Bir Geyik Dağlarda * Tuğrul Keskin

1.
yüzlerce ayak izine basarak yürüyordun
ayak izlerini örtüyordu yağan kar
öylece geldin, dilinde bir türkü taşıyordun
göğsünde bir gülün dikenini, ağlayarak

sevgilin bir çift kuma besliyordu koynunda
yüzünü döndüğün yerlerden ölüm haberleri geliyordu
zenci şairler öldürülüyordu uzakta
ve zenci kadınlar ağlıyordu sonra

usuldan bir gece başlıyordu, çığlıklar bölüyordu karanlığı
bir bir ele veriyordu mevzilerimiz
geceye sövüyordun, kan tükürerek
ve dostların tutuklanıyordu ardından

2.
yaralıyım, kangrene dönüşüyor tanıdığım aşklar
kan akıyor dere yataklarından, gökyüzünden kan yağıyor
çocuğum, ürperiyor bakarken gökyüzüne

yaralıyım, göllere akıyor kanım ve ağrı’nın taşlarına
dökülen yıldızlara bakıyorum alnı dövmeli bir kadına
ağlayarak kaldırıyor ellerini gökyüzüne

yaralıyım, köz öldürüyor yangına dönüşecekken
ve durmadan durmadan söylüyor o
karın toprağı, suları yakın ve dondurun denizleri.

3.
hiçbir kapıdan girmem içeri
çekip gitti her şey, yalnızca yönsüzlük gördüğüm
sana dönüyorum, şakaklarım yanıyor, bütün damarlarım
şimdi yalnızım, çoğaldığım günler yanıyor

günler yanıyor ağır bir ihanet bütün yaşanan
susuzduk, mevsimlere bölünmüştük, yine yalnızdık
ikiyle çarpamazdık kendimizi, parklarda yaşardık
her karanlıkta bir düşünceden harfler yanardı

harfler yanardı bir sözcük daha söyleyemezdik
binlerce baykuş konardı binlerce ellerimize
kaburgalarımızın arasından sol yanımıza,
korkunç küflü ve uzun bir yılan uzanır, derimiz yanardı

derimiz yanardı yoğun bir pislik tortusu
binlerce fahişeden kalma ruj lekesi
gösterişsiz bir kıl yığını, elektrik lekesi
olanları söylerdik, şiirlerimiz yanardı

şiirlerimiz yanardı hiç bitiremezdik
ormanlarda unutulurduk çoğu kez, karanlık mağaralarda
şimdi söyleyin bana, o ilk öğrendiğim şarkılar
hani ölüm yoktu ve hiç düşmeyecektik ayrılığa.

4.
gurbetteyim, sana tutunuyorum
yürü gidelim, inatçı bir bakış bu gözlerindeki
beynindeki intihar taslakları bırak yansın
yeni bir şarkı öğrendim onu söylüyorum

onu söylüyorum, çıplağım, bir dağ kaçkını
göğsümden ağır araçları geçiyor yeryüzünün
yaralı kadınlarla öpüşüyorum, dudaklarım kan izi
yorgunum ve esrik ve aşk kokuyor saçlarım

aşk kokuyor saçlarım sevgilimin göğsünden kaldırmıştım
binlerce kilometre uzağında şimdi çocuklarım
bir maun ağacına yaslıyorum sırtımı, ağlıyorum
bir geyik vuruluyor dağlarda, bir geyik dağlarda.