Akseki ve Sarıhacılar Köyü * Haydar Aksakal

19.01.2015 / 00:00

Güneş batmıştı. Akseki İlçesi'ne doğru yol alıyorduk. Toros Dağları'nda, dağlar yarılmış, tüneller açılmış, yeni otobanlar yolculuğu daha kolay hale getiriyordu. Çevizli'de arabamızın gıdasını takviye etmek zorunda kaldık. Sorduğumuzda, 28 km sonra Akseki'ye ulaşırsınız dediler. Otelimize yerleştikten sonra, ilçenin sokak ve caddelerini dolaşmaya başladık. Ortalıkta fazla insan görünmüyordu, teravih namazı vaktiydi…

Kent parkına, Ömer Duruk'un anıt heykelini görmeye gittik. Duruk, Akseki'nin çocuğu, orada doğmuş. Konya ve İstanbul'da ticarete atılmış, başarıyı yakalayarak zirveye yerleşmiş bir kara toprak sevdalısı. Doğduğu topraklara maddi ve manevi elinden gelen tüm yardımı yapmış.

Aksekili onu unutur mu? Sağlığında bir insana gösterilen vefa örneği olarak Aksekili'nin kalbine yerleşmiş. Gençlere ve iş adamlarına örnek olacak çalışmalarıyla ülkesine hizmet etmenin gururunu yaşamış.

Yerel yöneticiler, onu candan seven insanlar, yaptıkları bir heykeli kent parkına yerleştirmiş.

Akseki, deniz seviyesinden yüksekliği 1070-1150 metre arasında. Yüz ölçümü 2.393 km_. 2013 nüfus sayımına göre kent merkezinde nüfus 3 bin 548, genelinde ise 13 bin 93.

Kardelen çiçeğiyle bütünleşen ve karların altından başını çıkaran çiçeğin ana yurdudur Akseki.

Bir zamanlar ismi Marla olan Akseki, Antalya'ya bağlı, Manavgat Irmağı'nın doğusunda, Batı Torosların güneyinde kurulmuştur.

Kuzeyinde Konya Ovası'ndaki köyler uzanır. Çevresinde, Gündoğmuş, Bozkır, Manavgat, İbradı, Beyşehir, Seydişehir yer alır. Manavgat Irmağı'nın oluşturduğu bir vadi ve dağlık bir görünümün içindedir. İlçede karasal iklim görülür, ilçenin etrafında önemli mağaralar ve yaylalar yer alır.

Roma İmparatorluğu döneminden bu yana, yaşamın devam ettiği şirin bir ilçedir.

Antik Çağ'dan günümüze Alanya-Side yöresini İç Anadolu'ya bağlayan ticaret yolunun geçtiği yerdedir. Kültürünü ve yaşamını bu konumuna borçludur.

Malazgirt savaşından sonra Türk varlığı artmış, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde ise Oğuzların Avşar boyunun, Türkmen aşiretlerinin yerleştiği bir bölge olmuştur.

1872'de Alanya'dan ayrılan Akseki, 1901 yılında bağımsız bir sancak olmuştur. İbradı ise 1991 yılında ilçe yapılarak Akseki'den ayrılmıştır.

Akseki çevresinde, göç nedeniyle boşalan köyler, Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı tarafından gerçekleştirilen çalışmalar ile yeniden canlanmaya ve hayat bulmaya çalışmaktadır.

Dedelerimin ve ninelerimin yaşadığı, hayat bulduğu Sarıhacılar Köyü ise Akseki İlçesi'ne 8 km, Antalya'ya 158 km uzaklıkta bulunmaktadır. Deniz seviyesinden 1060 metre yükseklikte, zaman tünelinde terk edilmiş bir Türkmen Köyüdür.

Sarıhacılar Köyünün geçmişinin Romalılara dayandığı söyleniyor. Selçuklular döneminde, Alanya'dan-Antalya'dan Konya'ya giden kervan yolunu güvence altına almak için buraya Türkmen aşiretleri yerleştiriliyor, yerleşim yeri daha sonra köy haline geliyor.

Zamanında ilkokulu, camisi, bakkal dükkânı olan köyde, 175 hanede yaşam varmış. Gençler okumak ve iş sahibi olmak için köyden ayrılınca, iki katlı ahşap taş evler kaderlerine terk edilmiş. Köyün iklimi, Akdeniz ikliminin etkisi altında. Köyde yaşayan nüfus ise yok denecek kadar az kalmış. Bir zamanlar dedelerimin imamlık yaptığı köy camisine bir imam tayin edilmiş, imam ailesi ile birlikte köye yerleşmiştir. İmam, köyün turizme kazandırılması için uğraş vermektedir. Hayvancılık yapan bir aile de yazdan kış hazırlığı yapmaktadır.

Köyün içme suyu, elektriği, sabit telefonu vardır. Köye ulaşım asfalt yoldan sağlanmaktadır.

Sarıhacılar Köyü için bir şans doğmuş ve Köy I. Derece sit alanı ilan edilmiş, ÇEKÜL VAKFI, eski evler ve viran hale gelmiş evlerin restorasyonu için proje üretmektedir.