LÜLEBURGAZ'DA KEPİR IŞIĞINI ARAMAK Kemal Kocabaş

Kepir'li öğrenci İlyas Özcan'ın yazdığı Kepirtepe Köy Enstitüsü marşı Yaslanıp bozkırın yanık bağrına /Gücünden hız verdi, Kepir yarına /Kavuştu çift motor sedalarına /Gövdeye can geldi, cılız kollara /Adımız, andımız Kepirliyiz biz /Ülkümüz köy yolu, geri dönmeyiz? dizelerinde oluşuyor. Okula atf edilen anlam, coşku ve aidiyet adına çok değerli? Günümüzde bir okula dair marş var mı? Bilmiyorum? 13 Nisan 2013 Cumartesi günü Lüleburgaz?da ?Trakya?daki Işık Kepirtepe Köy Enstitüsü? başlıklı bir sempozyumda olacağız. Sempozyumu Lüleburgaz Belediyesi ve YKKED-Lüleburgaz şubesi düzenliyor. Dört oturumluk sempozyumda sunulacak bildiriler de kitaplaştırıldı. Köy Enstitülerinin 73. kuruluş yılı anısına düzenlenen bu sempozyum Cumhuriyet Eğitim Devriminin çok önemli kazanımı olan Köy Enstitülerini yeniden anlamak bakımından önemli. Köy Enstitüleri sadece öğretmen, sağlıkçı yetiştiren eğitim kurumları değildi. Bir toplumsal dönüşüm merkeziydi. Ülke insanının düşünme, çalışma ve öğrenme sistematiğini tümüyle değiştiren özgün eğitim kurumlarıydı. Yoksul halk çocuklarına eğitim kapılarını açan, onları kitapla, iş, üretim ve demokratik kültürle buluşturan, okulsuz-öğretmensiz köylere gönderen yeni, ilerici devinimin adıydı. Köy Enstitüleri çok boyutlu, sanatla barışık, özgüveni yüksek, doğayı dönüştürmeyi hedeflemiş, köyünün sorunlarını çok iyi tanıyan, köyü köyün kendi çocuklarıyla dönüştürmeyi hedefleyen Cumhuriyet projesiydi. Köy Enstitülerinin ?iş içinde, iş aracılığıyla eğitim? modeli, enstitüye öğrenci alma yöntemi, yakın enstitü çevresine karşı geliştirdiği eğitsel-kültürel-toplumsal sorumluluk duyarlılığı, öğrencilerine kattığı değerler, halk kültürü kazanımlarını eğitim dizgesine katması, demokratik, laik, parasız yatılı, karma eğitim uygulamalarıyla, Yücel?in ifadeleriyle ?bize özgü ve benzersiz? eğitim kurumlarıydı. Tonguç?un ifadeleriyle de ?korkuları yenmenin? destanıydı. Köy Enstitüleri iyiden, güzelden, emekten ve insandan yana olmanın vicdanıydı. 2013 Türkiyesi Köy Enstitülerini aşamamıştır. Günümüz eğitim fakülteleri lisans düzeyinde eğitim vermelerine karşın mezunlarının niteliği ve toplumsal sorumluluk duyarlılığı anlamında Köy Enstitülerinin çok uzağındadır. O nedenle eğitime yönelik özgür, üretici, demokratik bilimsel kültürle donatılmış bireyler yetiştirmeyi hedefleyenlerin beyninde, yüreğinde Köy Enstitüleri yaşamaya, esin kaynağı olmaya ve günümüze ışık olmaya devam edecektir. Köy Enstitülerine giden süreçte son adım Köy Öğretmen Okullarıdır. Köy çocuklarının alınacağı bu okullarda 4. ve 5. sınıflardan bir ilkokul bölümü, ortaokul öğretim programının ekleneceği, tarım ve sanat derslerinin yapılacağı bir orta bölüm, kooperatifçilik, ve köy katipliği öğretmenliği bölümü bulunacaktır ve okula köy çocukları alınacaktır. Kızılçullu ve Çifteler Köy Öğretmen Okulları 30 Ekim 1937 tarihinde resmen açılır. 1937 yılının Nisan ayında Edirne-Karaağaç Eğitmen Kursu Tonguç?un yakın çalışma arkadaşı Ferit Oğuzbayır tarafından kurulur ve bu ilk kurs Eylül sonunda tamamlanır. Trakya Köy Öğretmen Okulu 14 Kasım 1938 tarihinde Eğitmen Kursunun yapıldığı Edirne-Karaağaç?taki Astsubay Okulunda resmen açılır. Savaş yıllarıdır. Naziler Balkanlara doğru yol almaktadır. Kısa bir süre sonra Köy Öğretmen Okulu Alpullu?daki bir okula taşınır. Altı ay sonra da Lüleburgaz?daki Atatürk İlkokuluna taşınacaktır. Buradan da yaklaşık beş kilometre ötedeki Kepirtepe?ye taşınacak ve 1939?a ilk yapıların temelleri atılacaktır. Kepir İmecesi başlamıştır. 20.10.1940 tarihinde Trakya ve Marmara?da sıkıyönetim ilan edilir. Alman orduları 3 Mart 1941?de Bulgaristan?a girerler. Trakya boşaltılmaktadır. Kepirliler yine göç yollarındadır. Bu kez yolculuk Ankara?nın doğusunda, 32 kilometre ötedeki Hasanoğlan köyüdür. Tonguç, müdür Nejat İdil?e yazdığı mektupta bir öğretmen başkanlığında 3. sınıf öğrencileri ve çadırların yola çıkmasını isteyerek ??Sizin enstitünün talebesi ile en mühim eşyasını Ankara civarında bir köyde yeni açılacak bir Köy Enstitüsüne nakletmeye karar verdik. Resmi emrini de şimdi yazıyoruz. Bu köyde şimdilik üç dershaneli bir okul binası vardır. İçecek, kullanılacak suyu boldur. Arazi sulak yerlerdedir. Çadırları kuracağız. Mevcut binaya ilk hamlede baraka şeklinde bir şeyler ilave ederek orada yerleşmeye ve yeni binalar yapmaya çalışacağız. Köy, Kayseri yolu üzerinde ve tren hattı üstündedir. Lalahan istasyonu ile Küçükyozgat arasında Hasanoğlan adlı bir köy?? ifadeleriyle süreci yönetmektedir. Bir süre sonra da 2. sınıf öğrencileri gelecektir. Müdür Nejat İdil Kepir?de kalarak su sorununu çözmek için artezyen çalışmalarına devam edecektir. Kepirliler 18.4.1941 tarihinde Ankara garında Tonguç tarafından karşılanır. Dört kafileyle Hasanoğlan?a gelen öğrenci sayısı 22?si kız 266?dır. Dördüncü kafileyle gelen Kepirli Recep Bulut o günleri ?Nisan başında bir gün sıra gelip bize dayandı. Müdürümüz ve kalan öğretmenlerimiz toprak kesilmişti sanki? Bizler de anadan babadan ayrılan dilsiz kuzular gibiydik. İçimizde olanları kimse bilemez? Trakya topraklarında pek az da olsa karasaban görmüştük ama, kağnı arabalarını, toprak damlı evleri ilk kez görüyorduk, her taraf çırılçıplak, sessiz ve bomboştu? diyerek anlatır. 10 Temmuz 1941 günü sabahı Hasanoğlan?da yeni bir enstitünün ilk çapasını Kepirliler vururlar. Hasanoğlan köylülerinin ?Kepir?in Bebeleri? adını verdiği halk çocukları Hasanoğlan kuruluş imecesinin kahramanları olmuştur. Tonguç, Kepirtepeliler ile bir toplantı yapar ve ?Dünya bu durumda iken sizler en insanca bir savaşın kahramanlarsınız? diyerek onları selamlar. Kepirliler sekiz ay boyunca Hasanoğlan?da kalarak imecede onurla yerlerini alırlar. Kepirli öğrenciler 10 Şubat 1942 tarihinde Kepirtepe Köy Enstitüsüne dönerler.

Kepirtepe Köy Enstitüsü ilk mezunlarını 1942-1943 öğretim yılında verir. 1954 Ocak ayında çıkan yasa ile okulun adı ?Kepirtepe İlköğretmen Okulu? olur. 1975? ten beri önce Öğretmen lisesi, sonra Anadolu Öğretmen Lisesi olarak işlevini sürdürmektedir. Kepirtepe Köy Enstitüsü kurucu müdürü Nejat İdil?dir. Sonra sırasıyla İhsan Kalabay, Halit Ağanoğlu, İshak Toker, Cemil Sirel Kepirtepe Köy Enstitüsü müdürlüklerinde bulunmuşlardır. Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil ve Fikret Madaralı da Kepir?de öğretmenlik yapmışlardır. Kepirtepe Köy Enstitüsü?nün kurulduğu yer çorak, susuz bir alandır. Adını da oradan alır. Tonguç?un kurucu müdürle yaptığı tüm yazışmalarda Kepir?in su sorununun çözümüne yönelik arayışlar öne çıkar. Tonguç?un 9.4.1941 tarihli mektubunda ?Kepirtepe?de artezyen faaliyetlerine son hadde kadar devam edilecek. O işi de hemen başlatırsın. Bir öğretmen, lüzumu kadar memur ve müstahdeminle birlikte bu işe nezaret edecektir? diyerek, Kepir?in su sorunun çözümü için yapılacakları yazar. Tonguç bir orkestra şefi gibi süreci yönetmektedir. Yaklaşık iki ay sonra Tonguç?tan Nejat İdil?e 25.6.1941 tarihli yeni bir mektup gelir. Bu mektupta İdil?den gelen olumlu haberlerin izleri görülür. Doğaya karşı savaşta umut vardır. Tonguç mektubunda ?Artezyen işi hakkında verdiğin malumat bizi hayli sevindirdi? Bizim dileğimiz ne yaparsan yap şu suyu çıkartmandır? Oradaki mesaine tekrar teşekkür eder, çok çok gözlerinden öperim, başarılar dilerim? denilmektedir. 9.7.1941 tarihli mektup bir başarıdan duyulan sevincin mektubudur. Tonguç, Nejat İdil?e ?Kardeşim Nejat, Artezyen işini bildiren tele çok sevindik. Tebrik ederim. Tabiatla çarpışa çarpışa ondan bir nimet koparabilmek hakiki kahramanlıktır. Bu işe emek verenlerin hepsine çok çok teşekkürler? Çok çok gözlerini öperim? diyerek Kepir?in su sorununun çözümlenmesi nedeniyle duyduğu sevinci mektubuna taşır. Kepir?in su süreci çözülmüştür. Nejat İdil Kepir?den ayrılmış, müdürlüğe İhsan Kalabay atanmıştır. Bu kez devrede Milli Eğitim Bakanı Hasan-Ali Yücel vardır. 31 Ocak 1944 tarihli ve 258 sayılı Tebliğler Dergisinde İlköğretim Umum Müdürlüğüne başlıklı bir yazı yayımlanır. Metin aynen şöyledir: ?Kepirtepe Köy Enstitüsü Müdürlüğüne-Lüleburgaz? Enstitünüzün güneydoğusundaki iki artezyen kuyusuna 4274 sayılı kanunun 31. maddesinin 3. fıkrası gereğince bu kuyuların açılmasında büyük emek ve şahsi gayreti görülen eski müdür Nejat İdil?in adı verilerek ?İDİL SUYU? denilmesi uygun görülmüştür. Maarif Vekili Hasan-Ali Yücel? Bu belge emeğe duyulan saygının, değerbilirliğin bir ifadesidir. Cumhuriyet Eğitim Devriminin doğası da budur. Eğitimin piyasalaştığı, laik ve bilimsel doğasını yitirdiği bir dönemde iş, emek, inanç ve aydınlık bir Türkiye tutkusu olan Köy Enstitüleri aydınlık bir kazanım olarak belleklerimizde yaşıyor?73. Yıl Kutlu Olsun?