Yedi Eyvah * Abdülkadir Budak

1/

Fayton koştular diyorum atlara
Kırbaçlar yedi fayton, kan ter içinde
Bazen olur böyle şeyler
Yer değişir inanmakla yetinilen değerler
Fayton koştular diyorum atlara
Çocuklar bu işe anlam verdiler

Ey faytonu fayton, atı sadece at bilenler!
Ey faytondan bir at olup inenler!

2/

Tuhaftır, yaprağın yerine geçti rüzgâr
Yaprak yerine geçince öğrendi savrulmayı
Bir ağaçtan bir daldan uzak düşmek nasılmış
Can çekişmek parkta içen sarhoşun ayak altında
Güzün simgesi olmak, yaz logosu olmak varken
Rüzgâr bunu yaprağa dönüşünce öğrendi
Kim ne kadar ders almıştır, bilinmez
Bilinir bir rüzgârın kopararak estiği

Ey rüzgârken yaprak olup düşenler!
Ey yaprakken rüzgârı aşk bilenler!

3/

Usta çıraktan öğrendi dükkan süpürmesini
Azar , küfür ve kulağı çekilmek
Nasıl acı verirmiş, usta bunu öğrendi
Şimdi kuşlar açıyor dükkanını her sabah
Yıldızlar kapatıyor akşam olunca
Roller değişti birden, değişir bazen
Bir çay söylüyor usta bir koşu çırağına

Ey her zaman usta olan çıraklar!
Ey ustalaştıkça çırak kalanlar

4/

Çiçeklerden biriydi, bahçenin yerine geçti
Yakışıklı bahçıvandan tomurcuklar doğurdu
Çit çekti etrafına, çocuklar girmesin diye
“Sevgiliye”, “hastaya” diyen koparıp gitmesin
Neymiş efendim, görenin hakkı varmış bahçede
Gül koklamak hakkıymış oradan geçenlerin
“Hayır!” dedi bahçenin yerine geçen çiçek
Bulutlar hakkıdır elbet dağların
Bahçe sahibinden önce bahçıvanın hakkıdır
Emeğin, suyun, toprağın

Ey bahçe kadar geniş çiçekler!
Ey bir çiçek bile açamayan bahçeler!

5/

Anılara dalıp gitmiş ihtiyar
Genç bir kızı belinden o güçlü kollarıyla
Kütür kütür göğsünden, dudaklarından
Alıp beyaz badanalı bir eve girmelerden
Yemek yemelerden, sevişmelerden
Bahsetti sırtını yasladığı duvara
Öksürüklü bir geceye dayandı
Anıları ayakta tutan bastona

Ey gençliğini tam bir ihtiyar
Ey yaşlı zamanını genç gibi yaşayanlar!

6/

Aşk orda yağmur yağarken burada ıslanmaktır
Tanımından hemen sonra şu soruyu sormaktır:
-Gar mı bekler treni, yolcu adayları mı?
Beklesen ne olacak tren bağımlı raylara
Diyor ve öneriyor aşksızın biri
Kamu davası açmayı biten bir aşka

Ey ateşken bir kartopu olanlar!
Kar olduğuna bakmayıp ateşe aşık olanlar!

7/

Dışarıda oturur gibi evde oturanlar vardır
Evi ev yapan diyorum paylaşmalardır
Bir buğday tanesini milyonlarca başağa
Çevirmek olsa gerektir ev yorgun bir yolculuktan
Hemen sonra gemiyi bir limana

Ey evlerini gemi sananlar!
Fırtınalar atlayıp bir limanda batanlar!

Kül Dergisi Ocak 2002 sayısı