Sözün Bittiği Yer…

O hamile, itfaiye eri onu az önce yangından kurtarmış ve onu bahçeye bırakmış, isine devam etmiş, yangın söndükten sonra ise soluklanmak üzere oturmuş.
Bu fotoğrafı çeken yerel bir gazeteci, Köpeğin uzaktan itfaiye erine bakmakta olduğunu fark ediyor, daha sonra köpek, az önce kendisini ve yavrularını kurtarmış olan yorgun itfaiye erine yaklaşıyor, gazeteci onun ne yapacağını merak ederek kamerasını hazırlıyor ve deklanşöre bastığı anda… Öpücük…
İnsanlar hayvanların duygusuz , düşüncesiz olduğunu düşünür.Bu ön yargılarıyla havlamaları , tırmalamalarını, gösterdikleri tepkileri saldırma olarak değerlendirirler . Hemen cezalandırma yoluna gidip farklı bir türden olmasından başka suçu olmayan bir canlının yaşamını sona erdirecek yollara başvururlar. Ama bilinçli ama farkında olmadan….
Halbuki onlar da acı duyar, sevinir, özlem çeker, çocuğunu korumak için her türlü silahını kullanır, kendisi aç olsa da bulabildiği yiyeceği yavrusuna götürür,yavrularına nasıl avlanacağını, yiyecek bulmayı öğretir, onlar da yavrularını hayata hazırlar , onlar da şeker hastası, kanser, grip olur, alet kullanır, düşünür, plan yapar.
Birkaç saniyeliğine empati kurmaya çalışalım. Ama önce Kadıköy Şifa Hastanesi’nden Uzman Psikolojik Danışman ve Psikolog Yaprak Veziroğlu’nun ; empati kurmanın ne demek olduğu, çocuklara empati kurmayı öğretmenin önemine ve nasıl olduğuna ilişkin verdiği bilgilere bakalım.
Empati nedir?

Başkasının benden farklı olduğunu bilmek,
Başkasının benden farklı düşünebileceğini ve hissedebileceğini anlamak,
Mutluluk, şaşkınlık, öfke, hayal kırıklığı, üzüntü gibi duyguların farkında olmak,
Birinin yaşadığı olay sırasında kendini onun yerine koyup ne hissederdi diye düşünebilmek, böylece diğer kişinin ne hissedebileceğini anlamak,
Karşısındaki kişiyi rahatlatabilmek için onun neye ihtiyacı olduğunu tahmin edip buna uygun davranışta bulunabilmektir.
Nasıl gelişir?
Empatinin temeli hayatın ilk yıllarında atılır. Annenin çocuğuna gösterdiği şefkatli ve sevgi dolu ilgi, çocuğun da çevresine şefkat ve ilgi göstermesini sağlar. Bebeğini düşünen, ihtiyaçlarını karşılayan anne onun sadece ruhen değil, zihinsel olarak da gelişmesini sağlar. “Sağ beyin” olarak adlandırılan beyin bölgemiz, empatiden sorumludur. Bebeğin yaşamının ilk yılı, sağ beynin gelişimi için kritik zamandır. İlk yılda değerli olduğunu hisseden, annesinin onu hep seveceğine ve koruyacağına güvenen bebekler, bu sevgiyi ve değeri çevresindekilere de gösterir. Acıma, vicdan, merhamet duygularının temeli böylece atılır.
Sayın Yaprak Veziroğlu nasıl yardımcı olunacağını da belirtmiş.
Çocuğunuza empati gösterin. Başkalarının ne hissettiğini ona söyleyin.Empati nasıl gösterilir, öncülük edin. Duygularla ilgili farkındalığını geliştirin. Ona farklı duyguların anlatan yüz ifadeleri gösterin, hikâyeler okuyun. Kendi ilişkilerinizde çevrenizdekilere empati göstererek örnek olun. Kendinin farkına varmasına yardımcı olun. Kızgınlık, üzüntü gibi kötü duyguları yaşamasına izin verin. Çünkü bu duygular da hayatın bir parçasıdır ve onlarla baş etmeyi de çocuğunuza öğretmeniz gerekir. Onu hep mutlu etmeye çalışırsanız zor duyguları kontrol etmeyi öğrenemez. Kızgın bir arkadaşının ne hissettiğini anlayamaz. Sevdiği bir çizgi filmi izlemesini istemiyorsanız televizyonu kapattığınız zaman ne hissettiğini anladığınızı ona söyleyin. “Biliyorum ki filmi kapatmama kızdın. Seni anlıyorum ama bunu izlemeni de istemiyorum. Sakinleşince seninle birlikte sevdiğin lego oyununu oynayabiliriz.” Gün içinde arkadaşlarıyla yaşadığı paylaşamama sorunlarını sonradan oyunlarda konu edin. Örneğin o gün arkadaşının elinden oyuncağı çekip onu ağlattıysa, oyunda rol değiştirerek onu ağlayan çocuğun yerine koyun. Oyunda olayı tekrar canlandırıp ne hissettiğini anlattırın. Doğru davranışı bulmasını sağlayın. “Özür dilerim” demesi için çocuğunuzu zorlamayın. Önemli olan bu sözleri kullanması değil, yanlış yaptığını anlamasıdır. “Görüyor musun, onun yerini kaptığın için Ece nasıl da ağlıyor. Çok üzülmüş.” Böylece davranışının sonuçlarını anlamasını sağlarsınız. Empatinin gelişmesi zamanla ve yavaş yavaş olur. (Kadıköy Gazetesi)
Bugün kedilerin, köpeklerin sosyal yaşamları olduğu bilimsel olarak saptanmıştır. Duygu ve düşünce de taşıdıklarına göre empatiyi insandan farklı bir canlı üzerinde de kurabiliriz.
Zor bela bulduğunuz yemeğinize yaklaşan bir el gördüğünüzde ne yaparsınız ?
Yabancı, kalabalık bir ortamda çekingen, ürkmüş bir halde yolunuzu bulmaya çalışırken birisi size el, kol , ayak hareketleriyle , lisanını anlamadığınız ama şiddet dolu yüksek tonla bağırsa ne yaparsınız?
Daha önce yavrularınızı doğurduğunuz, yetiştirdiğiniz yuvanız olan yeri parselleyip göklere uzanan , beton , sizin içeriye girmenize imkanı olmayan ve izin verilmeyen bir mekan haline gelse ne yaparsınız?
Doğum sancılarınız tutmuş , beton devler arasında sığınacak , yavrularınızı koruyacak bir yer bulmuşsunuz. Sizi taşlarla kovalayıp yavrularınızı toplayıp götürseler ne yaparsınız?
Hiç kimseye bir zararınız yok ve size doğal olarak verilmiş yeteneklerle görevinizi yerine getirirken canınız yakılarak apar topar yaşadığınız yerden koparılıp teller ardına kapatılır da yaşamınızın seyri birilerinin merhametine kalırsa ne olursunuz ?
Bu örnek sorular uzar gider. Bu arada “siz de empati yapın. Bizim yerimize koyun kendinizi. Korkuruyorum var mı ötesi” diyenler olacaktır. Mademki aklımızla ve yüce varlık olmakla övünüyoruz bunu lafla, kelimelerle değil davranışlarımızla ıspatlamalıyız. Bir başka canlıya zarar vermeye sebep olacak bireysel davranışlarımızla, düşüncelerimizle baş edebildiğimiz sürece övünmeyi hak edebiliriz.
Maalesef öğretiler sevgi, merhamet, iyilik duygularının yerleşme ve yetişmesi yönünde değil. Sakin, kimseye zararı olmayan köpekleri besleyen böylece hem yasal hem de vicdani görevini yerine getiren komşusunu durmadan şikayet eden bir velinin sonuç alamayınca çocuğuna yazdırdığı dilekçeye şahit olunca beynimde empati, bencillik, eğitim, gelecek, erdem, insanlık kavramları ile nasıl ?, niçin ? soruları uçuştu. Aklıma, tiyatroda kavga eden, oyun bahçelerindeki oyuncakları kıran, kapı zillerini çalıp kaçan, zemin balkonlara çöpünü atan, uyuyan hayvanı tekmeyle havaya uçuran, kedi gördüğünde çığlık çığlığa aşırı tepkiyle bağıran, otomobilleri çizen, duvarlara çıkmayan boyalarla yazılar yazan İLKÖĞRETİM çocukları geldi.
Acaba akıntıya kürek mi çekiyoruz ?
Sevgi ve saygılarımızla,
Reyhan Elbirliler
HAKDEM