CAN YÜCEL'İN MEZARINA SALDIRMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ

Bakkal Hasan?ın orda/Gulak daha önce gelmiş dükkâna/Bana bir guru fasule, dedi/Buz dolabından ossun!/Ben de kuru fasulye buz dolabında /Ne arıyor? Diye sordum.
Biz şaraba guru fasule deriz, dedi.” Can YÜCEL
Geçen hafta ?Can Yücel ve Fakir Baykurt? başlıklı bir yazı yazmıştım. Bu yazıda; iki kadim dostun vefatları öncesi yaşadıkları son beraberliklerinin izlerini okuyuculara aktarmayı hedeflemiştim. Pek çok okurdan olumlu geri dönütler de aldım. Bu hafta gazete için üniversite sınav sonuçlarını değerlendirmeyi düşünüyordum? 20 Ağustos 2011 günü sabah gazetelere baktığımda gözüme ilk takılan haber Datça?da Can Yücel?in mezarına balyozla yapılan ?ilkel ve çirkin saldırı? haberiydi. Haberi okuyunca irkildim, içim ürperdi, zira yaşanan bir vahşet idi?Tam bir vandalizm idi? Bu nasıl bir memleket dedim!… Bunlar insan mı? dedim ve yazının başlığını değiştirdim.
Can Yücel?in mezarına yapılan saldırı Sivas?ta aydınları yakan, İstanbul?da şortuyla dolaşan sporcu kızımıza saldıran, Erzurum?da genç hanımı taciz eden, Ruhi Su?nun mezarına kurşun sıkan aynı anlayıştı. Hem de Ramazan ayında? Hoşgörünün, sevginin, barışın, yüce insani değerlerin dinsel yorumlarının yoğun ifade edildiği bir ayda. Ramazan?ın son günlerini yaşadığımız bu günlerde camilerdeki aydın din adamları bu olayı yorumlayıp, saldıranları, mezar parçalayanları kınayacaklar mı? Merak ediyorum ve de kınamalarını da diliyorum. Mezar parçalamanın, mezara saldırmanın hiçbir zaman ideolojisi olamaz. Mezar parçalayanlar insana, güzelliğe, şiire, çiçeğe, Datça?ya, yaşanmış hayatların birikimine ve hatıralara düşmandır. Benim beynimde, insani değerlerimde tüm mezarlar sağ olanlara emanet edilen özel alanlardır, yaşanmışlıkların aziz hatıralarıdır.
Farklı gazetelerdeki ?Can Yücel mezarına saldırı? haberlerine acıyla baktıktan sonra arkadaşım, Can Yücel?in kızı Yard. Doç. Dr. Güzel Yücel?i aradım. Sesi kötüydü. Çökmüştü. ?Bize çok ağır geldi. Babamı bir kez daha gömdük, onu bir kez daha öldürdük? Rüyalarımda yine cenaze törenleri var? Bilinçli bir provokasyon? Şarap içip gazetelere poz verenler de bu provokasyona ortaktır? Bunu yapanlar bulunmadıkça mezarı yaptırmayacağız? diyerek ailenin kararlığını ve kırgınlığını ifade ediyordu. Ailenin bu duyarlılığı karşısında Kaymakamlık ve Belediyenin mezarı hemen yaptırmak istemelerinin de bu anlamda hiçbir önemi yok artık.
Can Baba?nın mezarına gidip şarap dökenlere de birkaç sözümüz olmalı. Yaptıklarının hiçbir anlamı, mantığı var mı? Hem de bunu yaparken fotoğraf çektirmeyi unutmamak? Akıl dışılık, densizlik, provokasyon? Ne derseniz o? Tabi bunun olması hiçbir zaman saldırıyı meşru da kılmaz. O vahşet ve çirkinlik 2011 yılının Ağustos ayında Datça?da yaşandı ve tarih de bunu böyle kaydetti. Şimdi yapılacak olan Türkçemizin, şiirimizin özgür, özgün, radikal sesi Can Yücel?in mezarına saldıranları ve arkasındakileri bulmak artık tüm Datçalı?ların, tüm aydınların, ilericilerin, kendine ?insanım? diyen tüm insanların ortak talebi olmalıdır.
Can Yücel?in mezarına yapılan saldırı ulusal basının bir kanadında yer aldı. İktidar yanlısı basında haber bile olmadı. O günden beri internette ?yandaş? olarak tanımlanan basındaki hiçbir köşe yazısında da yorumlanmadı. Kendisini liberal olarak tanımlayanlar bile olayı kınayamadı? Bu nasıl bir demokrasi anlayışı? Bu nasıl bir demokratlık? Ülkenin her bir köşesinde Can Yücel?in mezarına yapılan saldırıya tepkiler çığ gibi yükselirken gerekçe ne olursa olsun olay kınanıp, telin ediliyor. Şair Ahmet Telli, ?Hangi gerekçeyle olursa olsun Can Yücel?in mezarına yapılan bu saldırı barbarca ve faşizandır. Bu saldırı Can Yücel?in şahsında bu ülkenin ilerici, devrimci, demokratik ve çağdaş kazanımlarına yapılmıştır? diyerek tüm duyguları ortaklaştırıyordu.
Şimdi görev Datça Belediyesi?nde. Datça Can Yücel ile güzeldir ve anlamlıdır. Can Yücel?e sahip çıkmak onların görevidir. Bundan böyle ?Datça Can Yücel Kültür ve Sanat Günlerini? hazırlayıp, düzenlemek onların boyunlarının borcu olmalıdır. Kafalardaki bu konudaki belirsizlikleri artık aşmalıdırlar. Açık ve net şekilde bunu deklere etmelidirler. Saldırıya karşı dik durmak, ancak böyle olanaklıdır. Türkiye?nin temiz insan vicdanlarına da önemli görevler düşüyor? Can Yücel?in ?El Tutuşa Tutuşa? şiirindeki ?Ne kadar çok elimiz oldu, baksana /Tutuşa tutuşa /Bir orman yangını gibi çocuklarınki /Gençlerinki /Tekel işçilerininki /Sonra, ellerin elleri… /Ne kadar çok elimiz oldu, baksana /Tutuşa tutuşa /Bir orman yangını gibi? dizeler gibi ?Can Yücel imecesi? üreterek karanlığa karşı çıkmak güncel bir görev? Can Yücel beyinlerimizde, yüreklerimizde daha da büyüyerek yaşamaya devam ediyor?