İksir, eskiden hayatı ebedileştirmek, madenleri altına çevirmek gibi olağanüstü etkileri olduğu ileri sürülen hayali sıvıdır. İksirin ne olduğu çağlar boyunca araştırılmıştır. İksir, kana karışan bir sıvının gövdede yayılışı gibi, maden içinde yayılır, onun ana niteliğini değiştirirmiş. Cam ve benzeri cisimleri erittiğinden ancak altın ve gümüş kaplarda saklanabilirmiş. İksirin, insan ömrünü uzatıcı bir nitelik taşıdığı da ileri sürülmüştür.

Aslında iksir, hayali bir sıvı değil; hayati bir sıvıdır. Kan gibi, su gibi, hava gibi en önemli ihtiyacımızdır. İksir, hayatın güzelliğini hatırlatan, bizi hayata bağlayan bir enerjidir. Peki nedir bu enerji? Dostluk, sevgi, güven; kısacası, varlığıyla bize huzur veren her şey…

Hepimiz çeşitli nedenlerden dolayı, zaman zaman hayatın güzelliklerini görmeye ara veririz. Ancak bizim için çok değerli olan bir varlık, adeta bir sihir yapılmışçasına bize yitirdiğimiz enerjiyi geri kazandırır. Ondan öyle pozitif bir enerji alırız ki eskisinden daha güçlü, daha umut dolu, daha mutlu oluruz.

Hiç düşündünüz mü, hayatta size iksir olacak ya da sizin iksir olduğunuz bir kişi var mı? Sizin iksiriniz kim?

Eğer, şu günümüz şartlarında sizi motive edecek böyle bir iksiriniz varsa gerçekten çok şanslısınız. İksirinizin güleryüzü, tatlı dili, izole edilmiş oda misali sırdaşlığı, sürprizleri… O, her şeyin en iyisini, en güzelini sizin için düşünür. İksirinizin kaynağı da sizsinizdir; çünkü bu bağ, karşılıklı etkileşim sonucu oluşur. Bu öyle bir bağdır ki ayrılsanız bile o bağ kopmaz; aksine daha da sağlamlaşır. Eski çağlarda altın kaplarda saklanan iksir, şimdilerde sizin kalbinizdedir. Sizin kalbinizin en özel, en güzel köşesindedir. Size hayat verir, ömrünüzü uzatır. En büyük iksir öncelikle insanın kendisidir; ama o kaynağı da besleyen sizin “hayat iksiriniz”dir.