Ataol Behramoğlu * Bedriye Aksakal

27.11.2013 / 00:00

23 Kasım 2013 Cumartesi günü, şairlerimiz şiirlerini sırtlarına sarıp Salihli'ye geldiler. Yıllar öncesi Ataol Behramoğlu'nu şiirin kentinde dinlemiştim. 50. Şiir İkindileri'nin onur konuğuydu.

Behramoğlu'nun yurt dışındaki sürgün yıllarını, savcı kardeşi Namık'tan en ince detayına dek dinlemiştim. O yurt özleminin acısını yüreğimde hissetmiştim.
Şairimizin şiirlerinin benim yüreğimde ayrı bir yeri vardır. Onun şiirlerini başka bir kefeye koyarım. Her gün bir iki şiirini okumadan da gecenin dostluğuna sığınmam.
Dinletide sahneye çıktığında kırmızı koltuğu görünce:
“Kırmızı koltuğa oturmam, Turuncuya oturayım. Tabii bu bir şaka” diyerek konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bütün renkler bizimdir
Hiçbir rengi kaptırmayız.
Salihli ve özellikle “Şiir İkindileri” denildiğinde, Zafer Keskiner gelir aklıma. Zafer Keskiner, uluslararası bilince sahip bir kişi.
Salihli Şiir İkindileri'nden söz edince, Şadan Gökovalı'ya sevgilerimizi gönderelim, Dinletiyi bu günlere taşıyan değerli başkan Mustafa Uğur Okay'a, Tuğrul Keskin'e ve emeğe geçenlere de teşekkür ediyorum.
Şair, Adım adım Anadolu'yu dolaşırken, şiirler kanadı olmuş:
Anadolu'muzun kasabalarını dolaştım. Buradaki gibi, her yerde güzel insanlar var. Karamsar olmaya hakkımız yok. Her gittiğimiz yerde kadınlarımız çok. Bizleri dinlemeye geliyorlar. Şairimiz konuşurken, belleğime bir şiirinin dizeleri doluyor:

YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİRŞEY VAR:
YAŞADIN MI BÜYÜK YAŞAYACAKSIN, IRMAKLARA
GÖĞE, BÜTÜN EVRENE KARIŞIRCASINA
VE HAYAT, SUNULMUŞ BİR ARMAĞANDIR İNSANA.
Kadın konusunda söyledikleri çok anlamlıydı:
“Ayyaş dedikleri o muhteşem insan, kadını meclise sokmuştur”
Örtünme konusunda söyledikleri çok dikkat ediciydi ne diyor şairimiz:
“Gelenek göreneklerimize bağlı olarak örtünenlere saygı duyuyorum. Meclisteki hariç”
Kadın ve şiir konusunda ise:
“kadınsız bahar olur mu? Kadın öncüdür.
Kadın olmazsa şiir olmaz. Kadın erkek ayrı olur mu?
Bu gün şu güzelliği birlikte yaşıyoruz. Şiir düşündürücüdür. Yalanı yerle bir eder.
Ben sizlere biraz da olsa Dünya Şiir Hareketi'nden bahsedeceğim.
Dünya Şiir Hareketi, 2011 yılında Kolombiya'da otuz şair tarafından kuruldu. Şu an yüzlerce şair bu bağlantı içinde. Kasım ayında, “Toplumsal Dünya Şiir Hareketi”ne Türkiye'de katıldı.
Konuşmasının ardından Ataol Behramoğlu, şiirlerini okurken, “ANNEM YOK ARTIK” diyerek, anne özlemini bizlerle paylaştı.

Ataol Behramoğlu * Bedriye Aksakal

Öğretmenliğimin ilk yıllarında, şiir heveslisiyken tanımıştım şair Ataol Behramoğlu'nu. Şairin çıkardığı “Militan Dergisi” başucumda dururdu. O dergilerin çıkmış tüm sayılarını daha sonraları, Ataol'un kardeşi Namık Behramoğlu bana verdiğinde nasıl sevinmiştim.
Bu ara çıkan tüm kitaplarını alıp şiirlerle dostluğumu sürdürmüştüm. (Hala sürüyor).
Aradan yıllar geçtikten sonra ilk kez İzmir'de, Manisa'da ve Salihli şiir dinletilerinde, şiirlerini kendi yorumuyla Behramoğlu'ndan dinlerken, şiirin uçsuz bucaksız dünyasında bulmuştum kendimi.
1 Mart günü Hedef ve SNS Fuarcılığın işbirliğiyle Behramoğlu ve müzisyen Haluk Çetin, Manisa'daydılar.
Lale salonunda saat 20.30'da başlayan dinletide, şair ve müzisyen Çetin şu günlerde dünyanın bizi yalnızlaştırdığı bir dönemde, bizleri sevgisizlikten bir an da olsa uzaklaştırdılar. Şairin sevgiyle verdiği uğraş, yüreklerimize kor gibi girerken, söylediği gerçeklerle gözlerimize inen perdeyi kaldırdı diyebilirim.
Konuşmasının başında ne dedi büyük ozan Ataol Behramoğlu:
“Bir gün önce İstanbul'da güzellikler yaşadık. Yüzlerce katılımla, çok seçkin sanatçılarla toplandık. Yıldız Kenter, Genco, Rutkay Aziz, Edip Akbayram, Müjdat Gezen, Timur Selçuk ve onlarca isim oradaydı. Ülkemiz için duyduğumuz kaygılar için ordaydık. Bizleri susturmayacaklar.
Demokrasiye, aydınlanmaya, doğaya, emeğe ve sanata yönelik baskı ve saldırılara karşı “Sanatçılar Girişimi” kuruldu. Sanatçılar gelecekten kaygılıyız diyerek “Aydınlar seslerini yükseltti.” Bizim bu toplantımızı bir iki gazetenin dışında diğerleri yazmadı. Onlar eklerle, baldırlarla, memelerle sayfalarını doldururlar.
Şiire gelince, şiir bambaşka bir konu. Bu şiirler bizleri birleştirecek. Türkiye güzele doğru gidecek. Bu gün Manisa bizi kucakladı, bizi çağırdı. Öğleyin Hedef Kolejindeydim. Çok keyif aldım. Pırıl pırıl öğrenciler çok güzel sorular sordular. Dediler ki:
“Kadın şair neden çok yok?”
” Erkek kendini gösterir. Baskılar kalktıkça, kadın şair çoğalacak.
Şiirlerime gelince, benim İstanbul şiirlerim Mehmet Akif'e yakındır. Akif, Türk Şiiri'ni konuşma dilini şiire getiren şairimizdir. Mehmet Akif'i seven gibi görünenler, cebi para dolu insanlardır. Şair bugün yaşasaydı onları yanından kovardı. Biliyor musunuz Mehmet Akif'in en yakın arkadaşı Neyzen Tevfik'ti.
Gördüklerim şiirime yansıdı. Parkta gördüğüm kasketli ve eli olmayan bir adamla otururken, yaşamını anlattı. Şiir hakim oldu bana ve “Parkta Rastladığım Adam” şiirim çıktı ortaya?”
'Türkiye Üzgün Yurdum' şiirini okurken, Anadolu'mun dört bir yanını ben de dolaştım dizelerle birlikte. Şiirin ardından Türkçe ile ilgili şu tümceleri çok anlamlıydı. Ne diyor şairimiz:
“Türkiye ismini istemiyorlar. Nasıl istenilmez? Türkçem, muhteşem bir dil. Türkçemize sahip çıkalım?” derken salonda alkışlar dolaştı durdu.
1980 yılında Barış Davası'ndan içeride yatarken yazdığı, “Hapishane” şirini okuduktan sonra, hapishanede yatan Mustafa Balbay'a ve diğer gazeteci yazarlara selam gönderirken, salonda alkışlar durmaksızın dolaştı.
Müzisyen Haluk Çetin, gitarını konuşturarak,”Hapishanede Bir Sanat Türküsü” nü söyledi. Çetin'in de yorumladığı şarkıların tümü, Ataol'un şiirleriydi.
Timur Selçuk'un bestelediği “Kızım” şirini dinlerken, dizeler benim de dudaklarımdan sessizce döküldü:
Bütün insanları dostun bil kardeşin bil kızım.
Sevincin ürünüdür insan nefretin değil kızım.
Zulmün önünde dimdik tut onurunu
Sevginin önünde eğil kızım.
“Bebeklerin Ulusu Yok ” şiirinin öyküsünü Ataol anlatırken sahneye dünyanın tüm bebekleri doldu. Şair Yunanistan'da bir arkadaşının evindeyken, evin bebeği annesinin kucağında ağlamış. Bu ağlamayı şairimiz şöyle açıkladı: Baktım ağlaması aynı benim kızımın ağlayışı gibi. Değişen hiçbir şey yok. İşte o zaman dedim ki:
İlk kez yurdumdan uzak yaşadım bu duyguyu
Bebeklerin ulusu yok
?
Şiirlere şiirler ulandı. Haluk Çetin de, demokrasi şehitleri için “Yangın Yerini” söylerken, gözlerimin önünden Metin Altınok, Asım Bezirci, Behçet Aysan, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy ve Uğur Mumcular geçti.
Sonunda Ataol Behramoğlu, şiir severlerin dilinden düşmeyen: “Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var” diyerek şiir sığanımız oluyor:
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğa yaşayacaksın bir şeyi.
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan.
Şiir severler usta, şairimiz Behramoğlu'nu, müzisyen Haluk Çetin'i ayakta alkışladı. Bize bu geceyi yaşatan Hedef Eğitim Kurumu'na ve SNS Fuarcılığın sahipleri Naime kızıma ve Saruhan oğluma ne değin teşekkür etsem azdır.