Cumhuriyetin Kültür Merkezleri: Halkevleri * Kemal Kocabaş

28 Eylül 2013 günü Bodrum Cumhuriyet Halk Evinin bir buluşması var. Davet ettiler. Onlara Cumhuriyetin “90. Yılında Cumhuriyetin Eğitim ve Kültür Devrimini Yeniden Anlamak” başlıklı bir konuşma yapacağım.

Bu başlık altında Cumhuriyetin 1923-1946 yılları arasında akıl ve bilimin rehberliğinde eğitim ve kültür alanında neleri başardığını, hangi projeleri hayata geçirdiğini anlatmaya çalışacağım. Mustafa Kemal'in öngörüleri, Mustafa Necati'nin Millet Mektepleri projesi, Dr. Reşit Galip dönemi Halk Evleri(1932), Saffet Arıkan Dönemi Eğitmen Kursları (1936) ve Hasan-Ali Yücel dönemi Köy Enstitüleri kazanımlarıyla nelerin amaçlandığını, nelerin başarıldığını; 2013 Türkiye'sinde eğitim ve kültür alanında yaşanılanların karşılaştırmasını yaparak düşüncelerimi izleyicilerle paylaşacağım.

Bu konuşmayı yapmadan önce halkevlerine yönelik yoğun okumalar yaptım. Her şeyden önce Halkevleri bir Cumhuriyet ve Mustafa Kemal projesidir. Millet Mekteplerinin devamı bir arayıştır. Yetişkin eğitiminde bize özgü bir kazanımdır. Cumhuriyet ve modernleşme projesini toplumla buluşturmayı hedefleyen sosyo-kültürel kurumlardı.

Mustafa Kemal Halkevlerini “Partimizin, Halkevleriyle bütün yurttaşlara kucağını açması vatanda sosyal ve kültürel bir devrim yaptı” diyerek yapılanın bir kültür devrimi olduğunu ifade eder. Dönemin Basbakanı İsmet İnönü “Halkevleri siyasal bir müessese değildirler. Sosyal ve kültürel kurumlardır.” şeklinde benzer bir tanımlama yapar.

Dr. Reşit Galip'in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde açılan Halkevlerinin tüzüğünü Şevket Süreyya Aydemir ve İsmail Hüsrev hazırladı. “Toplumun Bütünleştirilmesi ve Demokratikleşme” temel öngörüleriyle kurulan halkevlerinin kısaca amacı “ulusu yeni ülküler etrafında toplamak, halk arasında kültür ve düşünce birliğini sağlamak, Atatürk devrimlerinin benimsenmesini gerçekleştirmek, Cumhuriyetin kültür atılımını yapmak, kır-kent ve köylü-aydın ikiliğini ortadan kaldırmak” şeklinde özetlenebilir. İlk Halkevi 19 Şubat 1932'de Türkiye'de 14 merkezde, Afyon, Ankara, Aydın, Bolu, Bursa, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Eminönü, Eskisehir, İzmir, Konya, Malatya ve Samsun'da açıldı.

1931- 1952 yılları arasında ülkede 478 Halkevi ve 4322 Halkodası örgün olmayan eğitim ve kültür merkezleri olarak işlev görür. Tek parti döneminin özgün bir kazanımı olan Halkevlerinde “Dil-Edebiyat, güzel sanatlar, temsil, spor, sosyal yardım, halk dershaneleri ve kursları, kütüphane ve yayın, köycülük, tarih ve müze gibi kollar” vardı. Halkevleri ve Halkodaları konserlerin, baloların yapıldığı, temsillerin sergilendiği, nikahların kıyıldığı, günlük gazetelerin, kitapların halkla buluştuğu kültür merkezleriydi. Özellikle 1940 sonrası Köy Enstitülü öğretmenler bu kültür merkezlerinin işlevlerine çok değerli katkılar sağlamıştır.

Halkevleri, Cumhuriyetin kuruluş döneminde ülkenin sosyal ve kültürel kalkınmasında, Cumhuriyetin getirdiği değerlerin geniş halk kitleleriyle bulaşmasında son derece önemli bir işlevi yerine getirmiştir. Bu evler ve daha sonra kurulan odalar sayesinde Anadolu'nun kent, kasaba ve köylerine kadar çağdaş bilimin, aydınlığın ışığı sızabilmiş, yurdun her köşesinde çıkan halkevi dergileri de bu ışığın taşıyıcıları olmuşlardır. Halkevlerinin yayımladığı en önemli dergi Ülkü dergisiydi. Ülkü dergisi Türkiye'nin en bilimsel, en değerli ve en halkçı dergisi olması hedeflenmişti.

Dergi, Subat 1933-Ağustos 1950 arasını kapsayan dönemde yayımlanır. Yasar Kemal, Hulusi Köymen, Rüştü Asyalı ve pek çok yazar, sanatçı Halkevlerinde, Ülkü dergisinde yetişmişlerdir. Yaşar Kemal 4 Aralık 2008 tarihinde Cumhurbaşkanlığı köşkünde yaptığı konuşmasında o dönemleri “Biz, Cumhuriyet çağının sanatçıları, romancıları, şairler, ressamlar, kendi kültürümüze, dilimize dönmeyi öğrendik. Tercüme bürosunun çevirdiği dünya klasikleri ile yetiştik. Halkevlerinin, Köy Enstitülerinin kuruluşları bize yardım etti. O Köy Enstitüleri ki gelecekte dünyamızı gerçek insanlığa kavuşturacak tek eğitim düzenidir.” şeklinde anlatarak tanıklığını dile getirir. Yine felsefeci Macit Gökberk “…

Atatürk'ün kurduğu halkevleri, Cumhuriyetin dünya görüşünü aydınlar aracılığıyla halka kadar indirme girişimi ve denemesidir. Halkevleri pratik becerilerin kazanıldığı yerler olmaktan çok, türlü sanat dallarındaki çalışma ve gösterileriyle, yöre tarihi ve kültürü üstündeki araştırmalarıyla, çeşitli konulardaki konuşmalarıyla bilinçlenme yerleriydi; yeni çağdaş yurttaşı yetiştirmeye yardımcı olan odaklardı.” diyerek Cumhuriyet Devriminde halkevlerinin önemini aktarır. Ülkü dergisi dışında diğer halkevi şubeleri de dergiler çıkarmıştır. Afyonkarahisar'ın Taşpınar, Çorum'un Çorumlu, İsparta'nın Ün, Denizli'nin İnanç, Balıkesir'in Kaynak, Adana'nın Görüşler, Bursa'nın Uludağ, Konya'nın Konya, Manisa'nın Gediz, İzmir'in Fikirler gibi başka halkevleri dergileri içerdikleri zengin malzeme ve araştırmalarla o yıllara damgasını vurmuş süreli yayın olmuşlardır. Doç.Dr.Selçuk Duman'ın yaptığı bir araştırmaya göre Tokat-Zile Halkevinde 1937 yılında yapılan etkinliklerin dökümü fikir vermesi anlamında “2 gösteri, 6 konser, 15 konferans, 3 spor gezisi, 3 köy gezisi, 1463 okuyucu, 190 kitap sayısı, 50 ders, 80 kurs ve bu kurslara 2501 kişi katılmıştır.” şeklindedir.

Radyonun yurt düzeyine yayılmasında halkevleri önemli bir rol oynamıştır. Halkevleri yurttaşların radyo haberlerini dinledikleri, konferanslara katıldıkları, halk müziğiyle tanıştıkları kültür merkezi olmuşlardır. Ulusal bayramların coşkulu kutlamalarında da halkevleri önemli rol üstlenmiştir. Halkevleri, o yıllarda her tür müzik ve sanat etkinliklerin merkezi olmuştur. Halkevleri, 8 Ağustos 1951 tarihinde 5830 sayılı yasa ile bir dönem Aydın Halkevi Başkanı olan Adnan Menderes hükümeti tarafından kapatılmıştır. Kapanma sürecinde halkevlerinin kütüphane, arsiv, fotoğraf vb. malzemelerin korunmasına yönelik bir çaba üretilmemiş ve 20 yıllık bir kültürel miras yok edilmiştir.

Halkevleri ve Köy Enstitüleri, Devrimci Cumhuriyet geleneğinin çok değerli iki aydınlık kazanımıdır. Türkiye'nin NATO yolculuğuyla beraber Demokrat Parti tarafından kapatılmışlardır. Dönemin kendine özgü koşullarında kurulan ve ülkenin düşün dünyasına çok değerli katkılar sağlamış bu kurumların günümüz karşılığını üretmek ilericilerin tarihsel bir görevidir. İzmir-Balçova Belediyesinin kurduğu “Semt Evleri” projesi günümüzde halkevlerinin karşılığını yakalama anlamında çok değerli, başarılı bir kazanımdır. Yerel yönetimlerde aday olmuş pek çok arkadaşımın insan merkezli bu başarılı projeyi incelemelerini dilerim. Cumhuriyet Halkevleri projesinin de tüm birikimlerin, kazanımların değerlendirilerek yeni insan, yeni yüzyıl değerleriyle sentezlenmesini öneririm.

Son söz iki değerli değerlenmede… İsmail Hakkı TONGUÇ 1956 yılında “…Köy Enstitüleri denemesinin kazandırdığı değerlerden yararlanarak ulusumuzun karakterine uygun eğitim kurumları yaratılabilir. Bunlara yakışacak ad bulmakta zorluk çekilmez. Önemli olan isim değil özdür. Öz, adını da, sanını da kendisi getirir. Bir ulus gelecekte kendi çocuklarına, kendi gerçeklerine özgü Köy Enstitüleri benzeri kurumları mutlaka kuracaktır. Bu kurumların adı Köy Enstitüleri olmasa da var oluş nedeni kişilik eğitimi olacaktır. Kişilik eğitiminin temel direği demokratik eğitimdir…” diyerek bu topraklara duyduğu umudu ifade eder.

Yine Melih Cevdet ANDAY “…Bugünün ilericileri, Köy Enstitülerini, 1940'daki durumu ile canlandırmayı değil, sırası geldiğinde onu yeni koşullar içinde yeniden yaratmayı amaç edinmelidir…” ifadeleriyle üretilen tüm kazanımların toplumsal bellekte yaşanan yıllara dair mutlaka yeni kazanımlar doğuracağına ilişkin umudu ifade eder. Aydınlanma Işığının sönmediği bir Türkiye özlemiyle…