Dionysos Sanata Emek Ödülü * Bedriye Aksakal

10.05.2012
Yirmi altı yıldır Salihli'de Şiir İkindileri, çağlayanlardan akan su gibi nice şairlerimiz şiirleriyle yüreğimize aktı.
Bıkmadan, usanmadan söylediğim gibi Salihli'yi, Salihli yapan Şiir İkindileri'dir. Şairlerle birlikte Salihli şiirin başkenti olmuştur.
Her kutlamada “Dionysos Sanat Ödülü”, sanatımıza, edebiyatımıza katkı sağlamış kişilere verilmektedir. Bahar etkinliğinde bu ödül, dergilerde çoğunlukla eleştiri, kitap tanıtımı türünde yazılar yazan Doğan Hızlan'a verildi.
Doğan Hızlan'ın kitaplarını inceleme, yazılarını yazmaya kalksam sayfa yetmez kanımca. Hürriyet Gazetesi'nde köşe yazarı olan Hızlan, aynı zamanda Gösteri Dergisi'nin genel yayın yönetmenliğini sürdürmektedir.
Yıllardır Doğan Hızlan'ın gazetedeki köşesinde yazılarını okuyoruz. O, tam bir eski İstanbul beyefendisi. İnsanlara duyduğu saygıdan olsa gerek, toplumda hep papyonlu gezer. Yıllar önce gördüğüm Doğan Hızlan'ı, Salihli'de bir kez daha görmek, mütevazi ve altın değerindeki sözlerini duymak, bizler için bir kazanç. Cemal Süreya'nın dediği gibi Hızlan:
“Edebiyatımızın hem anası, hem babası oldu? Babıâli'de benzersiz ve çok renkli bir tip yarattı. Gerçekten benzeri yok.”
Rahmetli Erdal Öz'ün, Doğan Hızlan'la olan dostlukları üniversite yıllarında başlar. Bu dostlukları Erdal Öz'ün ölümüne dek sürer. Erdal Öz de Doğan Hızlan'ı şöyle betimler:
“Doğan Hızlan, o zaman da bir İstanbul beyefendisiydi, şimdi de öyle.
O zaman da askılı pantolon giyerdi, şimdi de öyle.
O zamanda kelebek kravat takardı, bugün de öyle.
Ayakkabıları hiçbir zaman boyasız olmazdı, onu hiç traşsız görmedim. Bugün de öyle.
O zamanlar bir yandan T.S. Eliot'tan şiirler çevirirken bir yandan da ud çalardı; bugün de ud çaldığını biliyorum, ama çeviriyi bıraktığı kanısındayım?”
Bu anlatımı okuyunca nerede kaldı böyle beyefendiler diye kendime sormadan edemedim.
Türk Sanat Müziği'ne ve Klasik Batı Müziği'ne düşkün olan Hızlan, aynı zamanda çok iyi ud çalıyor.
Erdal Öz'ün dediği gibi Doğan Hızlan:
“EDEBİYATIMIZIN SEVGİLİ CUMHURBAŞKANI”

Dionysos Sanata Emek Ödülü * Bedriye Aksakal

Salihli'de yapılan 46. Şiir İkindileri'nde başını dik tutan çok değerli sanatçımız olan Rutkay Aziz de vardı, onur konuğu olarak aramızdaydı . Rutkay Aziz'i Ankara Sanat da oynadığı oyunlarının birçoğunda izlemiştim. Ana, 403 Kilometre, El Kapısı, Zengin Mutfağı, Sakıncalı Piyade, Yer Demir Gök Bakır ve diğerleri. Ve bu oyunları Manisa'da izledim. Öğretmen Sendikamız T.Ö.S ve daha sonra T.Ö.D bu oyunları Manisa'ya getirtmişti. O yıllarda ne değin anlamlı ve güzel oyunlar sergilenirdi.O yıllarda yüreklerimiz gümbür gümbür atardı.
Rutkay Aziz, konuşmak için sahneye çıktığında, o yıllara gittim. Sanatçı sahnede Antalya Altın Portakal festivalinde söylediği sözcükleri burada da yineledi. Ne dedi sanatçımız:

“? Bana verdiğiniz ödüle gelince?
Lütfettiniz, teşekkür ederim. Dilerim hak etmişimdir.; dilerim yaşadığım sürece de hak etmeye çalışırım. Ola ki, moda deyimle, bir döneklik ya da sapma olursa bu verdiğiniz ödülü özgürce geri alma hakkına sahipsiniz!…”
Rutkay Aziz bu tümceleri söylerken, alkışlar salonda durmaksızın dolaştı.
Eve geldiğimde “İz” dergisinin sayfaları arasında dolaşırken, onurunu satmayan, ve sevginin önünde eğilen Rutkay Aziz'in Altın Portakal'da yaptığı konuşmasını okurken, dudaklarımdan dökülen “Of'lar” uzayıp gitti. Ne diyor sanatçımız:
“? Gerçek sanatçılar, ülkesinin ve dünyanın gerçeklerine tanık olmakla yükümlüdür. Benim Türkiye'min gerçeklerine tanık olduğum olay; hukukun üstünlüğünün yittiği, adaletsiz bir kalkınma gidişinin hızla yol aldığı? diyerek sorunları sıralayan Aziz, konuşmasını şöyle sürdürüyor: “? Goethe'nin dediği gibi, “Dünyanın en tehlikeli hali, cehaletin örgütlü eyleme geçme halidir.” Bu da benim ülkemin bir gerçeğidir. Dünyanın gerçeğine dönüyorsanız: savaş çığlıkları, açlık, işgal, sömürü! İşte gerçek sanatçılar bunlara tanık olmakla yükümlüdürler.
Ve şuna inanıyorum ki, sinema- Şarlo (Charlie Chaplin)'nun dediği gibi gerçek anlamıyla bir barış sanatıdır. Ve sinema kendi içindeki o “barış” içeriğini koruyarak, hem Türkiye'ye, hem de dünyaya demokrasi, özgürlük, barış ve insanlığa katkı sağlayacaktır?”
Gerçek sanatçılar ülke ve dünya sorunlarını kendilerinden soyutlamaz. Rutkay Aziz de , sanatı sanat için yaparken aynı zamanda Sanatı toplum için yapan bir sanatçı.
Yıllardır tiyatroda, sinemada, dizilerde izlediğimiz Rutkay Aziz , eli öpülesi bir insan. İyi ki o ve onun gibiler var ki, haksızlıklara karşı haykırabiliyorlar.