Kurşun Gibi Ağır * Bedriye Aksakal

Kış kışlığını bu hafta iyice gösterdi. Dışarıda rüzgar insanı eskilerin deyişiyle ısırıyor. Dağlar beyaz ipeksi örtüsüne büründü. Bu gün evin içinde dolanıp duruyorum. Arada bir pencereden dışarıya baktığımda , sokak ıssız, çocuklar da ortada yok. Kar bir de Manisa'ya yağsa çoluk çocuk sevinecek; ama fakir ne yapacak.
Böyle soğuk havada, Van'daki vatandaşlarımızı düşünmeden edemiyorum. Bu soğukta, hele doğunun soğuğunda çadırlarda ne yaptıklarını gözlerimin önüne getiriyorum. Anaların, bacıların, bebelerin?acıları yudumlayışlarını görür gibi oluyorum. Annelerin balalarına sarılışlarını görüyorum. Ekmek bekleyen nineleri görüyorum.
Yeni bir yıla girerken, onların buruk bir yıla girişleri yüreğimi yangın yerine dönüştürüyor.
Kar yurdumu iyiden iyiye sardı sarmaladı. Televizyonda bir taraftaki yoksulluğu yaşayanlar ekranı kaplıyor, diğer tarafta dünya yansa umursamayan insanlar. Tezatlar içinde yaşıyoruz. Kar yağmasını sürdürüyor.
Televizyonda ki iç açmayan haberler bunaltıyor insanı. Pencereden bir kez daha dışarıyı izliyorum. Yaşlı bir amca ayağını sürüyerek yürüyor. Bastonu elinde. Üzerindeki palto rengini atmış. Başındaki kasket yamalı. Bir süre ardından bakıyorum. Yüreğime durmadan kar yağıyor.
Bahçemizdeki çamdan kuş sesleri geliyor. Yıllar önce rahmetli babam dedemin gömütü başına koymak için çamı almıştı. Zaman aşımında ekemediği çamı bahçeye ekmişti. Şimdi o çam otuz yaşlarında. Sonbaharda gidemeyen göçmen kuşlar kışın onun koynunda ısınıyor.
Dağlara bakıyorum. Kar bulutları her tarafı sarmış. Üşüyorum birden.
Annemin yanına iniyorum. Annem anılarına sığınarak, çocukluğundaki kış günlerini anlatmaya başlıyor. Annemin evlendiği yıllarda da yollar bu günkü gibi olmadığından, anneannemin ve dedemin cenazesine gidemeyişini dile getirirken, ağlıyor. Memleketi Akseki'den, Manisa'ya gelmek için Manavgat'a, oradan Antalya'ya gidilerek gelinirmiş. İnsanın bir haftası yollarda geçiyormuş. Şimdi yollarımız çok güzel. Hele uçak ile gurbetlik ortadan kalktı. Bir saatte İstanbul'a uçuyorsun..
Hava bu gün nedense “kurşun gibi ağır” bağırmak istiyorum., sesim dudaklarımda donuyor.
Birden balkonuma bir kuş konuyor. Yüreğime yağan kar'ı eritiyor. Ona ekmek kırıntıları verirken, SCHİLLER'in dizeleri sağıma soluma doluyor:
KİM ERMİŞSE YÜCE MUTLULUĞUNA
BİR DOST İLE DOST OLMANIN,
KİM KAZANMIŞSA YÜREĞİNİ SOYLU BİR KADININ
EVET, KİM BU YERYÜZÜNDE
BİR CANA CANIM DİYEBİLMİŞSE
GELSİN KATILSIN SEVİNCİMİZE
AMA KİM TADAMAMIŞSA BUNU ÖMRÜNDE,
ÇEKİLSİN GİTSİN ARAMIZDAN AĞLAYARAK.