Aigai Keçiler Ülkesi* Haydar Aksakal

22.07.2014 / 00:00

Yunt Dağları, Bergama'nın Bakırçay vadisiyle, Gediz ovasını birbirinden ayıran jeolojik oluşumlardan meydana gelmiştir. Dağların Şakran'a bakan yamaçları denize doğru iner.

Yunt Dağları'nda kaybolan lav görüntüleri ve tüfler volkanik bir araziyi işaret eder. Dağlar ve tarıma uygun yerler küçüklü büyüklü taşlarla doluydu.

Çitlembikler aşılanıp Antep fıstığı ağaçlarına dönüştürüldü. Yunt Dağları kurak bir iklime sahiptir. Yağmur sularını toplamak için birçok yerde sarnıç ve yamaçlara da hayvanlar için göletler yapılmıştır.

Yuntdağı'ndaki Aigai, Ege kıyılarına ve Manisa 'ya uzak olmayan, antik dönemden kalan bir ören yeridir. Günümüzde, bu ören yerinin adı “Nemrut Kale”dir. Antik kente yakın tepenin adı “Gün Dağı”dır.

Aigai, Manisa'ya 49 km, İzmir-Çanakkale karayoluna 15 km uzaklıkta, Köseler Köyü'nün 2 km güneyindeki tepe üzerinde bulunan gizemli bir antik kenttir. Sert yamaçlarla çevrili, sarp ve zor iletişim kurulan bir coğrafyada kurulmuştur.

Antik kentin etrafından akan Koçaçay, eski dönemlerde Titnaisos ve Pytikos diye anılırdı. Kentin etrafında, batıda bulunan Seklik deresi Gün Dağı'nı dolaşınca Güzelhisar Barajı'na karışır. Diğeri ise derin bir vadinin içinde göletler yaparak, küçük çağlayanlar içinde akan Güzelhisar'dır. Vadilerin içinde eskiden şarap yapılan üzüm bağları günümüzde yoktur.

Aigai kentinde tüm cadde ve sokaklar taş ile döşenmiş. Yağmur suları cadde ve sokakların altına döşenen kanalizasyon sistemi ile sarnıçlara yönlendirilmiş.

Aigai'nin batıya ve doğuya bakan yamaçlarında yüksek destek ve teras duvarlarında görülen işçilik Anadolu kültürünün yansımasıdır.

Antik kentin, Anadolu'nun yerli halkı Luviler tarafından kurulduğu söylencelerde yer alır. Düz alanlarda kamu binaları, tiyatro, stadyum, Gymnasium ve hamamlar yapılmıştır.

Aigai kentinde ve yöresinde yaşayanlar, öz be öz Anadolu insanıdır. Luvi kökenli olduğu, Hint Avrupa dil topluluğuna giren, kendilerine özgü bir dilleri vardır.

Aigai'ye “Keçi Halkı” ismi Aioller tarafından verilmiş. Eski belgeler de “Keçiler Halkı”nın keçi peyniri üretiminde ve dokumacılıkta usta olduklarını gösteriyor.

Kent hakkında ilk bilgileri Tarihçi Herodotos'tan (MÖ 5. yüzyıl) öğreniyoruz. Herodotos'a göre; Aigaiai, Aiyaiai, Plinus döneminde Aegaeae ve bunların dışında her dönem Aigai diye anıldı. Basılan sikkelerde, kentin ismi Aigai ve Aigion olarak görülmektedir.

MÖ 2 binli yıllarda Yunan ana karasından, Batı Anadolu'ya büyük bir göç oldu. 12 Aiolis kentinden birisi olan Aigai'ye ve Batı Anadolu'ya sığınmacı olarak gelenlerin kenti işgalleri MÖ 1120 yılından 1050'ye kadar sürdü. Akhalar, buradaki yerli halka Pelasgos yâda Lelegos ismini verdiler. MÖ 399 yılında Pers hâkimiyetine girdiler.

MÖ 3. yüzyılda, Bergama kentinin temellerini atan Filetairos, doğal afetlerle yıkılan Aigai kentini yeniden kurduğu söyleniyor. MÖ 3. yüzyıl başlarına kadar küçük bir kale-kent görünümünde olan Aigai, Helenistik Dönem'de kamu binalarına kavuştu.

MÖ 2. yüzyılda Aigai'nin önemi arttı. Kent gelişti, ticaret arttı. Bergama'dan başlayan, Aigai'nin doğusunda, Apollon Tapınağı ve dikme taşların önünden geçen ticaret ve kral yolu Yunt Dağları üzerinden Lidya'nın Başkenti Sardes'e ulaşmıştır.

MÖ 220-218 yıllarında Seleukos Krallığı komutanlarından General Akhaios'un komutasında başlayan saldırılarda Aigai ve Aiolis kıyıları Bergama'nın elinden çıktı. Generalin öldürülmesiyle Aigai ve çevresi yeniden Bergama Krallığı'na katıldı.

Roma İmparatorluğu ile ilgili bilgiler, MÖ 1. yüzyıla aittir. Roma İmparatorluğu'nun Asya Valisi olarak atadığı (MÖ 48-46) Publius Servilius İsauricus, Aigai Kenti'ne ve Apollon Khresterios Tapınağı'na önemli yardımlar yaptı. Aigai antik kentinde ele geçen bir heykel kaidesinin üzerindeki yazıtta, Vali İsauricus'un onurlandırıldığı yazılıdır.

MÖ 17 ve 105 yılında oluşan depremler sonucunda, yok olan kentler arasında Aigai kenti de vardı. Roma İmparatoru Tiberius, Aigai kentinin yeniden ayağa kaldırılması için yardım etti, yıkılan kent onarıldı.

Doğal afetlerden sonra gelişen olaylar yüzünden Aigai gözden düştü, kent terk edildi. Aigai Kenti'nin ismi, son kez MS 5. yüzyıldaki Piskoposluk listesinde ve Hierokles'in Gezi Rehberinde görülmektedir.

MS 7. yüzyıldaki Arap akınları nedeniyle kent tekrar yıkıldı. Kentteki son yerleşim yeri, 12-13. yüzyıl tarihlerindeki Demir Kapı civarında ki Bizans Kalesi'dir. Bu dönemde kenti küçük bir kilise temsil ediyordu. 14. yüzyılda Manisa ve yöresini ele geçiren Saruhanoğulları buradaki yerleşimi terke zorlamıştır.

Ramsay ve Reinach, 1882'de Nemrut Kalesi'ne Ege manasına gelen “Ago” ismini önerdiler. Aigai sözcüğünün anlamı kesin olarak bilinmiyor. Keçi anlamına da geldiği söylencelerde yer alıyor. Önemli ticaret yollarının geçtiği bir yerde kurulduğu için Bergama ile Sardes arasında karakol görevi gördü.

Aigai, Akropol'ü ve Oditoryum'u ile görkemli bir kentti. Kalesi, tapınakları, agorası, odeon'u, tiyatrosu, stadyumu, hamamı, meclis binası, aşk evi, su depoları, yerleşim birimleri, destek ve sur duvarları zamana meydan okuyarak tarihin derinliklerinde iz bıraktı.

Kentin yerleşim planı, doğal şartlara uygun olarak tasarlanmıştır. Aigai kent duvarlarının Bergama kentinde inşa edilen duvarlara benzerliği görülmektedir.

7 ve 6. yüzyıldan itibaren kendilerine has mimariyi geliştirdiler. Antik kentte en dikkat çekici yer, 80 metre uzunluğunda, iki katlı alış veriş merkezi agoradır. Tavanları, çatısı ahşap, duvarları kızıl yöre taşından inşa edilmiştir.

Aigai kenti, Apollon Tapınağı ile kutsanan bir yerleşim yeriydi. Hıristiyanlığın Batı Anadolu'da yayılmasıyla, Hıristiyan din adamları kentte görev yaptılar.

Aigai tiyatrosunun yan duvarları oldukça uzun, izleyicilerin oturma yerleri doğal afetlerde yok olmuş. Tiyatro terasının kuzey batısında Dor Tapınağı, üst tarafta 2. yüzyıldan kaldığı söylenen başka bir tapınak yer alıyor.

Aigai Kenti'nin güneydoğusunda, kentten 3 km uzaklıkta, Kocadere'nin kenarında ve kral yolu üzerinde Apollon Tapınağı, tapınağın yan tarafında kırmızı taştan yapılmış büyük dikme taşlar diye söylenen sütunlar bulunmaktadır. Bunların da yeniden incelenmesiyle tarihin seyri değişecektir.

Kentin mezarlığı Aigai'nin kuzey eteklerindedir. Birçok lahit ve mezar taşı görülmektedir. Bu topraklarda yaşayan insanlar, yüksek bir uygarlık yaratmış, yaptıkları mimari eserler ve heykelleriyle kültürlerini gelecek nesillere bir kültür mirası olarak bırakmışlardır.