Yoksulluk ve Eğitim

Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm?? Karacaoğlan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) geçen haftalarda ?2009 Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması? başlıklı çalışma sonuçlarını açıkladı. Ortaya çıkan sonuçlar eşitsizliğin ve adaletsizliğin geldiği noktalar anlamında çarpıcı sonuçlar veriyor. Ülkenin en zengin 100 kişisinin servetinin bir yılda 17 Milyar Dolar arttığını, 10 kişiden 6?sının yoksulluk riski taşıdığı, hane halkı başına düşen ortalama gelir anlamında Güneydoğu Anadolu?nun en yoksul bölge olduğu ifade edilen araştırmanın sonuçları son yıllarda toplumsal katmanlar arasındaki gelir dağılımlarında oluşan uçurumları rakamlarla ortaya koyuyor. Bu resmi araştırmaya göre 12 milyon 751 bin kişi, aylık 825 lira olan gıda ve gıda dışı harcamalarını içeren yoksulluk sınırının altında yaşıyor. 3 milyon kişi günde 4.3 dolardan daha az gelirle geçiniyor.
Araştırma raporu 2009 yılında, 4 kişilik hanenin aylık açlık sınırı 287 TL, aylık yoksulluk sınırı ise 825 TL olarak ifade ediliyor. Bu rakamlar Türk-İş?in aynı konu başlığı ile 2009 yılı için yayınladığı 4 kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için yapması gereken harcama tutarı 777.53 TL, yoksulluk sınırı ise 2 bin 588 TL?dir açıklamasıyla çelişmektedir. Bu anlamda araştırma bulgularının gerçek sonuçlarının daha da vahim olduğunu ifade etmek olanaklıdır. Ülkenin en yüksek gelire sahip %20?lik dilim, toplam gelirden %47 pay alırken, en yoksul %20?lik dilim ise toplam gelirden ancak % 5.6 pay alabiliyor. Aradaki makas 8.5 kat açılmış durumda. 2008 yılında bu oran 8.1 kat idi. 2009 sonuçlarına göre nüfusun % 17.1?i yoksulluk sınırının altında yaşıyor. 2008 yılında bu oran %16.7 olarak rapor edilmişti. Araştırma sonuçları ülke insanlarımızın günlük temel gereksinmelerini karşılamalarıyla ilgili ilginç bilgiler de veriyor. Ülke nüfusunun %60.8?i kendilerine ait konutlarda yaşıyor, %22.4 ise kiracı. Nüfusun % 60.5?i ?İki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek? yiyemiyor. %37.8?i evlerinin ısınma gereksinmelerini yeterince karşılayamıyor, %43.9?u yeni giysiler alamıyor.
Araştırma Raporu; kırsal yerlerde yaşayanların yoksulluk riskinin kentsel yerlerde yaşayanlardan daha fazla olduğunu, hane halkı büyüklüğü arttıkça yoksulluk riskinin arttığı ve eğitim durumu yükseldikçe yoksul olma riskinin azaldığı gibi önemli saptamalarda bulunuyor. Araştırmaya göre kırsal yerleşim yerlerinde yaşayanlarda 2008 yılında % 34,62 olan yoksulluk oranı 2009 yılında % 38,69?a yükselirken, kentsel yerlerde yaşayanların yoksulluk oranı % 9,38?den % 8,86?ya düşmüştür? açıklaması öne çıkmaktadır. Bu sonucun nedeninin de kırsal bölgelerdeki düşük eğitim ortalaması olduğu açıktır. Buna göre 2009 yılında okur-yazar olmayan veya bir okul bitirmeyenlerde yoksulluk oranı % 29,84 olurken, ilkokul mezunlarında bu oran % 15,34, lise ve dengi meslek okulları mezunlarında % 5,34, yüksekokul, fakülte ve üstü mezuniyete sahip fertlerde % 0,71 olmuştur. İlköğretime başlamamış olan 6 yaşından küçük çocukların yoksulluk riski ise % 24,04 olarak belirtiliyor. Eğitim ve yoksulluk arasındaki bu ilişkiyi Köy Enstitüleri kurucuları 1940?lı yıllarda ortaya koymuşlar ve nitelikli-üretici eğitim yoluyla yoksulluk zincirini kırmayı hedeflemişlerdi. 11 Mart 1940 tarihinde Isparta-Gönen?de, Gönen Köy Enstitüsü?nün yeri saptanırken İsmail Hakkı Tonguç?un defterine düştüğü ?Köy çocukları burada okuyacaklar, mutluluğu gerçeklerde bulmanın düşlerde araştırmaktan daha kolay olduğunu anlayarak yetişecekler, mutlu olmanın, özgür ve bağımsız yaşamanın yoksul düşmemenin gizlerini bulacaklar? Bu yeni yuvaya toplanacak köy çocukları burada gönensinler.? notları ve ifade ettiği düşünceyi anlamamak olası mı? 2 Mart 2011 tarihli Milliyet Gazetesi?nde Meral Tamer ?Yoksullar Ne Diyor?? başlıklı yazısında yapılan bir araştırmaya atıfta bulunarak, ?yoksulluk yardımı alan 1200 kişiyle yapılan yüz yüze görüşmelerde benim en dikkat çekici bulduğum yanıt, yoksul vatandaşlarımızın okula devam eden çocuklarının, aynı zamanda bir işte çalışmasını doğru bulmamaları oldu.? yorumu ve bunun da çocuklarının eğitimine verdikleri büyük önem şeklinde doğru bir saptama yapıyor. Tüm bu araştırmalar ve saptamalar gösteriyor ki ülkenin en önemli sorunu yoksulluk ve işsizlik. Bunun aşılması için de doğru bir eğitim politikasını yaşama geçirmek yaşamsal önemde. O nedenle yoksulluğun aşılması için özellikle ilerici siyaset kurumunun büyük kent varoşlarındaki yoksullar ve kırsal bölgelerdeki yoksullar için pozitif ayrımcı eğitim politikaları üretmesi bir zorunluluktur.
TÜİK gibi resmi bir araştırma kurumunun mevcut koşulları kötü göstermeme psikolojik kaygısı ile yayınladığı sonuçlar bile ülkenin ekonomik anlamda kişi başına 10 bin dolar düşen, refahın ortak paylaşıldığı bir ülke fotoğrafı vermiyor. Zenginin daha zengin olduğu, yoksulun daha yoksullaştığı bir Türkiye fotoğrafı var karşımızda. Çözüm; insanı merkez alan özgürlükçü, demokratik ve ilerici ekonomik, sosyal politikalarda? Yazıyı Hasan Hüseyin?in dizeleriyle sonlandıralım: ??Sen olmasan öldürmek ne / çürümek ne zindanlarda / özlem ne ayrılık ne / yokluk ne yoksulluk ne /ilenmek ne dilenmek ne /işsiz güçsüz dolanmak ne /gün gün ile barışmalı /kardeş kardeş duruşmalı/ koklaşmalı söyleşmeli/ korka korka yaşamak ne/ kahrolasın demiyorum /kahrolma da gör beni?