Eğitimin Temeli * Bedriye Aksakal

16.10.2014 / 00:00

Bugünlerde Atamızın düşüncelerine öyle gereksimiz var ki. M.Kemal'in savaş yıllarında verdiği kararlar, halkla olan diyoloğunu çok iyi irdelemek gerekir. Bir de bilmeden ikinci elden öğrenilen yanlış bilgilerle şu sıralar Atatürk'e bazı kesimlerin dil uzatmaları, heykelleri ve bayrağımı yakmaları canımı acıtıyor.

Ne oluyor bizlere? Bu ülke güzel ülkem doğudan batıya, kuzeyden güneye dek bizlerin. Ve bizler Türk'üyle, Kürt'üyle, Çerkez'i, Laz'ıyla… bir çatı altında yaşayan kardeşleriz. Misaki Milli sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti tümümüzün vatanı. Vatan nasıl kıyılır? Vatanımın topraklarında yaşayan vatandaşlarımızın iş yerleri, okullar, hastaneler… nasıl yakılır?

Orta Doğu ateş içinde, Müslüman Müslüman'ı çoluk çocuk, kadın demeden öldürüyor. Oysa İslamiyet son din ve hoş görü dinidir. Müslümanlıkta öldürme yoktur, kardeşlik barış vardır.

Dün okuduğum “Atatürk ile Allah Arasında” kitabı Aksakalca köşemde dile getirmiştim. Kitaptaki önemli bulduğum konuları arada sırada sevgili okurlarım sizlerle paylaşacağımı söylemiştim.Bu paylaşımı gereksinim duyduğum için yazıyorum.

Atatürk, Suriye'de bulunduğu sıralarda:

“Arapların, Türklerden daha üstün tutulduklarını, Arapların İslam yorumunun, Türklerin İslam anlayışından farklı olduğunu görmüştür. Türk İslam'ı ile, Arap İslam'ı kıyaslama fırsatı bularak, Türk görüş açısının daha sağlıklı olduğunu ve İslam'ın Türk yorumunca yaptığı düşündüğü Mevlana'ya da hayranlığı artmıştır…” Yine önemli bulduğum bir konuda şöyle:

” Kurtuluş Savaşı sırasında Hint Müslümanlarının Sevr'e karşı Kurtuluş Savaşı'na ve M.K.Paşa'ya destek vermek için “pasif direniş'e” geçmiştir. İngiliz mallarına boykot edilmesi ve bu boykotla İngiltere yılda 20 milyon dolar kaybetmiştir…”

Toplumun da ruh halini son derece ustalıkla inceleyen

Atatürk her zaman eğitime önem vermiş çalışmalarında her zaman şunu vurgulamıştır:

“Eğitimin temeli din değil, bilim olmalıdır. Kamu okullarında din sadece tarihi bir şekilde ele alınmalıdır.”

Öğrenmenin sınırı yok. Yazma ve okuma eylemini birlikte yürütmek için saatler yetmiyor. Okuma deyince Atatürk ile ilgili bir anekdotla yazımı noktalamak istiyorum:

“Atatürk Ulus devleti güçlendirmek için gece gündüz çalışıyordu. Bu çalışmaları sırasında , Gazi iki gece üst üste yatağa girmemişti. Yalnız kahve içerek, arada bir sıcak bir banyo yaparak, kırk saat durmadan kitap okumuştu.”

GÜNÜN ŞİİRİ:
NE MUTLU ÇOCUKLARDIK
BİR SİMİDİ PAYLAŞIR, BİR SEVDAYA SUSARDIK
YÜREKLİYDİK
SAMİMİYDİK
ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA AĞLAR
DÜNYAYA MASUM BAKARDIK
SONRA…
GÜNDÖNÜMÜNDE BİRAN BAKTIK
AZALMIŞIZ… SATILMIŞIZ…
YOKMUŞUZ…

Murat MUNGAN