Terör Bir İnsanlık Suçudur * Kemal Kocabaş

Prof.Dr.Kemal Kocabaş

Sen esirliğim ve hürriyetimsin,/çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin/sen memleketimsin./Sen ela gözlerinden yeşil hareler/sen büyük, güzel ve muzaffer/ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretimsin??
Bayram sonrası üniversitedeyim. Odamı özlemişim. Önümde gazeteler, kitaplar ve çay bardağım? Gazeteler acı, terör ve ölüm haberleriyle dolu. Köşe yazarları terörü işlemiş, siyasilerin artık rutin hale gelen demeçleri yanında İçişleri Bakanının gazetecileri suçlayan absürd açıklamaları ?Cumhuriyet Gazetesinin spor sayfasında Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman?ın Moskova?da Nazım?ın mezarına yaptığı ziyaret haberi ve Nazım?ın yukarıdaki ?Sen? şiiri? Bombaların patladığı, terörün en acımasız eylemlerini yaptığı ve küçücük canların teröre kurban edildiği Türkiye koşullarında Nazım?ın kocaman memleket sevgisi acılara rağmen içimi rahatlatıyor?
?Yaşama Hakkı?, kişinin fiziksel varlığının sürdürebilmesinin güvencesini oluşturan insan hakkıdır. 4 Kasım 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesinde ?herkesin yaşama hakkının yasayla korunacağı, yasanın ölüm cezasını öngördüğü bir suçtan dolayı mahkemece verilmiş bir cezanın yerine getirilmesi dışında hiç kimsenin kasten öldürülemeyeceği? şeklinde belirtilmiştir. Felsefeci Prof.Dr. Ahmet İnam, ülkemizde ve ülkemizin yakınlarında, uzaklarında da, canlar birbirini öldürüyor değerlendirmesiyle yaşama hakkını ?Can Ahlakı? olarak tanımlıyor. ?Can ahlakı hem anlamsız savaşlara hem de ötekiyle birlikte yaşamamızı engelleyen güçlere karşı geliştirilen bir ahlak anlayışıdır?Can ahlakı, canın, oluşumuna, iç gelişimine, çevresiyle olan ilişkisinin 'canlı' kalmasına katkıda bulunacak düzenlemeleri isteyen, kısaca, evrendeki yaşamın sürekliliğinin, yaşamın yaratıcı atılımlarla gelişmesinin yanında olan ahlaktır.? ifadeleriyle yaşama hakkı kavramının içini zenginleştiriyor (19 Ağustos 2012-Akşam).
Son aylarda, yıllarda yaşadıklarımızla Türkiye; insanın yaşama hakkını içselleştiremeyen, insanlarına güvenli bir ortam sunamayan bir ülke. Yaşadığımız son üç günün özeti; Gaziantep?te patlayan bomba 9 kaybedilen can, Uludere?de uçuruma yuvarlanan bir araç ve kaybedilen 10 can? Her zamanki gibi ülkeyi yönetenlerin genel, standart demeçleri ve cenaze törenleri? Türkiye bunu hak etmiyor. Türkiye bir akıl tutulması yaşıyor. Türkiye, terör sorununu tartışırken aynı zamanda teröre karşı etkin bir mücadele sergileyemiyor. Bu konuda büyük bir zafiyet olduğu çok açık. Teknolojiyi etkin değerlendiremeyen bir güvenlik vizyonu? Uludere?ye giden askeri aracın yolda kaza yapma olasılığı, mayınlanma olasılığı yüksek iken 10 genç insanı, askeri helikopterle Uludere?ye gönderemeyen bir güvenlik yönetimi? Sonuçta sönen hayatlar, acılar içinde kalan aileler? Bu acılarla toplumsal barış nasıl sağlanabilir?
İşkence ve terörün evrensel insanlık tarihindeki yeri ?bir insanlık suçu? olarak kabul edilir. Hangi siyasal, dini ve etnik amaçla yapılırsa yapılsın yaşama hakkı kutsaldır. Hangi politik görüşten olursa olsun artık günümüzde tüm toplum kesimleri mutlaka teröre karşı etkin bir karşı duruş oluşturmalıdır. Bu konuda ?ortak bir vicdan? ortaya çıkmalıdır. Siyasal iktidarın teröre karşı etkin önlemler alması konusunda toplumsal uyarı yapılmalıdır. Kaybedilen canlar bizimdir? Bu memleketin çocuklarıdır? Ölüm bu kadar ucuz ve kolay olmamalıdır? Tüm bu kaybedilen canlara rağmen, 2012 Türkiye ve Dünya coğrafyasında terörle bir sonuç almak olanaksızdır. Küresel bir güce dayanarak terörü tırmandıranlar en sonunda bu gerçeği göreceklerdir. Türkiye, yaşanılan bu süreci çok iyi değerlendirmelidir. Nerede hata yaptığına, güvenlik zafiyetlerine, Suriye politikalarına, terörün arkasındaki dinamiklere nesnel olarak yeniden bakmalıdır, irdelemelidir. Siyasal iktidar, ülkeyi yönetirken kullandığı dili ve ötekileştirme politikalarını, tek taraflı kadrolaşma anlayışını iç barış anlamında mutlaka revize etmelidir? Türkiye, küresel bir gücün arka bahçesi, ajanların cirit attığı, terörle mücadele konusunda kafa karışıklığı yaşayan bir ülke görüntüsünden hızla çıkmalı ve kendisi olmalıdır. Türkiye, demokratikleşme süreçlerini geliştirirken, aynı zamanda terörle etkin mücadeleyi büyük bir ciddiyetle yapmalıdır.
Türkiye bugün cenazelerini kaldıracak? Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Boşnağı ile birlikte büyük bir sağduyu ile teröre karşı, tek ses olarak canlarını toprağa verecek? Kaybettiğimiz genç insanları sonsuzluğa uğurlarken, bir insanlık suçu olan terörü lanetler, ülkede bir an önce hiç kimseyi ötelemeyen barış dilinin egemen olmasını dilerim. (23.8.2012)