Yalvaç ve Yalvaç Müzesi * Haydar Aksakal

15.12.2014 / 00:00

Isparta iline bağlı Yalvaç, Göller bölgesinde yer alır. Isparta'ya 105 km, Konya'ya 180 km, Antalya'ya 225 km, Ankara'ya 349 km, İzmir'e 350 km, İstanbul'a 550 km uzaklıkta, deniz seviyesinden 1096 metre yüksekliktedir.

Yalvaç, tarihi gelişiminde Hitit, Asur, Lydia ve Perslere ev sahipliği yapmıştır. Büyük İskender'den sonra yeni medeniyetlerin de beşiği olmuştur.

“Tanrı ve evren sevgisi ile yanan tüm yürekleri ve dinleri buluşturan, bereketin kucağı” olan bu güzel topraklarda Yalvaç'ın özel bir yeri var. Sultan Dağı'nın güney eteklerinde kurulan bu kentten, Anadolu'nun ünlü coğrafyacısı Strabon da söz eder. Yalvaç (Antiocheia) tarih öncesi çağlardan beri yerleşime açılmış, antik dönemde önemli bir kent olmuştur.

Hıristiyanlığın yayıldığı kentler arsında Antakya, Efes, Tarsus ve Yalvaç öncelikli olarak tercih edilmiştir. Aziz Paul, Antiocheia Antik Kenti'ni merkez seçmiş, Hıristiyanlık dünyanın dört bir yanına Yalvaç'tan yayılmıştır.

MS 311'de İmparator Konstantin Hıristiyanlığı serbest bırakmış, Antiocheia kenti, 325 İznik kon siline katılmış, Yalvaç, bu dönemden sonra Hıristiyanlık dünyası için kutsal bir hac merkezi olmuştur.

Büyük İskender'in, Persleri Anadolu topraklarından sürmesinden sonra, Generali Seleukos ve oğlu Antiochos tarafından Sultan Dağları'nın güneyinde Pisidia kenti olan Antiocheia kurulmuştur. Roma egemenliği döneminde Roma kolonisi haline gelmiş, Roma İmparatoru Augustus, Antiocheia kentini Roma'nın Anadolu'daki ikinci başkenti olarak seçmiştir.

Roma ile Antiocheia kardeş şehir olarak anılmıştır.
Yalvaçlılar, Horasan'dan Anadolu'ya Selçuklular döneminde, Oğuz Türk boylarından, Yalvaçlılar Oymağı olarak gelmiş, bu yöreye yerleşmişlerdir.
1840 yılında ilçe teşkilatı, 1864'de belediye teşkilatı kurulmuştur. 2012'de nüfus 52.223 kişi olarak tespit edilmiştir.
Yalvaç, ekonomik, sağlık, eğitim ve sosyal açıdan bir cazibe merkezidir.
Isparta Süleyman Demirel üniversitesine bağlı Yalvaç Yüksek Okulu, 14 bölümü ve 3500 öğrencisiyle eğitim hizmeti vermektedir.
Yalvaç'ın kültürel zenginliğini teşhir eden Yalvaç Müzesi, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemine ait eserlerle oldukça zengindir.
108 yıl önce kurulan “Yalvaç Hacı Ali Rıza Efendi Halk Kütüphanesi” de çeşitli konularda 30 binin üzerinde esere sahiptir.

Yalvaç Müzesi'ni gezdiğimizde, tarihi dokunun zenginliği Batı Medeniyeti'nin Batı Anadolu'dan nasıl çıktığını gözler önüne serdi.

Müze, Yalvaç ve çevresinden, kazı ve araştırmalarda çıkan eserlerin sergilendiği güzel bir sanat merkezi. Müzenin girişinde birbirinden estetik kabartma eserler var.

Müzenin salonlarında Prehistorik Döneme tarihlenen eserlerin büyülü havasına kapılırsınız. Roma Dönem'i lahitlerinde farklı bir açı yakalamaya çalışırsınız. Afrodit heykelciği, Tanrı Pan ve Men heykellerinde bir devrin İnancını görürsünüz.

Meryem Ana, Hz. İsa ve meleklerin tasvir edildiği sedeften yapılmış bir eser, müzenin en nadide eserleri arasındadır.

1911-1922 yılları arasında Men Kutsal Alanında, 1913-1924 yıllarında ise Pisidia antik kentinde, Michigan Üniversitesi tarafından yapılan kazılarda çıkartılan mimari bloklar ve heykeller, 1920'li yıllarda ortaokul bahçesinde koruma altına alınmış, müzeciliğin ilk temeli okul bahçesinde atılmıştır. Her gecen gün sayıları artan eserler ve buluntular, 1947'de bir depoda muhafaza edilmiştir. 1953'de İlçe kütüphanesinde eserler için bir salon tahsis edilmiş, 1958 yılına kadar eserler burada koruma altına alınmıştır. Müze 1959 yılında Belediyeye it bir binaya taşınmış, 1965 yılına kadar burada kalmıştır.

Yalvaç'ın kültürel zenginliğinin farkına varan, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Hükümet Caddesi üzerinde 1963'de bir müze yapımına karar verdi.

Müze binası 1965 yılında tamamlandı, 9 Eylül 1866 günü ulusal kültürün ve halkın hizmetine açıldı. Yalvaç Müzesi 1975 yılına kadar memurluk, daha sonra müdürlük haline gelmiştir. Pisidia Antik Kenti'ndeki kazılar sonucu, elde edilen eserlerin çokluğu yüzünden 1988 yılında müzede yeni düzenlemeler, depolar yapılmış, kapalı salonlarda tüm vitrinler yeniden yenilenmiştir. Çağdaş müzecilik anlayışıyla yenilenen Müze 16 Ağustos 2000 tarihinde halkın hizmetine sunulmuştur.

Prehistorik Eserler Salonunda ise, Yalvaç çevresinden ve kazılarda elde edilen küçük eserler ile vatandaşlar tarafından bulunup müzeye teslim edilen eserler teşhir edilmektedir.