Eşrefoğlu Camii ve Beyşehir * Haydar Aksakal

12.01.2015 / 00:00

Akseki'ye gitmek için, Yalvaç, Beyşehir ve Cevizli üzerinden giden oto yolu tercih etmiştik, Eflatunpınar'ı düşlerimizde bırakarak… Beyşehir Gölü'nü izleyerek Beyşehir'e giriyoruz. İlk görmek istediğimiz yer, Eşrefoğlu Camii…

Beyşehir İlçesi, Batı Toros Dağları arasında çukur bir alanda yer alır, coğrafi konumu kente büyük bir avantaj getirmiştir. Beyşehir Gölü, bu çukur alanı kaplamıştır.

Gölün güneydoğusunda, verimli topraklara sahip Beyşehir Ovası uzanır. Düzlük alanlar, bozkırdır. Çevresindeki dağlar, ormanlarla kaplıdır. Toros Dağları, yöreyi bir set gibi Akdeniz'den ayırmıştır.

Doğusunda Konya, kuzeyinde Doğanhisar, kuzeydoğusunda Derbent, kuzeybatısında Şarkîkaraağaç ve Eğirdir, güneyinde ise Seydişehir ve Derebucak ilçeleri yer alır.

Bölge, ilk çağlarda Pisidia krallığı içinde Karallia kenti olarak anılıyordu. Bizans döneminde kentin adı Skleros oldu. Ramsay'a göre: “Biri gölün güneydoğusunda, Trogitis Gölü'ne akan suyun ağzında, diğeri güneybatısında olmak üzere iki kent bulunuyordu.” İkinci kentin, Parlais olduğu söyleniyor.

Depremler ve harplerde yıkılan Karallia, daha sonra Viranşehir ismini aldı. Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubad devrinde, 1240 yılından önce, Üçoklar'ın oluşturduğu Türkmen aşiretleri tarafından yeniden kurulmuş, Beyşehir olarak adı tarihe geçmiştir.

Beyşehir'in 10 km kuzeyinde, deniz seviyesinden 1130 metre yükseklikteki tepenin üzerinde 7500 yıl öncesine tarihlenen Neolitik Çağ Höyüğünde, 80 metre çapında dört kat saptandığı, en çok buluntunun 3. katta ele geçtiği söylenmektedir.

Beyşehir tarihi MÖ 7.000'li yıllara kadar uzanmaktadır.

Konya'nın Beyşehir İlçesi'nde bulunan Beyşehir Gölü, Türkiye'nin en büyük ikinci gölüdür.

Sonbahar ve kışın, sabahın erken saatlerinde sazlıklar üzerine düşen kırağı ile bembeyaz bir görüntüye bürünür. Kışın gölün büyük bir bölümü donar. Göl havzasında, yaşamın ve doğanın bir parçası olan kuşlar, soğuk havada ve buz tutan gölün üzerinde yiyecek arar…

Fotoğraf tutkunları için, gölün kıyıları harika bir platform oluşturur. Limanlarda, buzla esir alınan balıkçı tekneleri, ava çıkacak güneşli günleri bekler. Martılar ve diğer kuşlar, gölün üzerinde görsel manzaralar oluşturuyor.

Beyşehir Gölü'nü fotoğraf karelerine aldıktan sonra, Beyşehir İlçesi'nin İçerişehir Mahallesi'nde bulunan Eşrefoğlu Camisine ulaştık.

Selçuklu Hakanı Sultan Sancar'ın emriyle 1134 yılında inşa edilmiş Eşrefoğlu Camii. Beylikler Devri'nde Eşrefoğlu Süleyman Bey tarafından, 1296-1299 yılları arasında yeniden onarılan, Anadolu'daki ahşap direkli camilerin en büyüğü olan Eşrefoğlu Camii bugünkü halini almıştır.

Eşrefoğlu Camii, 46 ahşap meşe ağacından yapılan sütunlar üzerinde yükselmiştir.

Yüzyıllar boyu, caminin damında biriken kar, çatının üzerindeki boşluktan, caminin ortasında yapılan havuza atılmış, yakılan sobalarla ortalık nemlendirilerek ağaç sütunların çatlaması ve kuruması engellenmiştir.

1965 yılında caminin üstü kapatılarak, bu işleve son verilmiştir.

Caminin Anıtsal Taç Kapısı'ndan girdiğinizde nereye bakacağını şaşırır, bir sanat eseriyle baş başa kalır, onu izlersiniz. 6 metre yüksekliğinde görkemli mihrabı çinilerle kaplıdır. Ceviz ağacından yapılan minberi, oymalı, çatmalı ve tutkalsız olarak yapılmış, düzgün bir şekilde, incelikle çizilen ve oyulan geometrik şekiller ve bitkisel bezemelerle kaplıdır. Minber, Kündekari tekniğiyle yapılmıştır.

Caminin içi tamamen ahşap sütunludur, ahşap tavanında bulunan renkli kalem işi süslemeler, konsollarda kök boyalı motifler ilgi çekicidir.

Cumhuriyet döneminde zaman zaman tamirat görmüştür Konya Beyşehir'deki Eşrefoğlu Camii. Çatı önce kiremitle örtülmüş, daha sonra bakırla kapatılmıştır.Emir Syfettin Süleyman'ın 1301 yılında inşa edilen türbesi ise caminin doğu duvarına bitişiktir.

Beyşehir'de, Eşrefoğlu camii, İsmail Ağa Medresesi, İçeri Şehir Hamamı ve Bedesten gibi birçok eser bulunmaktadır. Zaman tüneline girdiğinizde, 800 yıl önce ortaya konan eserleri yapanların kültür ve sanattaki ustalıklarıyla karşılaşırsınız.