Ana * Bedriye Aksakal

Bazı sözcükler vardır, insanın içini sıcacık ısıtır. Ve o sözcük yüreğinden çıkmamacasına hep dudaklarımızdan durmaksızın dökülür. Sıkıldığın an, sevindiğin an, üzüntünde ve acında o sözcüğün sahibi hep yanındadır. Ana rahminden başlayarak, doğduğumuzda ve ilk çığlığımızı duyduğunda da, gözlerinden akan sevinç göz yaşlarını yudumlarken, ilk öpücüğü yanağımıza koyan kimdir tabi ki annemizdir.
Atalarımız ne diyor:
“Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz.” Ana gibi hiçbir zaman yar bulamayız da; ama Bağdat gibi diyar, düşlerimizden çoktan uzaklaştı. Neyse o konu çok derin bir konu. Biz yine Güzeller güzeli anamıza dönelim.
Hani çocukken başımızı göğsüne dayayıp uyuduğumuz anamıza, nice yazarlar , şairler dizelerinde sevgilerini dile getirmiştir.
Büyük ozanımız ne diyor:
Analardır adam eden adamı
Aydınlıklardır önümüzde giden
Sizi de bir ana doğurmadı mı?
Analara kıymayın efendiler
Bulutlar adam öldürmesin.

Başka bir şairde:
Anacağım be akşam eve dönünce
Neden hep ağlıyon gülsen olmaz mı? Diyor.
Analar öldürülmesin, analar ağlamasın, diyorum. Bu günkü yazımın başına “ana” koyuşumun bir nedeni var. Sevgili Valimiz Halil İbrahim Daşöz, '251 Dev Öğrenci Projesi'nde Manisa Valiliği olarak “ŞİİRİMİZDE ANA” adlı bir kitap bastırdı. Şiirden korkanlara, şiiri yaşamımızın bir parçası yapmak ve geleceğimiz olan çocuklarımız için “251 Bin Dev Öğrenci Projesi”ne imza attığı için kendisine teşekkür ediyorum. Kitabı hazırlayan Yavuz Bülent Bâkiler.
Kitabın ilk sayfasını açtığımda sıcacık sözcükleri bir kez daha anneme bakarak, okudum, İlk söz Peygamberimizden:
“Cennet anaların ayakları altındadır.”
İkinci sözcük ise, Abraham Lıncoln'un:
“Bana okuduğun kitapların en güzelinin, hangisi olduğunu sorarsanız söyleyeyim: Annemdir.”
Evet, en güzel okunacak kitap, elimizden hiçbir zaman düşürmeyeceğimiz kitap olan “annemizi” çok ama çok seviyoruz. Kitabın sayfaları arasında dolaşırken, bu sevgiyi şairler, şiirleriyle 'ana'larımızı taçlandırmış.
Ahmet Kutsi Tecer ne diyor:
“?
Anneler beşikten der çocuğuna:
-Acını görmesin gözüm alemde
Teselli demeksin bana son demde.
Kime sorsanız: “Kimin annesi daha güzel” diye. Alacağımız yanıt hep aynıdır: “Benim annem daha güzel.” Şairlerin piri olan Fazıl Hüsnü Dağlarca da öyle söylüyor:
Kimin anası güzel
Benim ki.
Uzanır ellerindeki sıcaklık
Ninnilere belki.
Fevzi Halıcı da:
Senin saygınlığın, hep senin sevgin,
Yazın sıcağında, kışın karında
Tanrı sevgisidir gönül verdiğin,
En içten dualar dudaklarında.
Şiirlerle yolculuğum sürüyor. Dizeler katar katar önümden geçiyor. Kimi şair “Anamın Türküleri” diyor. Kimisi anasına ağıt yakmış. Şair Halim Yağcıoğlu'nun: “Bir Vatan Parçası” şiirini okurken, boğazım düğüm düğüm oluyor:
“Ben üşümem artık anacığım
Ben üşümem
Değil mi bu çorap
Bir vatan parçası ayaklarımda
Değil mi ki ellerimi saran eldivende
Memleket havası
Ben üşümem artık anacığım
Ben üşümem.”
Dizeleri okudukça memleket havalarını dinliyorum. Dizeleri okurken, “ben de üşümüyorum anacığım” diyorum.Çünkü annemiz “bir vatan parçası”
“Ana” şiirleriyle gözlerimin önünden bir kez daha analarımız geçiyor. Nene Hatun, Kara Fatmalar, Kurtuluş Savaşı sırasında kağnı başında ölen, ve cepheye mermi taşıyan yalın ayaklı analar, Halide Edip, Türkan Saylan ve en güzel yiğidi doğuran Zübeyde Ana geçiyor. İsmini sayamadığım, binler, on binler, yüz binler olan “Anadolu'mun Ana”larının ellerinden saygıyla öpüyorum.
Kitabın son sayfasını kaparken, yanıma Mehmet Akif Ersoy, Tevfik Fikret, Cemal Süreya, Ataol Behramoğlu?ve İlhan Berk geliyor. İlhan Berk de “Ses! Ses!” Diyor:
DÜNYADA EN ÇOK BEN ANNEMİ SEVDİM:”