Edremit Ayşe Sıdıka Erke Etnografya Müzesi * Haydar Aksakal

Edremit, Batı Anadolu'da, Balıkesir il sınırları içinde şirin bir ilçedir. Edremit Körfezi'nden 10 km içeride yerleşime açılmıştır. 15 mahallesi, 5 beldesi, 20 köyü vardır.
Deniz seviyesinden yüksekliği 15?25 metre arasında değişmektedir.
İlçe sınırları içinde, Kaz Dağı'nın Sarıkız Tepesi 1767 metre yüksekliktedir. Edremit Körfezi ve efsanelerle adı bütünleşen Kazdağı etekleri arasında verimli Edremit Ovası uzanır.
Kaz Dağları zengin fauna (hayvan varlığı) ve florasıyla doğa tutkunları için dünyanın sayılı zenginlikleri arasındadır. Kazdağı ve çevresinde binlerce yıllık bir tarih vardır.
Edremit İlçesi, doğusunda Havran, Batıda Ayvacık, Ezine, Kuzeyde Bayramiç, Yenice ve güneyde Burhaniye ilçeleri ile çevrilidir. İlçenin yüzölçümü 708 Km_. Edremit'in sahillerinde yer alan beldeler birer turizm merkezi olmuştur.
Akdeniz ve Ege ikliminin karakteristik özelliklerini taşır. Kışlar ılık ve yağışlı, yazlar sıcaktır. Bölge Meltem ve İmbat rüzgârlarının etkisi altındadır. Oksijen yoğunluğu fazladır.
Deniz seviyesinden 500 metreye kadar kutsal zeytin ağaçları, daha sonra da çam ağaçları ile kaplıdır. İlçe topraklarının deniz kıyısındaki uzunluğu 35 km.
Zeytincilik, Turizm faaliyetleri ve diğer tarımsal faaliyetler Edremit İlçesi'nin ekonomik gücünü artırmaktadır. Edremit, sıcak su kaynaklarıyla ünlüdür. Jeotermal enerjiyi kullanmaya başlamış, termal tesisler çoğalmıştır.
İlçe merkezinde sit kapsamına alınan tarihi konaklar, tarihi Rum ve Türk evleri Anadolu'nun kültür mirasıdır.
Balıkesir-İzmir-Çanakkale yol ayrımında olduğundan ulaşım kolaydır. Balıkesir'e 87 km, Çanakkale'ye120 km, İzmir'e 209 km uzaklıktadır.
Uluslararası Körfez Havaalanı hizmete açılmıştır.
Edremit İlçe merkezi, İskele mahallesi yakınlarında M.Ö. 1443 yılında, Misyalılar (Mysia) tarafından “Anahor/Pidasus” adıyla, antik çağın önemli ve büyük kentlerinden birisi kuruldu.
Kent, antik çağda Adramytteion'a bağlı olarak kaldı, Adramyttion/Adrramyttum adıyla anıldı. Savunma ağırlıklı bir yerleşim yeri oldu. Anadolu Tanrısı Zeus'a inandılar ve onu kutsadılar. Tarih boyunca, denizden kente yapılan saldırılara uğradı. İç kesimlere taşınan kıyıdaki antik Adramytteion Kenti, zamanla “Edremit” adını aldı. Antik kent yerleşim alanları yüzünden yok edildi. Kentin bazı izlerini günümüzde bulmak mümkündür.
Homeros, “çıplak elle ve mızrakla savaşan aslan yürekli” Misyalıları Truva'nın müttefikleri arasında anar. Strabo'ya göre; “Misyalılar canlı varlıkları yemekten kaçınmakta, süt, peynir ve balla beslenmekteydi.”
Heredot, Misyalılar'ın başlangıçta bir Lidya kolonisi olarak ortaya çıktığını anlatır. Savaşlarda yıkılan ve yakılan kenti, Lidya Kralı Krezus'ün kardeşi Adramys yeniden inşa ettirmiş ve adını kente vermiştir.
Tarihçiler, o devirde bölgedeki tek Anayasa Mahkemesinin Adramytteion'da olduğunu ve kentin bir hukuk merkezi olduğunu söylemişlerdir.
Strabon, kentin bir Atina kolonisi olduğunu yazar. M.Ö. 422 yılında Atina'dan kovulan Deloslular'ın yerleştiği kentte Helenleşme başlar. “Astyra'nın yakınında Atinalılar tarafından kolonize edilmiş ve hem bir limanı hem de bir deniz üssüne sahip olan Adramytteion kenti yer alır”. Ayrıca Strabon, kentin güzel su kemerleriyle anıldığını anlatır.
Antik dönem tarihçisi Ksenofon, Onbinlerin Dönüşü adlı eserinde kentin adını anmıştır.
Kent, M.Ö. 548 yılında Perslerin, M.Ö. 241 yılında Bergama Krallığı'nın, M.Ö. 132 yılında da Romalıların eline geçmiştir. Romalılar döneminde, önemli bir kültürel kent olarak dikkat çekmiştir. Bizans döneminde tarihi özelliğini kaybetmiş, Arap ve Latinlerin saldırılarına uğramıştır. Savaşlar ve yağmalar yüzünden, Edremit'te günümüze çok az eser kalmıştır.
2001-2003 yılları arasında başlatılan arkeolojik kazıları, Prof. Dr. Engin Beksaç ve 2004-2007 yılında ise Y. Doç. Tülin Çoruhlu devam etmiştir.
Antik liman kalıntısı, kilise, Roma Surları, Roma Köprüsü, Yılantepe Atları kazılarda ortaya çıkarılan eserlerdir. Kullanılan sikkelerin bir yüzünde Zeus, diğer yüzünde Pegasus motifi vardır.
M.S. 1231'de Türk akıncıları Edremit'e hücum etti, Komutan Yusuf Sinan'a kentin anahtarı teslim edildi. 1336 yılında Edremit, Orhan Gazi tarafından Osmanlı toprakları içine alındı.
Kentin yaşanan depremler sonunda terk edildiği ve yeni Edremit Kenti'nin kurulduğu söyleniyor.
Kurtuluş Savaşı yıllarında, 797 gün Yunan Ordusu'nun işgali altında kalmıştır. 9 Eylül 1922 günü Türk süvarileri tarafından kurtarılmıştır.
Balkan Savaşlarından sonra ilçeye göç edenler, Türkmenlerin yanına, Kaz Dağları'ndaki köylere yerleştirilmiştir. Türkmen gelenek ve görenekleri günümüzde de yaşatılmaktadır.
Edremitliler maziye ve kültürlerine düşkündür. Anadolu kültürüne hizmet eden insanları unutmamış, onların anısına müze kurmuşlardır.
Ayşe Sıdıka Erke Etnografya Müzesi, kentin en güzel yerinde Edremit Belediyesi tarafından kurulmuştur. İki katlı bir binadır. Bahçesinde sıra odalar, I ve II. Katlarında teşhir salonları bulunmaktadır. Balıkesir Kuva-yı Milliye Müzesi Müdürlüğüne bağlıdır.
Üst kattaki odalarda ve sofada 18 ve 19 yüzyıl Edremit dönemine ait geleneksel el sanatlarıyla süslenmiş ev eşyaları, giysi, eski silahlar ve günlük yaşamda kullanılan eşyalar sergileniyor. Zemin katta, Kuva-yı Milliye odası, bir idari oda ve Hanay olarak adlandırılan geniş salon kültürel amaçlı olarak düzenlenmiştir.
Müzenin bahçesinde antik çağlara ait çok az eser görülmektedir. Mozaik avlu ve ortasında tulumbalı bir havuz bulunmaktadır