Kadına Yönelik Şiddet Mecliste

TBMM Başkanvekilinin kadın seçilmesine sevinmiştik.TBMM Başkanvekili Sayın Güldal MUMCU’nun ben bu görevi layıkı ile yerine getirdiğini ve o makama çok yakıştığını düşünenlerdenim.Her şeyden evvel bu makama bir kadının oturması önemlidir ve siyasetimizde özlediğimiz ve uzak kaldığımız bir görüntüdür bu.Kısacası Mecliste kadınlarımızın bu makamda yer alması oldukça yenidir.Sayın Güldal Mumcu da siyaset hayatında yenidir.Meclisin kaba saba davranış usullerine alışık değildir.İncir çekir-değini doldurmayacak nedenlerden koca koca milletvekillerinin kafa kol bacak ve türlü usullerle birbir-lerine bağırıp çağırması ve ağız dalaşına girmeleri erkek milletvekilleri için olağan sayılsa da kadın mil-letvekilleri için kavranması şimdilik zor bir durumdur.Zira ne zaman sayıları artıp siyaset sahasında er-kekler kadar pişecek kadar uzun süre siyaset yaparlarsa o zaman Meclis oturumlarını yönetmekte da-ha usta olacaklar.Sonuç olarak kadınlarımız siyasette maalesef ki erkekler kadar tecrübeli olmayabilir-ler ve bunun nedeni Meclisimize de hakim olan ERKEK EGEMEN ZİHNİYETİMİZDİR.
* * *
Olay Mecliste MHP’li eski bir bakanın başbakana yaptığı peygamber benzetmesinden çıkmıştır ve
takdir edersiniz ki dünyanın en tecrübeli oturum başkanını getiriniz yine de böyle hassas bir konu
ile kaynamaya başlamış milletvekillerini aklıselime davet edip de yönetemez.Şimdiye kadar Meclis’te ne kavgalar oldu, hiçbir zaman çıkan kavganın tek sorumlusu Meclis oturumunu yöneten Meclis Baş-kanıdır gibi suçlanarak “iyi yönetemiyorsunuz, partinizin militanı gibi hareket ediyorsunuz” denilerek odasına izinsiz girilmiş, hakarete varabilecek sözlerle üzerine gidilmiş ve küçük düşürülmeye çalışılmış mıdır acaba?Doğrusu pek sanmıyorum.
* * *
“Basit bir konuda oturumun uzadığını gördüm, gidip de kendisini ikaz edeyim” diyor Sayın Arınç, ama
insaf bu nasıl bir ikazdır!Bunun adı resmen “kadına yönelik şiddettir!” Uzun yıllardır “kadına yönelik şiddetle ilgili çalışmalar yapan ve bu köşede de bu konuya sık sık değinen biri olarak bu ayrımı yapa-
bilmem hiç de zor olmadı.Sayın Mumcu’nun yerinde bir erkek olsaydı Sayın Arınç bu hareketi eminim
kolay kolay yapamazdı.Zaten Sayın Mumcu ‘da fırsatını bulsa fiziksel şiddet uygulayabilecek durum-
daydı açıklamasını yaparak uygulanmaya kalkışılan şiddetin boyutu hakkında bize bir fikir verebilmiş-
tir.Bu da Sayın Arınç’ın bizzat Sayın Başbakan tarafından üzerinde önemle durulması istenen “Kadına
Karşı Şiddeti Önleme Genelgesi’nden haberinin olmadığını gösteriyor.Zira Genelgeyi en başta ve en yüce makamda bizzat kendisi ihlal ediyor.
* * *
Ne var ki, şiddetin iliklerine kadar işlediği bir toplumda, kadına yönelik şiddetin en yüce makama yani
Yüce Meclise kadar tırmanması yani orada bile görülmesi beni pek de şaşırtmadı.Olağan karşıladığım-
dan değil ama şiddetin boyutlarından haberdar olduğumdan olsa gerek bu.Sayın Arınç’ın olaydan son-
ra takındığı tavır ve kullandığı sözler de “kadına yönelik şiddetin diğer boyutlarını içeriyor.Örneğin di-
yor ki “”Dünkü olayların sorumlusu şüphesiz Meclis'i yöneten başkan ve başkanvekilidir.”Bu
söz gerçekten çok büyük bir haksızlık gibi geldi bana…Milletvekillerinin hiç suçu yok öyle mi?
Devam ediyoruz; ”Sayın Meral Akşener'in yönetim tarzı çok daha adil ve tarafsızdır. Kendisini Meral Akşener gibi yönetmeye davet ediyorum.”Bir kadını eleştirirken başka bir kadınla kıyasla-
yarak küçük düşürmeye çalışmak kadına yönelik şiddetin açık örneği…
Şu söze bakalım; Sayın başkan diyor ki, 'Yürütme yasamaya müdahale ediyor. Bana talimat verdi.' Ben hükümetin bir üyesiyim. Ama bir milletvekili olarak eleştirimi yaptım. Hükümet üyesi olarak gitmedim. Şikayetçiyim dedim, şikayetimi ilettim. Davranışım yürütmenin yasamaya bir müdahalesi olarak değerlendirilemez. Kötü bir saptırmadır. Herhalde birisi bu aklı verdi ona.”
Bu sözde de Güldal Mumcu, Sayın Arınç’ın davranışını değerlendirme yeteneğine sahip olamayacak kadar akıl yoksunu varsayılarak, birinden akıl aldı deniyor ki şiddet unsuru açıkça okunuyor.
Bir sözü daha var ki gerçekten söylenmesi büyük talihsizlik keşke hiç söylenmeseydi;”Anayasa'nın 94. maddesinde, Meclis başkanvekillerinin üyesi bulunduğu siyasi partinin Meclis içi ve dışın-
daki faaliyetlere katılamaz deniyor. Ancak Sayın Mumcu her salı partisinin Meclis grup toplantı-sında birinci sıradadır. Baykal'a yakın olma gayreti içindedir. Baykal kürsüde esip gürlerken Sayın Mumcu birinci sıradan alkışlamaktadır. O nedenle kendisinden tarafsız yönetim beklemek mümkün değildir.” Buradaki eleştiri de Sayın Arınç’ı haklı çıkarmadığı gibi, şiddet unsuru taşıması iti-
barıyla amacını çok aşmış ve Mumcu’yu partisinin başkanının alkışlayıcısı gibi göstermiştir.Haksız bir
ifadedir çünkü aksini düşünürsek hiçbir Meclis Başkanvekili tarafsız olamaz ki…Hepsi kendi Genel Başkanını alkışlıyor sonuçta, Sayın Arınç da alkışlamıştır…
* * *
Sonuç olarak “KADINA YÖNELİK ŞİDDET” Meclisimize kadar girmiştir ve maalesef ki Manisa Milletve-
kili ile girmiştir.En çok üzüldüğüm yön de maalesef budur.Bir de diğer kadın milletvekillerinin susması,
ayrıca da bu konuda genelge yayınlamış olan Sayın Başbakanın susması…Susmak zamanı geçti…