İonia * Haydar Aksakal

22.09.2014 / 00:00

İonia, Antik Çağ'da Batı Medeniyeti'nin doğduğu topraklara, İzmir, Aydın sahil şeridine verilen isimdir.

Yunanlılar'ın, İyonya dedikleri topraklarda insanlar özgürce yaşadı, bilim, sanat ve ticarette öncülük ettiler. Halkın haklarını koruyan yönetimler iş başına geldi. Sosyal ve ekonomik büyük ilerlemeler sağlandı. Gelişmiş bir devlet kurdular.

İonia, batıda Ege Denizi, doğuda Lidya, güneyde Karya ve Dor kent devletleriyle çevriliydi. Amasyalı coğrafyacı Strabon, bölgenin kuzey sınırının Hermos (Gediz Nehri), güney sınırlarının ise Maindros (Büyük Menderes) Irmakları olarak belirlemiştir.

MÖ 1.200 yıllarında Batı Anadolu'ya sığınmacı, göçmen olarak gelenler, Büyük İonia'da yaşayan yerli halkla uyum içinde yaşadı. Ege göçleri, dünya tarihinde dönüm noktası olarak sayıldı. Kurulan 12 kent, kültür ve uygarlık merkezi oldu.

(Selçuk, Efes, Kolofan, Myus, Priene, Lebedos, Klazomania, Milet, Erythrai, Phokaia (Foça), Smyrna (İzmir)

İon halkı kimdi? Anayurtları neresiydi? sorusu yüzlerce yıldan beri tartışıldı.

Üzerinde “İonia A” yazılı bir yazıt 2005 yılında Mısır'da bulundu. Anadolu kültürü ve halkları açısından bu yazıt çok önemli. Büyük İonia'nın bir Helen yurdu olmadığının belgesidir.

Arkeolog Prof. Dr. Fahri Işık “Uygarlık Anadolu'da Doğdu” isimli eserinde İonia konusunu şöyle ele alıyor.

“Eski çağ bilimcilerinin lehçelere göre çizdiği Batı Anadolu göç haritası; kuzeyde Boiota ve Thessalia'dan gelen Aioller ile güneyden Peloponnessos'tan yola çıkan Dorlar'ın yerleştiği “sömürge” topraklar arasında “Atinalı İonlar'ın yurtlanmış olduklarını gösteren harita; İona'nın, göçten yüzyıllar öncesi bir zamanda yazılan bir Mısır yazıtında ve hem de “Büyük İonia” olarak Anadolu toprakları üzerindeki varlığıyla belli ki yeniden çizilecek ve tümüyle “göç”ün niceliği tartışmaya açılacaktır. (sayfa: 19)

“Çok tartışılan bir sorunun, İon halkı kimdi ve İonların anayurdu neresiydi sorusunun çözüm umudu, III. Amenophis'in (yk. MÖ 1403-1364) Theben'deki ölü tapınağı kazılarıyla daha yenilerde günyüzüne çıkan şaşırtıcı bir buluntunun içeriğindedir.

Mısır'a -sözde- boyun eğmiş halkların kişiselleştirilerek betimlendiği insanüstü boyuttaki kral heykelinin kaide kabartmaları arasında kuzey revaktan bir blok üzerinde ortaya çıkan “elleri bağlı halklardan en heyecan verici olanları, adları şimdiye dek eski Mısır çivi yazılı metinlerde belgelenmeyenlerdir. İlk ad r/lawana ya da r/luwana okunur ve Luviler'in hala gizemini koruyan halkı için ilk yazım olarak kullanılmış olmalıdır. Ortadaki tutsağın adı hiç kuşkusuz Iunia A'a yani Büyük İonia olarak okunmalıdır. Bu İonia/İonialılar'dan, onların Hellen metinlerinde adlandırılışlarından ve tanınmalarından çok önceleri ilk söz ediştir. Her ne kadar “büyük” olarak tanımlanan bir ülkenin yeri ve özdeşliği, egemenlik alanı Mira/Arzawa ile Luka ülkeleri arasında en fazla “yaklaşık olarak bir kıyı şeridinde Halikarnasos Yarımadası'na dek uzanabilen” Millavanda'nın dar bir alana sıkışmış Geç Tunç Çağı yerleşimi için pek mümkün gözükmese de ve Erken Demir Çağı Miletos'u Homer ve Heredot'a göre “Karialılar'a ait” olsa da; önemli olan, Ege Göçleri'nden çok daha önceki bir zamanda bu ilk kez anılışının sonucu olarak İonia'nın kazıcıların kendileri tarafından da Anadolu toprağından başka bir yerde aranmamasıdır. İonlar'ın Tunç Çağı sonrasında Doğu ülkeleri ile diğer Hellen halklarından daha önce tanışıklığı, çok zaman önce E. Curtius'un başlangıçtaki İonya'yı soyun anayurdu, Anadolu'da kabule yönlendirmişti; ona göre, “Batı Anadolu'nun birbirine koşut dört büyük vadisinin denize açıldığı o kutsanmış topraktı” İonia. (Sayfa: 47)

“II. Nebukadnezar zamanı (605-562) vesikalarda bile 'İonlar' olarak ifadelendirilen kişilerin adları Hellence değil Luvice idi.

Ve nihayet, eski Pers kral yazıtlarında “İonlar” olarak çevrilen “Yauna” da yine “Hellen olmayanları” tanımlamaktaydı.”

(sayfa: 47- 48) (3)

Efes Müzesi'nde, üzerinde “A” yazılı, solda Tanrıça Artemis, sağda bir tanrının betimlendiği kırılmış mimari bir obje sergileniyor.

Kaynakça: (3) Uygarlık Anadolu'da doğdu, Fahri Işık, Ege Yayınları, 2012, İstanbul