Selçuk Su Kemerleri * Haydar Aksakal

13.01.2014 / 00:00

İnsanlar, yerleşik düzene geçtiklerinde, yaşamları için önce suyu düşünmüş, su kaynaklarının bulunduğu yerlere, göl kenarlarına ve akarsuların geçtiği vadilere yerleşmeyi düşlemiş, çoğu da dağların ve tepelerin bulunduğu araziye yerleşmişlerdir.

Su, her zaman için hayati önem taşımıştır. Su gereksimi için kuyular açılmış, sarnıçlar yapılmış, uzak kaynaklardan su kemerleri ile yerleşim yerlerine su taşınmıştır.

Efes Antik Kenti'nde ki, kazılarda çeşmeler, evlere su sağlayan kanallar ortaya çıkarıldı. İlk dönemde, kenttin su ihtiyacı kuyu ve sarnıçlardan temin edilmiş. Kent büyüdükçe, suya daha çok ihtiyaç duyuldu. Sonraki dönemlerde, Kuşadası'nın güneyinde bulunan Değirmendere ve Kaltepe'deki su kaynaklarından Efes Kenti'ne su getirildi.

Efes Kenti'nin ekonomisi, kentleşmesi, kültürü geliştikçe, tüccarlar ve batı Anadolu'da yaşayan insanlar buraya yerleşti. Su her zaman ki gibi yetmiyordu. Kente 10 km uzaklıkta, İzmir yolu üzerinde bulunan Pranga Suyu, kayalara oyulmuş kanallar, taş duvarlardan yapılan teraslar, kesme taş ve tuğladan yapılmış kemerler üzerinden kente getirildi, Ayasuluk tepesine kadar ulaştırıldı.

İzmir'in güneyinde, İzmir-Aydın karayolu üzerinde bulunan Selçuk İlçesi, demiryolu ve havayolu ile ulaşılabilen tarihi ve turistik bir ilçedir. Ülkemizin tarih ve kültüründe önemli bir konumdadır. En çok turisti, çevre limanlara demirleyen gemilerden alır.

Kentte seçkin bir yere sahip olan Efes Müzesi, Efes Antik Kenti, St. Jean Kilisesi, Tarihi Su Kemerleri ve Vatikan tarafından Hac merkezi kabul edilen, Selçuk İlçesi'ne 9 km uzaklıkta, Aladağ eteklerinde bulunan Meryem Ana Evi başta olmak üzere, sahip olduğu kültür varlıklarıyla Dünya çapında seçkin bir yere sahiptir.

Ayasuluk tepesi, antik dönemde önemli bir yerleşim yeriydi. Luvi krallığının başkenti Aspava bu tepeye ve etrafına kurulmuştu. Luviler, MÖ 16 ve 13. yüzyıl arasında Anadolu'nun büyük bir kısmına hâkimdi. Karabel'de, kayalar üzerine rölyefi çizilen Büyük Kral Tarhuntadaru döneminde, Luvi Krallığı Anadolu'da en geniş sınırlara ulaşmıştı.

Son yıllarda yapılan arkeolojik araştırma ve kazılarla Selçuk'ta ilk yerleşimin günümüzden 8.000 yıl öncesine gittiği söylenmektedir.

Selçuk İlçesi'nde bulunan ve Ayasuluk tepesine de ulaşan tarihi su kemerlerinde çatlaklar ve kırılmalar oluşmaya başladı. Kesme taş ve tuğladan yapılmış, yuvarlak kemerler ile birbirine bağlanmış, üzerinde suyolu bulunan kemerli köprüler günümüze kadar geldi. Su kemerleri, su taşımak amacıyla Efesli ustalar tarafından inşa edilen sutaşıma sistemidir.

Selçuk İlçesi'nde, istasyon civarında sağlam kalmış olan Bizans su kemerleri, Şirince Boğazı'na doğru devam etmekte, kuzeye doğru yönelmektedir. Oldukça uzun olan Suyolu, Dağların yamaçlarını dolaşarak ilçeye gelmektedir. Belevi Mezar Anıtı'nın basamaklarında görülen su kanalı izleri de bu sistemin bir parçasıdır.

Su kemerleri, Bizans döneminde, Saint- Jean Kilisesi'ne su temin etmek için inşa edildi. Belevi ile Selçuk arasında bulunan Pranga'nın doğusunda ki su kaynaklarından sağlanan içme suyu, Ayasuluk Tepesi'nde bulunan yivli sütunlu, kemerli, tonozlu büyük su deposu, sarnıçlar, St. Jean Kilisesi ve Bizans yerleşimine 15 metre yüksekliğinde, 124 ayaktan oluşan su kemerleriyle getiriliyordu.

2009 yılında, İstasyon meydanından Ayasuluk Tepesi'ne kadar uzanan su kemerlerine ait 14 ayağın derz ve tuğla onarımı, ayaklar arasındaki su kemeri bağlantıları Selçuk Belediyesi tarafından tamamlandı.

Su kemerleri üzerinde yuva yapan, ilçenin sembolü haline gelen leylek yuvalarının korunması da utulmadı. Su kemerlerinin onarımı sırasında leylek rahatsız edilmedi, tamirat ve bakım ayakların alt kısmında devam etti, leyleklerin göçünden sonra da çalışmalara hız verildi.

Arkeologlar, su kemerlerinin doğal afetler, çevredeki yıkım ve trafikten zarar gördüğünü söylüyor. Selçuk İlçesi'nde bulunan su kemerleri, Anadolu'nun kültür mirasıdır. Devletin, yerel ve resmi yöneticilerin sahip çıkması gerekiyor.

Selçuk Belediye Başkanı Vefa Ülgür, “Bu aksta süre gelen tarihi su kemerlerinin onarım ve yenilenmesi, şu ana kadar yaptığımız ve yapacağımız dönüşüm ve yenileme çalışmaları için büyük önem taşımaktadır. Tarihini yaşatan, çağdaş bir kent oluşturmak amacıyla 3 yılı aşkın zamandır sürdürdüğümüz çalışmalarla tarihi mirasımız olan yapıların yenilenip yaşatılması ve korunmasını amaçlıyoruz” dedi.

Ülgür, “Selçuk'un sahip olduğu tarihi zenginliklerin korunması için Efes Antik Tiyatro'nun restorasyonu ile Ayasuluk Kalesi kazı ve yenileme çalışmalarına, eleman ve malzeme desteği sağladıklarını da bildirdi.”