Uzun Yaşamın Sırrı

Bir bayramı daha geride bıraktık. Bayram mı yaptık, doğal afete mi uğradık, savaş mı yaptık anlayamadım. Acaba bizden başka 3-5 günlük sevinçli günde bu kadar can kaybı veren ülke var mıdır? Ne yazık ki, onca uyarıya ve denetimlere rağmen trafik kazalarının önüne geçilemedi.
Arife gününden bayramın son gününe kadar yollarda toplam 132 kaza meydana geldi. Kazalarda 83 kişi öldü 465 kişi de yaralandı. Kurbanlıkların gazabına uğrayan yaralı kasaplar hariç… Önceki yılların bayram kazalarında ölen ve yaralananların sayısı da bu yıldan farklı değildi. En acısı da Bursa’da durakta bekleyen insanları biçen 22 yaşındaki delikanlının yaptığı ve 4 kişinin öldüğü kazaydı. Hani diyorum ki bir ülke ile 5 gün savaş yapsak bu kadar can kaybı olur muydu acaba! İnsanlar hala anlamadılar mı aşırı hız, hatalı sollama, dikkatsizlik ve uykusuzluğun trafik kazalarına ve sonuçta ölümlere yaralanmalara yol açacağını. Acaba trafik dersinin toplumda hiç etkisi olmadı mı?
Ben de bayramda çoğumuzun yaptığı gibi büyüklerimin yaşadığı Milas’a gidip bayramlarını kutladım, gönüllerini aldım. Uzun zamandır, elini öpüp sohbet etmek istediğim insanların başında da ev komşumuz “Güssün Kadın Teyze” vardı. Milas şivesi ile doğduğumdan bu yana mahallede herkes ona bu isimle seslenir. Faizli parasını yatırdığı bankasında vade bitiminde, bankacıların her arayışlarında hala yaşıyor mu diye sordukları 100 yaşını tamamlamış Güssün Kadın teyzemin tahta kapısını çalıp elini öptüm, bayramını kutladım ve ondan bir kez daha tarih, hayat, sevgi dersi aldım. Hala en son bıraktığım dinçliği ve güler yüzüyle konuştu ben dinledim. Asıl adı Gülsüm Başaran olan bir asırlık komşumuzun hafızası ise benden güçlü desem kesinlikle yalan olmaz. 80’ine merdiven dayamış babam da onun ellerinde büyümüş. Niye anlatıyorum bu asırlık çınarı biliyor musunuz? Belki içinizden yaşayan tek yaşlı kadın bu mu diye geçiriyorsunuzdur. Ülkemizde genelde 70 yaşını geçen yaşlılarımız elden ayaktan düşerler ve onları çocukları bakarlar. Biz bu tür insanlara da bakanı olduğu için şanslı insanlar deriz. Hala yemeğini kendi yapan, bulaşığını, çamaşırını yıkayan, hafızasından hiçbir şey kaybetmeyen, yaşama sımsıkı sarılmış gülücük yüzünden hiç eksik olmayan bu yaşta kaç insan vardır. İşte bunlardan belki ülkemizden tek olanıdır Güssün Kadın Teyze. Peki, hiç perhiz yapıyor musun soruma asla diye cevap vermesi, ben dinçliğimi insanlara sevmeye borçluyum demesi apayrı bir felsefi söylemdi. İşte bunun için önemliydi Güssün Kadın Teyzem. Uzun yaşamın sırrının sevgiye borçluydu. Onu hayatım boyunca hiç sevgisiz ve asık yüzlü görmedim. Tıpkı yukarıda verdiği pozda olduğu gibi…
Demek ki uzun ve sağlıklı yaşamın sırrı ne süt ne yoğurtmuş. Uzun yaşamın sırrı “SEVGİ” imiş. Mütevazı evinde çocukları ve torunlarıyla mutlu yaşam sürdüren Güssün Kadın Teyzem bana bayram hediyesi gibi geldi ve hayat yaşam ve sağlık adına uzun soluklu sohbetimizde çok şey öğretti.
Bugün “ Dünya Özürlüler Günü”nü kutluyoruz. En büyük özür akıl özrüdür. Bedensel özürlü olabiliriz ama düşünce özürlü, akıl tutulması olmak daha kötüdür. Yaşama da sağlığa da trafik kazalarına da bu gözle bakmalıyız. Bedensel özürlü olmak ayıp değil ama düşünce ve akıl özürlü olmak kayıptır.
Geçmiş bayramınız tekrar kutlu olsun
Gelecek bayramlarımız da kazasız belasız olsun.
Sana da uzun ömürler mahallemizin tarihi Güssün Kadın Teyzem…