Kir ve Nem

kir, nemdi
buz gibi kahırdı yüzün
içimde ters asılmış bir afişle
aranırken gözlerin, anlatamadıklarımdan
arttırdığım bir mektupla aynaya sardığım
sonsuz monolog, ıslanarak unuttuğum
ağrılarıma çöken arsız bir ikindiyle
hava kararmadan eve döndü -nihayet-
yırtık kalbine çengelli iğne diye
tutturduğum çocukluğum.
buz gibi intihardı işte
gözlerinin gümüş kurşunuyla vuruldu
usulca açılan ağzından içime inen kurt
yalnızca gözlerinin…
ki yalnızca zehirli emzik, ağladıkça
dudaklarından utanarak yutkunduğum
yaralarıma sürdüğüm kanayarak
eriyen merhem
her defasında yerine biraz daha
tütün koyduğum
kir, nemdi
ne var ki infazdı yüzün
terk diye başlayan bir yangında
kaybolan kimsesiz tayların
uğurlu nalları gibi
buz
buz ul
buzdan hançer gibi
sonu yazılmamış bir dramdan kaçarken
ölü bulunan palyaçonun
son repliği
kir ve nem