Aşklara Akıyor Arkadaşlar * Tuğrul Keskin

solgun bir mevsim geçiyor yine, yoksun

güzellik diye yaşanan kentlerde
ihtilal provası yapıyor kışlalar
yürüyor kışlalar oraya, gülü soldurmaya

siren seslerine bölünüyor uykularım
ey sonsuz \ beyaz yolculuk
ölümlerin gümüş sesini bırakıyorsun pencereme
ardından yetim gömleğini bir çocuğun

yalan söylenişi oluyorsun bitmeyen şiirlerin
gittikçe yalnızlaşıyor günler
ağlayan çocukların yasını bırakıyorsun düşlerime
bir de sensiz içinde geceleri

sensizlik içinde bıraktığın gecelerimde
şöyle dokunuyorum saçlarına, duymuyorsun
devrile devrile kararıyorken gün
ne çok söylüyorum ey
gidişlerin durmadan eksilten yanını

ne çok söylüyorum, yaşlanıyor dünya
dünya nasıl kan içinde sevgilim
ellerimiz kesiliyor her saat
günlerimiz nasıl da kan içinde

saatlerin sensizleşen yerindeyim, yasta
gidişlerin acıtan yanı bir mayın
dokunsam, parçalanır aşklarım
sen yalan söylenişi olursun bitmeyen şiirlerin

yalan söylenişi olursun albümdeki fotografların
matbaaların kiri ve çiçeği olursun kırların
çizen konuşan çizen bir el olursun işte
süt renginde vuslat renginde ayrılık renginde
yaralı ankalar kalır bana senden

gidişlerin sessizliğine akıyor yıldızlar
köy meydanlarının tenhalığından kovuluyorum
itiliyorum çocukluğumun hırçın günlerinden

kırılıyor yelkovan, zaman yok artık
iri kuşlar süzülüyor başkentlerin üstünden
yurdum niçin böylesine kapalı gözkapaklarım
susuyorum niçin bakarken ölü çocuklarıma

akıp gidiyor gözlerim rayların siyahlığında
tren bacasının dumanında akıyor gözlerim
silahların gürültüsü artık sussun
onarılsın infilak eden bütün köprüler
siyaha dönüşen günlerden başlayalım söze

annemi düşünüyorum
ölümlerin bütün annelerini
soğuk ürpertiyle dolaşıyor kenti
sonbaharla söyleşiyorum acıyan yerlerimle
ve kalbim, parçalanıyor acının güncesinde

hayta sular gibi akıyor oysa arkadaşlar
gümüşten akşamların karartıldığı yere
aşklara akıyor arkadaşlar
terden ve yeniden bir dünyanın yaratıldığı yere