Chp ve Eğitim

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Prof. Dr. Sencer Ayata, Prof. Dr. Yüksel Kavak ve arkadaşları 22 Mayıs 2011 Pazar günü İstanbul Swiss Otelde çağrılı gazetecilerle yapılan yemekli toplantıda “Eşit Fırsat, Yaşam Boyu Öğrenme” başlığı altında 67 sayfalık, altı bölümlük CHP'nin eğitim projesini açıkladılar. Basının sorularını yanıtladılar.
24 Mayıs 2011 Salı günü Milliyet Gazetesi yazarı Serpil Yılmaz köşesinde toplantıda Kılıçdaroğlu'nun ?CHP tarihi olarak eğitimin partisidir? vurgusunu öne çıkardığını ifade ederek ?Eğitimi ufak bir grup seçilmişin dışında köylere, kasabalara, halka götüren partiyiz. Biz, İsmail Hakkı Tonguç?ların, Hasan-Âli Yücel?lerin partisiyiz? sözleriyle Cumhuriyet döneminin eğitim ve kültüre verdiği önemin altını çiziyordu. ?Cumhuriyet ne silahların, ne kanunların, her şeyden önce eğitimin üzerinde yükselmiştir. Halkın tüm kesimlerine eğitim olanaklarını götürmeyi bir ideal olarak belirlemiş bir hareketiz biz? diyen Kılıçdaroğlu; partisinin eğitim projelerini açıklarken Cumhuriyet Eğitim Devriminin yüz akı devrimcilere atıf yapması CHP'nin geçmişin kazanımlarına sahip çıkması anlamında altı önemle çizilecek ifadeler olmuştur.
CHP eğitim raporunda; eğitimin temel bir insanlık hakkı olduğu, fırsat ve olanak eşitliğini öne çıkarırken eğitim hakkının evrensel olarak ülkenin her yurttaşı için karşılanması CHP'nin öncelikli siyasi hedefi olduğu vurgusu yapılarak ?eğitime yatırım, bireysel özgürlüğe ve toplumsal gelişmeye, özgür insana yatırımdır? saptaması öne çıkıyor. Raporda eğitim ve yoksulluk ilişkisi irdelenerek eğitimin toplumsal eşitlik sağlamada, sosyal uyumda ve aktif yurttaşlık geliştirmedeki önemi vurgulanarak yeni bir eğitim seferberliği kavramı hedef olarak konuluyor. Son yıllarda eğitimin tüm basamaklarındaki nitelik kaybı, uluslararası sıralamada sonuncu sıradaki yeri ve oluşan eşitsizlikler, okul türü ve bölgesel farklılıkların okul başarısında çok önemli olumsuzluklar ürettiği, genel liselerle Anadolu ve Fen Liseleri arasında artan uçurum saptaması ve zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarma önerisi önemli notlar olarak karşımıza çıkıyor.
E-postama bir arkadaşım tarafından gönderilen “CHP'nin Eğitim Raporu” her basamakta eğitim istatistikleri ve eğitimde CHP'nin bakışını ortaya koyan görüşler içeriyor. Raporun ilk bölümlerinde düzenli bir okul öncesi eğitim ile toplumsal eşitlik ve eğitim niteliği arasında ilişki kurularak okul öncesi eğitim bireysel gelişimin en önemli adımlarının atıldığı bir dönem olarak tanımlanmakta ve MEB; 2010-2011 istatistiklerine göre, 3-5 yaş grubu çocukların net okullaşma oranlarının gelişmiş ülkelerde %79 iken Türkiye'de %30 olduğu ifade edilmekte, öncelikle en güçsüz ve dezavantajlı grupları içermesinin temel hedef alınacağı belirtiliyor.
Rapor; ilköğretim düzeyinde 8 yıllık eğitim ile birlikte niceliksel gelişmeler olmasına karşın nitelikli eğitime erişme ve eşitsizlikler ile ilgili ciddi sorunlar olduğu saptamasını yapıyor. İlköğretimde net okullaşma oranı 2010-2011 yılı rakamlarıyla raporda %98.4 olarak ifade ediliyor. İlköğretimde hizmetin öğrencilere en yakın mesafelerde sunulmasının temel olduğu saptamasını yapan rapor her gün 36 bin yerleşim biriminden 5852 merkez okuluna taşınan 687 bin öğrencinin yaşadığı taşımalı eğitim sürecinin minimum noktaya taşınmasını ve 248 bin öğrencisi bulunan 539 YİBO'daki koşulların iyileştirilmesini öneriyor. CHP raporunun taşımalı eğitim ve arka bahçe haline getirilen YİBO?lar ile ilgili daha net ifadeler içermesi beklenirdi.
Ortaöğretimde okullaşma oranının 2010-2011 rakamlarıyla % 69 olduğu vurgusunu yapan rapor her 10 gençten 7'sinin orta öğretime kayıtlandığını, kızlarda oranın daha düşük olduğunu ifade edilmektedir. Bu anlamda orta öğretimde 2010 rakamlarıyla cinsiyet eşitliğinin gerçekleşemediği ifade ediliyor. Rapor Anadolu, Fen ve Anadolu Öğretmen Lisesi çıkışlı öğrencilerin ÖSYS'de kazanma oranlarının %60 üzerinde iken, genel liselerde bu oranın %23, meslek liselerinde %6 olduğu gerçeğini ifade ederek okul türleri arasında yaşanan eşitsizliğe, elitist (seçkinci) yapıya işaret ediyor.
BM?nin insani gelişmişlik endekslerine göre 169 ülke içinde 83?üncü sırada olan Türkiye'nin 6.5 yıl olan ortalama eğitim süresi bakımından daha da gerilere düşerek, 109'uncu sırada olduğu raporda yer alıyor. OECD deki ortalama öğretim süresi ise 11.5 yıl olarak veriliyor. Son yıllarda eğitime ayrılan kamu kaynakları GSMH?nin yüzde 3-3.8?ini geçmediğini ifade eden rapor bu oranın az gelişmiş ülkelerden Honduras'ta bile yüzde 4?lerde olduğunu not düşüyor. OECD ülkelerinde bir ilköğretim öğrencisine ortalama 6500 dolar harcama yapılırken, Türkiye?de bu rakam 1150 dolar düzeyinde olduğunun altı çiziliyor. Rapor; eğitim sorunlarının çözümünde kaynak olarak “2B arazilerinin satışı ve zorunlu askerlik süresinin azaltılması, bedelli askerlikle düşecek olan Milli Savunma Bakanlığı bütçesini? referans gösteriyor. Orta ve yüksek öğrenime aşamalı olarak sınavsız bir sistem öneren CHP?nin öğretimi okula taşıma önerisi, aile bütçelerine ortak olan dershane sisteminin zamanla işlevsiz bir noktaya geleceği savlarını da içeriyor. Türkiye?de 15 yaş ve daha yüksek yaştaki tüm yetişkin insanlar arasında 4 milyon 646 bin kişinin okuryazar olmadığı ifade eden rapor, bu sayının oran olarak nüfusun yüzde 8.7?sini oluşturduğunu saptıyor. Okuryazar olmayanların yüzde 80?nin kadın olduğu gerçeği de önemle ifade edilirken, okuryazar olmayan her beş yetişkinden dördünün kadın olduğu gerçeği cinsiyete dayalı eşitsizliği ortaya koyması anlamında önemli olmaktadır. Raporda yarım gün eğitim veren okulların “tam gün”e çıkarılacağı belirtilirken ilköğretimden ortaöğretime ve ortaöğretimden yükseköğretime geçiş sınavlarının aşamalı olarak bir geçiş dönemiyle kaldırılacağı hedefi yer alıyor. Üniversite giriş sınavlarının şeffaflaştırılması, giriş sınavlarında bir yıl içinde birkaç sınava girme olanağı verileceği de belirtiliyor. Raporda güçlü bir öğretmen vurgusu öne çıkıyor. Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik statüsünün kaldırılacağı CHP raporunda açıklıkla ifade ediliyor. Öğretmenlik meslek onuru anlamında doğru bir saptama raporda yer alıyor.
CHP Eğitim raporunun basına tanıtım toplantısında CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu; ?Biz okulları cazibe merkezi haline getireceğiz. Okullarımız çocuklarımızın, gençlerimizin okul saatleri dışında dahi vakit geçirmek isteyecekleri merkezler haline getirilecek. Bu amaçla tüm okullarımızın spor, kültür, sanat ve enformatik altyapısı geliştirilecek. Bu altyapı okul saatleri dışında da öğrencilerin kullanımına açık tutulacak. Okul, çocuklarımızın ve gençlerimizin sosyal yaşamının merkezi olacak.? ifadeleri basına yansıyordu.
Bu toplantıda son günlerin moda deyimiyle CHP'nin de “çılgın projesi” ABD'de yılda 60 bin, Almanya'da 25 bin, Fransa'da 18 bin doktora yapılıyor açıklamasıyla “Yılda 12 bin civarında öğrenciye yurtdışında doktora yaptırılması ve Türkiye'de 15 kadar ?elit üniversite?nin lisansüstü öğretimi üstlenmesi” ifadeleriyle açıklandı. Yılda 12 bin doktora yaptıran Türkiye'nin değişimi yakalayabileceği, yüzünün değişebileceği, ekonomisinin de olumlu etkileneceği vurgusu öne çıkıyordu.
Raporun son bölümünde yapılması gerekenler; okur yazar olmayan tek bir yurttaşın kalmaması, okul öncesi eğitimimin yaygınlaştırılması, erken okul terklerinin önlenmesi, nitelikli bir temel eğitimin ve orta öğretimin tüm yurttaşlara sağlanması, hiçbir yurttaşın kökeni ve ekonomik durumu nedeniyle dezavantajlı duruma getirilmemesi, farklı alternatifleri içeren öğrenme ortamlarının oluşturulması ve öğrenme başarısının arttırılması gibi öneriler yer alıyor.
CHP Raporu başkanlığını yaptığım Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği'nin (YKKED) İsmail Hakkı Tonguç (2010) ve Hasan Ali Yücel Sempozyumları (2011) sonuç bildirgeleriyle çok önemli paralellik gösteriyor. Raporda; öğrenci emekleriyle yapılmış, günümüzde yıkılmak üzere olan Köy Enstitüsü mekanlarının korunması, eğitim kurumlarına dönüştürülmesi ile ilgili bir madde, büyük kent varoşlarında yoksul halk çocuklarına yönelik beceri-meslek?sanat ağırlıklı YKKED?nin ?Meslek Enstitüleri? önerisinin de yer almasını arzulardık. Bu raporun hazırlanması, tartışma süreçlerinde eğitim ile ilgili sendika ve derneklerden de katkı alınabilmiş olsaydı işbirliği, birlikte iş üretmek ve ortak akıl anlamında değerli düşünsel zenginlikler üretilebilirdi. Ayrıca Swiss Otel dışında yıllardır ülkenin eğitim sorunlarıyla ilgili yoğun çalışmaları olan sendika, dernek gibi demokratik kitle örgütleriyle de benzer tartışmanın açılması, raporun sunulması anlamlı olurdu. Bunun bir eksiklik olduğunu düşünüyorum.
Ama tüm bunlara rağmen CHP'nin elinde böyle referans bir raporun olması ve ülkenin eğitim sorunlarına duyarlılık taşıması, söyleyecek sözü olması çok önemli. Rapordaki ?Eşitlik, adalet ve kız çocuklarının eğitimine? yönelik vurgular sosyal demokrat bir parti için önemli ilkeler. Son otuz yıldır CHP ilk kez bunu yapıyor. Bunu önemsiyorum ve eksikliklerine rağmen raporun bir Türkiye eğitim fotoğrafını yansıtması anlamında değerli buluyorum.