocuklar ve annelerle doluydu. Konuşmaların ardından , sınıfım ve öğretmenimin adı söylenince, babam beni sınıfımın içine dek götürdü. Babacığım: “Öğretmenini iyi dinle, öğleyin seni almaya geleceğim.” diyerek, yanağımdan öptü, bende öptüm. Sudan çıkmış balık gibiydim. Heyecanım sonsuzdu. Yaşamım boyunca unutamadığım o sıcacık gülümsemeyle, öğretmenim adını söyleyerek masasının başına geçti. Bizleri de tek tek kaldırarak adımımızı söyletti. Şarkı, şiir okumayla geçen günün ardından heyecanla eve gittiğimde, çantamı bir köşeye koyarak, anneme doyasıya sarıldım. Akşam sofrasında babama, okulda geçen zamanımı anlatırken babam yanağımdan bir kesme almıştı.
İkinci günü, sınıfımızda boy sırasına göre sıralara oturduğumuzda en önde oturmuştum. Öğretmenimiz, kurşun kalemlerimizi ve defterlerimizi çıkartıp önce havada, tahtada daha sonra da defterlerimize çizgi çalışmaları yaptırdı. Bir süre sonra kelimeleri yazmağa başladık. Kurşun kalemimi çıkarıp özene bezene ATA yazdığım günü hiç unutamam. Okula gitmeden önce babam Atatürk'ü benim anlayacağım bir şekilde arada sırada anlatırdı. Atatürk ile ilgili şiirler de ezberletirdi.
Kurşun kalemim yıllarca yakın dostum oldu. Durmaksızın sevgimi- acımı- dostluğu- doğa sevgisini yazdım.
Bu gün geçmişin özlemiyle yazımı bilgi sayarda değil de , kurşun kalemimle yazdım.
Sevgili okurlar, sizlere kavuşmanın coşkusuyla, çocukluğumda ki gibi defterime, kurşun kalemimle : “SİZLERİ SEVİYORUM” yazarak, tatil dönüşü ilk yazımı yazmış oldum.