Güzel Yüzlü Şair * Bedriye Aksakal

05.06.2012 / 00:00
3 Haziran günü, şiirimizin cengaveri olan Nazım Hikmet'in ölüm yıldönümüydü. Ona ayrıca “güzel yüzlü şair” de denirdi. Kendisinin deyişiyle:
“Ben Türk şairi Nazım Hikmet, ben tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibaret? ben hem kendimden bahseden şiirler yazmak istiyorum, hem bir tek insana, hem milyonlara seslenen şiirler.”
Nazım Hikmet 3 Haziran 1963'te Moskova'da öldüğünde, milyonlara seslenen şiirleri, şiir severlerin yüreğinde dolaştı ve dolaşıyor.
Yaşamını “OTOBİYOGRAFİ” şiirinde dile getirir:
“1902'de doğdum
Doğduğum şehre dönmedim bir daha
Geriye dönmeyi sevmem?”
Şair ayrılıkların, hasretin ve sevdanın adamıdır. Türkiye'de şiirleri yasaklandığında, yazıları ve şiirleri kırk dile çevrilerek basıldı.
Türkçemi en güzel şekilde kullanarak, ölümsüz yapıtlar bırakan şairimizin yaşamı hapiste ve memleket özlemiyle geçti.
Onun yaşamında ideolojisi var, şiiri var, aşkları var.
Anne tarafından Polonyalı. Dedeleri Osmanlılar'da paşa. Babası Hikmet Bey, Enver, Talat Paşalar yönetimdeyken “Matbuat Umum Müdürlüğü'nde bulunur. İsmini aldığı dedesi Nazım Paşa, çeşitli illerde valilik yapmış devlet adamı ve ünlü bir şairdir. Mithat Paşa ile vatan şairi Namık Kemal'in yakın dostudur. Aynı zamanda Mevlevi. Annesi Celile Hanım, Türkiye'nin ilk kadın ressamıdır.
Nazım Hikmet, Kurtuluş Savaşı'nda işgalcilerin, işbirlikçilerin birlikte iş yaptıklarını görünce, Kuvayı Milliye'ye katılmak için İstanbul'dan Bolu'ya geçer. Yazdığı Kuvayı Milliye Destanı'nda, işgalcilerle, onların işbirlikçilerini, halkının özgürlük mücadelesini dizelerinde dile getirir.
23 yaşında ünlenen Nazım, gelenekçi Türk şiirinin dışına çıkarak, “Türkçemde yeni bir ses”olur. Yazdığı şiirler yalın bir dille yazılmıştır.
Nazım Hikmet, dört duvar içindeyken ve yurt dışındayken, durmaksızın yazar. Yaşamına giren Vera'ya: “Eninde sonunda Türkiye'de bana ilişkin her şeyi bilmek isteyecekleri bir zaman gelecek. Belli çevrelerin nefreti, politikacıların budalılığı, hatta kimi yazarların kıskançlıkları geçecek, anlamsızlaşacak. Ama çok zaman gerek buna.”
Dünya'nın ve insanlığının sorunlarını dizelerinde dile getiren şair, halkının sorunlarını dünü ve bugünüyle konu eder. İnsanımızı tarihsel ve toplumsal boyutuyla dizelerinde açıklar.

Memleketim
Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve 30 Ağustos.
Kurşun kubbeler, fabrika bacaları
Benim o kendinden bile gizliyerek
Sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir.
Ömrünün son günlerinde yanında bulunan ve çok sevdiği kadın olan Vera'ya da:
Ülkeme dönmek için ölmek zorundayım.”
Nazım Hikmet 3 Haziran 1963 yılında öldü ; ama Nurer Uğurlu'nun dediği gibi:
“Onun yaşamı hiç kuşkusuz, uçsuz bucaksız bir ilkbahardır.”