Ayna ve Tırtıl * Tuğrul Keskin

matem,
dışına taşıyor evlerin
anlayın bunu
kırılmış hayatlar
evlerin içinde.
ormanlar yanıyor
içinde evlerin
için için
yanıyor şehirler
dışımızda kırılıyor ayna
yanıyor dışarıda ayna

al dışarıdan aynayı
tut içine mesela
o ayna
kum ve sülfürün
çocuğu yani
nasıl benzeyecek sana
ona , ötekiye
kum, rüzgarla
girince hayatımıza
söyler ayna
sülfür yakınca hayatlarımızı
o bilir

ne yapabilir
umudunu yitirmiş kavim
serkeş oğul
hangi taşlara savrulur
ne zaman acıtır
gözlerimizi bu sihir
bilinmez
dumanlar içinden
çıkıp gelmeyince cin
düşün ki,
kara lambası da kırılmış
Alaaddin’in

tut elimden ki gidelim
o sihirli aynaya gidelim
görüntümüz
değmese de birbirine
değer
ateşimizdeki duman
aynı bulutla ağlasın
ağlasın
söğüdün sudaki aksine bakarken
haydi,
içlerdeki aynalara gidelim

kaynağından içelim su
içelim kırılan aynadan
unutma, kırılmıştı ayna
bakarken nehre sen
bakışlarımız sanki
o zamandan kör birbirine
usulca sarılalım artık
akan kanı düşünürken
tut elimden ey tırtıl
aynı yara gidelim.

birağızdan söyleyelim
zor olan memleketin hali
hani sol yanımda
nefes alırdı birisi
nefese kesilirdi
o dakka dünya
göğsü göğsüme çarpınca
bedenim çırpınırdı
aklım
minik bir tırtılın
aklı kadar kalırdı….

o sihirli aynanın
tırtılı kadarım işte
kapanmasın yine de
hayat sayfası yüzüme
birisi nefes alsın
dönerken sol yanıma
adlarımızın silikleştiği
coğrafyada nehirler
seni diye çağlasın
can’ı diye çağlasın
dostu diye çağlasın

ki gidelim
kanlar içindeki dünyayı düşünürken.