FİLİSTİN'Lİ ÇOCUKLAR

Koşuyor altı yaşında bir oğlan,
uçurtması geçiyor ağaçlardan
siz de öyle koşmuştunuz bir zaman.
Çocuklara kıymayın efendiler.
Bulutlar adam öldürmesin
Nazım Hikmet
İsrail’in Gazze Şeridine geçtiğimiz haftadan bu yana hava ve sonra kara saldırıları sonucu adeta ölüm yağdırıyor. Beni en çok üzen savunmasız çocukların öldürülmesi oldu. Çünkü Filistinli çocukların ellerinde silah yok, top tüfek yok, kitap kalemleri de yok, çünkü okulları da bombalandı. Onların oyunlarının adı saklambaç ama bizim bildiğimiz oyunlardan değil, İsrail bombalarından mermilerinden kaçarak oynanan saklambaç… Onlar ölüm kalım savaşı içindeler. O topraklarda işlenen dersin adı SAVAŞ ve ÖLÜM. Orada eğitim yok, okul yok, öğretmen yok… Dünya susuyor, çocuklar ölüyor. Dünya çok savaşlar gördü. Savaş ordular arasında olur. Eğer bir ordu sivil halkı saldırıyorsa bunu adı savaş değil katliam olur.Yaser Arafat’ın çocukları, torunları ölüm kalım savaşındayken başka konuları yazmak içimden gelmedi. Saldırılardan bu yana ölen çocuk sayısı 250’yi buldu. İnsanlığın televizyondaki çocuk katliam görüntülerini özellikle de yarı beline kadar toprağa gömülmüş mavi gözlü güzel kızı gördükçe uykuları kaçıyor. Muhammed,İsa,Ahmed…Bu üç isim ve bu üç ismin sahibi üç yavru,onların insanlığı utandıracak görüntüsü ve babalarının dayanılmaz acısı…Resmini göremediğimiz benzer başka acılar..İnsanlığımdan utanıyorum…Dünya insanlığı bu kadar sessiz olmasa İsrail bu kadar cesareti bulamaz diye düşünüyorum.Hele İslam Üniversitesinden sonra BM okuluna yapılan saldırılara ağızlarından bilimi ve eğitimi düşürmeyen aydın çağdaş geçinen kafaların yüzlerine ne kadar faşist maske taktıkları ortaya çıkmış oldu. Onlar için ne yapabiliriz diye hepimiz söyleniyoruz. Ama bakın Filistin’li çocuk bizlere nasıl sesleniyor: Seslerini duyan var mı?

"Sizin yuvanız gibi sımsıcak, benim de yuvam vardı. Siz ne kadar şanslısınız. Rüyalarınız bile şen şakrak; ben ise, rüyamdan bile ağlayarak, gece uykumun arasında uyanıyorum, korkarak! Sımsıcak yuvalarınızda, anneniz, babanız, kardeşiniz, neşeyle yaşıyorsunuz siz. Ya ben nasılım? Zindanlarda sürünen, hayalini bile unuttuğum babam! Kim bilir, nerede? Yaşıyor mu acaba? Nerede buzullar arasında sıkışıp kalan balinaları kurtarmaya çalışanlar? Nerede petrole bulaşan kuşlara üzülüp, ağıtlar yakanlar? Nerede sokak köpeklerine acıyıp, onlara yardıma koşanlar? Bir balina, bir kuş, bir köpek kadar benim de değerim var. Bir kuş, bir balina, bir köpek kadar bana yardıma koşmayanlar! Ben inlerken zulüm altında, ben ezilirken tanklarla, kollarım kırılırken taşlarla, herkes seyirci kalıyorsa buna; utansın bütün insanlık, utansın bütün dünya…"