Köy Enstitülü Delikanlı

?Koru beni yüreğim
Hey aklım yanlış yaptırma.
Dişimle tırnağımla geliştirdiğim kişiliğim
Doğruluktan, mertlikten ayrılma.
Sabırlı, dayanıklı köylü görgüm
Zorluklar önünde, zorbalar önünde
Yılgınlığa düşürme beni.
Öğretmenler önünde yüzümü kara çıkarma.
Halk içinde alnımı ak eyle.
İlle de güzel yüreğim
Zorluklar gelince geri bastırma beni.?

?Dikenlerin arasından çıkıp gelmiş bir yazarım ben. Yüzyıllarca karanlıkta bırakılmış köylerin birinden, Akçaköy?denim. Ailem yoksuldu. Anam babam okuma yazma bilmiyordu. Köyümüzde geçten geç açılan ilkokul yalnızca üç sınıflıydı. Evimizde bir tek kitap yoktu. Cumhuriyet beni götürdü, açtığı Köy Enstitüsünde eğitti, öğretmen yaptı; elime kalem verdi yurdun yazarları arasına kattı?.
?Biz; Enstitülerde okuma olanağı bulan köy çocukları, Hakkı Tonguç?a baba dedik. Kan babamız değildi ama eğitim babamızdı.?
Fakir Baykurt hep halktan aldığını halka verdi. Otuz yıllık ?gurbet sürgününde? onlarla birlikte oldu. Fakir?in eserlerinde halkına ve köylüsüne olan sevgisini ve içtenliğini görürüz. Fakir Baykurt, yaşamdan kaynaklanan gözlemlere dayalı 100?e varan öyküsüyle, 10?u aşan romanının nasıl oluşturduğunu şöyle açıklıyor: ? İşin sanırım en can alıcı yanı şurasıdır. Burada her yiğidin ayrı bir yoğurt yiyişi, her yosmanın ayrı bir sakız çatlatışı vardır. Ben günlük tutmam ama not tutarım. Bir sürü gereci, ayrıntıyı: çağrışım, gözlem, dinleme, duyma yoluyla ufak tefek kâğıtlara yazar biriktiririm.?
13 roman,17 öykü,5 deneme,8 özyaşam,2 şiir,4 çocuk,1 gezi kitabı, bütün bu eserlerine karşılık 11 ödül alan yazarımız gerçek bir Anadolu aydınlatmacısıydı. Özellikle 8 ciltlik Özyaşam serisini mutlaka okumanızı öneririm. Hayatını anlattığı bu kitaplardan ben çok etkilendim. Cumhuriyetin ilk yıllarında dünyaya gelen sümüklü köy çocuğunun yaşam öyküsüyle başlayan yaşam mücadelesi Köy Enstitüsüne giden ?Delikanlı? ile devam ediyor. Delikanlı, ilk öğretmenliğine Burdur ili,Yeşilova ilçesi, Kavacık Köyü?nde başlıyor, ardından başlayan sürgünlerini ?Köşe Bucak Anadolu? kitabında anlatmış Fakir Hoca. Lider Öğretmen, örgütçü insan olarak TÖS yılları, tutuklanmalar, hapisler, ardından genç yaşta emeklilik ve Almanya yılları?
Öğretmenliğinin yanı sıra İlköğretim Müfettişliği de yapan ve meslektaşım olmasından dolayı da büyük gurur duyduğum büyük insanı 1999 yılının 11 Ekim?inde kaybettik. Ölümünün 11.yılında bu Anadolu aydınlanmacısını bir kez daha anıyoruz derin düşüncelerle.
Son nefesine kadar ülkesini düşündü. Son nefesine kadar eğitimciliğini bırakmadı. Son nefesine kadar ?Ne bir haram yedi – Ne bir cana kıydı – Ekmek kadar temiz – Su gibi aydın!?dı.
Burdur?un Akçaköy ? ünden Karaveli?yle Elifçe? nin oğlu Tahir – bilinen adıyla Fakir Baykurt – 11 Ekim 1999 günü şafak sökerken, yeni bir günün doğuşunu göremeden yaşama gözlerinin yumdu! Türkiye?den ve Dünyadan bir yıldız daha kaydı! Artık ?Kaplumbağalar ?yavaş ilerliyor;ama yılanlar bol bol öç alıyor. ? Fakir Hocam.
Toprağın bol olsun, seni hiç unutmayacağız Anadolu Aydınlatmacısı!

Köy Enstitülü Delikanlı

“Koru beni yüreğim
Hey aklım yanlış yaptırma.
Dişimle tırnağımla geliştirdiğim kişiliğim
Doğruluktan, mertlikten ayrılma.
Sabırlı, dayanıklı köylü görgüm
Zorluklar önünde, zorbalar önünde
Yılgınlığa düşürme beni.
Öğretmenler önünde yüzümü kara çıkarma.
Halk içinde alnımı ak eyle.
İlle de güzel yüreğim
Zorluklar gelince geri bastırma beni.”

“Dikenlerin arasından çıkıp gelmiş bir yazarım ben. Yüzyıllarca karanlıkta bırakılmış köylerin birinden, Akçaköy’denim. Ailem yoksuldu. Anam babam okuma yazma bilmiyordu. Köyümüzde geçten geç açılan ilkokul yalnızca üç sınıflıydı. Evimizde bir tek kitap yoktu. Cumhuriyet beni götürdü, açtığı Köy Enstitüsü’nde eğitti, öğretmen yaptı; elime kalem verdi yurdun yazarları arasına kattı”.
“Biz, Enstitülerde okuma olanağı bulan köy çocukları Hakkı Tonguç’a baba dedik. Kan babamız değildi ama eğitim babamızdı.”
Fakir Baykurt hep halktan aldığını halka verdi. Otuz yıllık “gurbet sürgününde” onlarla birlikte oldu. Fakir’in eserlerinde halkına ve köylüsüne olan sevgisini ve içtenliğini görürüz. Fakir Baykurt, yaşamadan kaynaklanan gözlemlere dayalı yüze varan öyküsüyle onu aşan romanının nasıl oluşturduğunu şöyle açıklıyor: ” İşin sanırım en can alıcı yanı şurasıdır. Burada her yiğidin ayrı bir yoğurt yiyişi, her yosmanın ayrı bir sakız çatlatışı vardır. Ben günlük tutmam ama not tutarım. Bir sürü gereci, ayrıntıyı: çağrışım, gözlem, dinleme, duyma yoluyla ufak tefek kâğıtlara yazar biriktiririm.”
13 roman, 17 öykü, 5 deneme, 8 özyaşam, 2 şiir, 4 çocuk, 1 gezi kitabı, bütün bu eserlerine karşılık 11 ödül alan yazarımız gerçek bir Anadolu aydınlatmacısıydı. Özellikle 8 ciltlik doğumundan ölümüne kadar olan yaşamını kaleme alan “Özyaşam” serisini mutlaka okumanızı öneririm. Hayatını anlattığı bu kitaplardan ben çok etkilendim. Cumhuriyetin ilk yıllarında dünyaya gelen sümüklü köy çocuğunun yaşam öyküsünden başlayan yaşam mücadelesi Köy Enstitüsü’ne giden “Delikanlı” ile devam ediyor. “Delikanlı” ilk öğretmenliğine Kavacık Köyü’nde başlıyor, ardından başlayan sürgünlerini “ Köşe Bucak Anadolu “ kitabında anlatmış Fakir Hoca. Lider, öğretmen, örgütçü insan olarak TÖS yılları, tutuklamalar, hapisler, ardından genç yaşta emekli ve Almanya yılları…
Öğretmenliğinin yanı sıra İlköğretim Müfettişliği de yapan ve meslektaşım olmasından dolayı da büyük gurur duyduğum büyük insanı 1999 yılının 11 Ekim’inde kaybettik. Onu ölümünün 10.yılında bir kez daha düşünerek anıyoruz.
Son nefesine kadar ülkesini düşündü. Son nefesine kadar eğitimciliğini bırakmadı. Son nefesine kadar “ne bir haram yedi, ne bir cana kıydı-ekmek kadar temiz, su gibi aydın!”dı.
Burdur’un Akçaköy’ünden Karaveli’yle Elifçe’ nin oğlu Tahir bilinen adıyla Fakir Baykurt 11 Ekim 1999 günü şafak sökerken, yeni bir günün doğuşunu göremeden yaşama gözlerinin yumdu! Türkiye’den ve dünyadan bir yıldız daha kaydı! Artık “Kaplumbağalar “yavaş ilerliyor ama yılanlar bol bol öç alıyor Fakir Hocam.
Toprağın bol olsun, seni hiç unutmayacağız Anadolu Aydınlatmacısı !