Aphrodisias Antik Kenti * Haydar Aksakal

14.04.2014 / 00:00

Aphrodisias, medeniyetin ve heykeltıraşlığın doruk noktasına çıktığı yerdir. Antik Kent, Batı Anadolu topraklarında (Karia Bölgesi), Geyre Köyü'ndedir. 1961'de kazılar başlayınca, tarihle içi içe yaşayan köy, 2 km batıya taşındı.

Aphrodisias'a İzmir-Aydın-Nazilli, Karacasu, Tavas yolu üzerinden ulaşılır. İzmir'den 230 km, Karacasu Beldesi'nden 11 km uzaklıktadır. Aşk ve Güzellik Tanrıçası Aphrodite adanmış en ünlü kentlerden birisidir.

Deniz seviyesinden 600 metre yükseklikte bir platoda, Babadağ eteklerinde, MÖ 5. yüzyılda kurulmuştur. Aphrodisias Antik Kenti, 494 hektarlık bir alanı kapsar. Kente girişi sağlayan dört ana kapı vardır. Merkezi çevreleyen daire biçimindeki kalede, 4. yüzyılda inşa edilen sur duvarlarının uzunluğu 3,5 km. Daha sonraki yüzyıllarda sur duvarlarına ilaveler yapılmıştır. Depremlerin tahribatı sur duvarlarının yıkıntılarında da görülür.

Antik dönemde, heykeltıraş okulu ve heykelleriyle ünlü bir yerleşim yeri oldu. Tarihi, kültür, sanat ve turizm açısından önemli bir konumdadır.

Anadolu'nun en eski yerleşim yerlerinden birisi olan Aphrodisias Kenti, Roma İmparatorluğu döneminde gelişti. MÖ 1. yüzyıl ile MS. 5. yüzyıllar arasında heykeltıraşlık merkezi haline geldi. Heykeltıraşlar, ustalıklarını ve sanat aşkını gelecek kuşaklara göstermek için Tetrapylon Anıtı yaptılar. Aphrodite tapınağı ve tanrıça adına yapılan törenlerle adını duyurdu. Ünlü bir tapınak kenti, yontu ustalarının eserlerin ihraç edildiği sanat merkezi haline geldi.

Büyük bir tapınak kompleksi olan Sabesteion, kentin kuzey kapısından tiyatroya kadar uzanan cadde üzerinde yer alıyordu. Caddeye açılan bina iki katlıydı. Sabesteion, daha sonraki zamanlarda kentin alış veri merkezi olarak kullanıldı.

Tarihçi Stephanus, kent isminin, Lelegonpolis daha sonra Megapolis olarak anıldığını söyler. Asur Kralı Ninos, Mezopotamya da bulunan Ninova Kenti'nin Medler ve Babilliler tarafından yakılıp, yıkılmasından sonra, Aphrodisias Kenti'nin bulunduğu yöreye gelerek yerleşti. Kent, Ninoe olarak anılmaya başladı.

Aphrodisias antik kenti kazılarında, Asur Kralı Ninos ve karısı Semiramis'in mermer üzerine, Ninoe kenti adının yazılı olduğu kabartmaları bulundu.

Tarihçi Apollonios'un, MÖ 3. yüzyılda Karia üzerine yazdığı eserde, Aphrodisias kenti hakkında, ilk bilgilere ulaşıyoruz. II. yy. da Romalıların desteğini alarak Plarasa ile birlikte, para bastı. Roma devrinde, MÖ 30 yıllarında Aphrodisias, sanat ve mimari eserlerle iç içe zengin ve ünlü bir kent oldu.

Kent, Helenleşme sürecinde, Anadolu Tanrısı Afrodit'in ismiyle, yeni bir kimlik kazandı. Aphrodite Tapınağı'nın inşaatı, Anadolu'ya özgü İon tarzında MÖ 1. yüzyılda Zoilos tarafından başlatıldı. MS 130 yılında tamamlandı. Romalı General Sulla, MÖ 82'de Aphrodite Tapınağı'na armağan olarak bir altın taç ve çift başlı kutsal baltayı (Labris) gönderdi.

Kentin en görkemli yapıtlarından birisi, MS 1. yüzyılda inşa edilen 30.000 seyirci alabilen stadyumdur. 262×59 metre ölçülerinde elips planlı bir yapıdır. Stadyumun doğu ucu MS 408 yılında gladyatör ve vahşi hayvan dövüşleri için yeniden düzenlendi. Gladyatör ve hayvan dövüşleri MS 6. yüzyılın ortalarında yasaklandı.

İmparator Konstantin'in, Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul etmesinden sonra, kentteki tapınağın heykelleri kırıldı. Tapınak MS 5. yüzyılda kiliseye çevrildi. Anadolu tanrılarına inananların inanç sistemi değişmeye başladı.

MS 7. yüzyıldan itibaren Hıristiyanlık döneminde, Aphrodisias ismi, Stavropolis (Haç'ın şehri) olarak değiştirildi, Karya'nın merkezi oldu.

Kent deprem kuşağında olmasından dolayı tarih boyunca birçok depremden etkilendi. MS 4. yüzyıldaki depremler, bölgedeki akarsuların mecralarını değiştirmiş, kentin bir kısmı sel felaketine maruz kalmış, sorunu çözmek için, bugün de görülen su tahliye sistemleri kurulmuştur. 7. yüzyıldaki depremlerden sonra kent yıkıldı ve terk edildi.

1260 yılında Türklerin Batı Anadolu'ya ve bu yöreye yerleşmelerinden sonra, Karya ismi Türkçeye Geyre olarak çevrildi. Zamanla antik kentin kalıntıları Geyre Köyü'nün yapılaşması nedeniyle örtüldü. 20. yüzyıl başlarında meydana gelen bir depremle Geyre Köyü'nün bir kısmı boşaltıldı ve antik kentin kalıntıları tekrar ortaya çıktı.

Türkiye'nin ünlü fotoğraf sanatçılarından Ara Güler, 1958'de bir barajın açılması için yöreye geldi. Dönüşte otomobili bozuldu, geceyi Geyre Köyü'nde geçirdi. Aphrodisias'a ait sütun, taş ve mimari objelerin evlerde ve işyerlerinde kullanıldığını gördü. New York'ta yayınlanan Horizon dergisine çektikleri fotoğraf karelerini ve köşe yazısını gönderdi, çalışması ilgi çekti.

Arkeolog Prof. Kenan Erim, 1959'da kazı için gerekli izinleri aldı. Aphrodisias için çağdaş araştırmalara devam etti. Kazılar ilerledikçe antik kent ortaya çıkmaya başladı. Erim, Aphrodisias'ın dünya çapında üne kavuşmasına büyük katkı sağladı. Ömrünün yarısını antik kentin ortaya çıkarılmasına harcadı. New York Üniversitesi'ndeki Klasik Çağ öğretim görevini ve Aphrodisias kentindeki kazı başkanlığını ölümüne dek sürdürdü. 3 Kasım 1990 yılında vefat edince, Türk devletinin verdiği bir izinle Tetrapylon anıtının yanına gömüldü.

Aphrodisias kazıları (Akropolis-Pekmeztepe), yörede bulunan yerleşimlerin, Anadolu ve komşularıyla yakın ilişkiler içinde olduğu ortaya çıkardı.

Aphrodisias antik kentinde ilk kazılar, 1904-1905 yıllarında Manisa-Yortan mezarlığında büyük tahribat yapan ve eserleri yurt dışına kaçıran Paul Guadin tarafından yapıldı…

Günümüzde devam eden kazılara, New York Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü'nde Prof. Shristopher Ratte ve Oxford Üniversitesi Lincoln Kürsüsü'nde Klasik Arkeoloji ve Sanat Profesörü olan Prof. R.R.R. Smith'in ortak yönetiminde devam edilmektedir.

Ortaya çıkarılan eserler ve özellikle heykel sanatı ile ilgili buluntular göz kamaştırıcı bir şekilde Geyre Müzesi'nde sergilenmektedir.

MÖ 27'de, Zoilos tarafından inşa ettirilen sekiz bin kişilik tiyatro, MS 4. yüzyılda depremlerde büyük zarar gördü. MS 7. yüzyılda tamamen yıkıldı. Daha sonra etrafı surlarla çevrildi, kale haline getirildi. Tiyatroda 1966 yılında kazılar başladı. Sahne binasının alt kısmı sağlam olarak ortaya çıktı ve birçok heykel bulundu.

Tiyatro'nun altında, Tiberius Portikosu'nda yer alan havuz 260 metre uzunluğu, 25 metre genişliği ve 1,2 metre derinliği olan bir gezinti alanıydı.

Bin kişilik Odeon binası, MS 2. yüzyılda yapıldı. Kent meclisinin toplandığı, konser, şiir ve şarkıların söylendiği bir kültür merkezi olmuştu.

MÖ 1. yüzyılda inşa edilen Agora'nın arkasındaki, iki bölümden oluşan Hadrian Hamamları II. yüzyılda yapılmıştı. Hadrian Hamamında 1904 kazılar yapan Fransız Paul Gaudin çıkan eserleri yurt dışına kaçırmıştı.