Gizli Kara Cahillik * Bedriye Aksakal

21.01.2015 / 00:00

Öğretmen oluşumdan dolayı yazılarımın çoğu eğitim- kadınlar ve kitap okuma üzerine olmaktadır. Kitapsız bir toplum, kitapsız bir kültür düşünemiyorum.

Nüfusumuz 70 milyonu geçti. Şöyle günlük gazetelerimizin baskısına baktığımız zaman durumumuzun hiç iç açıcı olmadığını görürüz.

Kemal Tahir'in dediği gibi:

“Bir toplum için en büyük facia okuma yazma bilmeyenlerin yüzde çokluğu değil, okuma yazma bilenlerin okuldan çıktıktan sonra artık kitap okumamalarından meydana gelen gizli kara cahilliktir. “

Evet çocuklarımız okuldan çıktıktan sonra kitap okumuyorlar. Nedenini araştırdığımızda edebiyat, Türkçe derslerimiz not makinesi gibi, okuma sevgisi aşılamamakta. Oysa edebiyat dersleri, kitabı sevdirmeli. Toplumumuzda kitap okuma alışkanlığı olmadığından kitaplar can çekişiyor. Bu bunalımdan kurtulmak için, Demirtaş Ceyhun'un dediği gibi: “..Her geçen gün biraz daha büyüyen bir bunalımdan kurtulmanın yollarını bulmak için paçaları sıvamımızın zamanı geldi de geçiyor bile.”

Nermi Uygur da ne güzel açıklar kitaba olan aşkını 'Tadı Damağımda' kitabında:

'Okuma göçebesi, okuma denizinde bir balıktır o, Kitap insandır, aynadır, arkadaştır, besindir, sağlıktır, ağaçtır; denizdir ona göre. Bizi çağıran yazılı sestir… Bizi çağıran sese kulak verirsek, okuma denizindeki tüm balıkları, sonsuz maviliğin güzelliğini görürüz. Tüm güzellikleri yakalayabilmek için okullarda serbest okuma saatlerini çoğaltmak gerekir. Öğrenci sevdiği ve zevk aldığı kitabı alıp okuyabilmeli. Eğer çocuk kitap okumayı severse çocuğun beğeni düzeyi yükselerek, felsefe-roman- bilim… kitapları okuyarak, aydın yurttaş durumuna gelir.'

Keşke okullarımızda; 'Kitap okuma, Kitap tartışma' saatleri olsa. Okumaya zaman ayırabilmek için, ders yükünü azaltılıp, çok okunan kitaplar sınıflarda bulundurulsa.

Hiç düşündünüz mü; “Düşünce özgürlüğünün temeli kitaplardır.”

Kitap okuma alışkanlığı kazanan ülkelerde suç oranının azaldığı görülmüştür. Okuyan ülkelere baktığımız zaman ekonomik ve kültürel yaşamda önemli gelişmeler olduğuna tanık oluyoruz.

Verilere baktığımızda dün ile bu gün arasında ürpertici tablo çıkıyor.

1984 yılında ödünç verilen kitap sayısı 314.075 iken 1990'da bu sayı 68.819'a düşmüştür. Düşüş devam etmektedir.Düşüşü önleyebilmek için acil ve maksimum önlemler almak gerekir. Bu önlemlerin başında öğretmenler çok kitap okuyacak ki öğrencilerine kitap okumayı özendirsin. Kütüphanelerde kitap sansürü kaldırılıp kütüphane kullanımı halka öğretilmeli. Tabi önce yukarıda yazdığım gibi kütüphaneci çok okuyacak. O gerektiği zaman kitap önerecek.

İnfaz Koruma Baş Memuru Kemal Çetiner'in bir yazısındaki verilerle yazıma nokta koymak istiyorum:

“… Bizler bu gün okumanın neresindeyiz? Yapılan istatistiklere göre Japonya'da bir kişi ayda 6 kitap okurken bizde 6 kişi yılda bir kitap okuyor. Almanya'da 100 kişiden 53'ü günlük gazete veya dergi okurken bizde 100 kişiden 3'ü okuyor. Bilmenin başka bir yolu yoktur. Evliya Çelebi gezerek- görerek dünya üzerindeki pek çok milletin kültürünü kitaplara dökerek biz insanların yararına sunmuştur. Biz birer Evliya Çelebi olamayız ama okuyarak aynı heyecana, aynı bilgilere ulaşabiliriz.”